18 Kasım 2024, Pazartesi
spot_img

Kısıtlamalar finansal kaygıyı ve stresi artırıyor

Cigna Global’in; Covid -19 pandemisinin sağlık ve iyi yaşam algıları üzerindeki etkisine ışık tutmak üzere global ölçekte yaptığı üçüncü ‘COVID-19 Küresel Etki Araştırması’nın sonuçları yayınlandı.

Cigna Sağlık Hayat ve Emeklilik’in ortaklarından biri olan Cigna Global, tüm dünyadaki sağlık ve iyi yaşam algılarını ortaya çıkarmak üzere gerçekleştirdiği ‘360 İyi Yaşam Anketi’nin bir parçası olan üçüncü ‘Cigna, Covid -19 Küresel Etki Araştırmasının’ sonuçlarını yayınladı. Araştırma kapsamında; Covid -19 salgınının tüm dünyadaki insanların üzerindeki iyi yaşam etkisini daha iyi anlamak için; Çin, Singapur, İspanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nin de dahil olduğu 11 ülkeden 20 binden fazla kişinin görüşü alındı.

Kaliteli zaman geçirmek

Cigna Global’in geniş bir zamana ve çeşitli coğrafyalara yayılan etki araştırmasını değerlendiren Cigna Sağlık Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Pınar Kuriş; “Araştırma bize tüm dünyada Covid-19 salgınının, insanların sağlık, iyi yaşam ve mesleklerine yönelik değişen tutumlarını nasıl etkilediğini yakından gözlemleme şansı verdi. Salgın, yıl dönümünde bile hâlâ insanların finansal geleceklerine dair algıları üzerinde çok etkili. Global olarak katılımcıların yaklaşık yarısı (yüzde 49), ekonomik ortamın finansal durumları ve planlamaları üzerinde olumsuz etkisi olacağını söylüyor. Bu, tüm dünyanın refahını riske sokan, geleceğe dair motivasyon ve umutları olumsuz yönde etkileyen bir sonuç. Global bir sigorta şirketi perspektifiyle bu krizden daha güçlü ve dirençli çıkmak istiyorsak, sadece iş sonuçlarına odaklanmak yerine; insanların günlük hayatlarında kendilerini desteklenmiş hissetmelerini ve sevdikleriyle kaliteli zaman geçirmelerini sağlamamızın kritik önem taşıdığını biliyoruz” dedi.

Kuriş, “Cigna Global’den aldığımız köklü sigortacılık tecrübemizle Cigna Türkiye olarak Türkiye’de faaliyette bulunduğumuz sigorta branşlarında, tüm bu göstergeleri dikkate alarak, hayat boyu birlikte olma sözümüzle müşterilerimize hassasiyetle yaklaşıyoruz. Yakın zamanda müşterilerimizin hizmetine sunacağımız Tamamlayıcı Sağlık Sigortası ürünümüzü; bu bakış açısıyla geliştirdiğimizi ve bu ürünle birlikte sunacağımız hizmetlerimizi de pandemiyle birlikte değişen müşteri ihtiyaçlarını kapsayacak şekilde düzenlediğimizi söyleyebilirim” açıklamalarında bulundu. 

Dünya genelinde insanların sadece yüzde 27’si…

Araştırma özellikle, salgının finansal konularda uzun vadeli etkileri olacağına dair tüm dünyada bir kabul duygusu geliştiğini gösteriyor. Kuzey yarımküre kışa girerken, kısıtlamaların tekrarlanması ve enfeksiyonların artmasıyla birlikte; güven ve iyimserlik ortamının yeniden yavaşladığı, bunun da iş ve sosyal hayatta önemli etkileri olduğu gözlemleniyor.

Araştırmaya göre, pek çok hükümet ekonomilerini virüs ve kısıtlamalarla birlikte dengede tutmaya çalışırken, insanlar ise ev harcamalarını karşılama konusunda giderek daha fazla endişe duyuyorlar. Dünya genelinde insanların sadece yüzde 27’si rutin ödemelerine devam edebileceklerinden emin olduklarını söylüyor. Pandemiden en çok etkilenen ülke olan ABD’de, insanların ev masraflarını ödeyebileceklerine duydukları güven son çeyrekte yüzde 36’ya düşerken, Hong Kong’da, mali durumlarının daha da kötüye gideceğini düşünen insanların oranı yüzde 63’e, Singapur’da yüzde 52’ye, Birleşik Krallık’ta ise yüzde 43’e ulaştığı ve artışta olduğu görülüyor.

Pınar Kuriş değerlendirmelerine şöyle devam ediyor: “Kendimizin ve sevdiklerimizin sağlığının ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anladığımız bu dönemde geliştirdiğimiz Tamamlayıcı Sağlık Sigortası ürünümüzle, SGK ile anlaşması olan özel hastanelerde ve diğer sağlık kurumlarında ek ücret ödemeden tedavi imkanı sağlarken aynı zamanda sigorta kapsamında ücretsiz olarak sunduğumuz birçok sağlık hizmeti ile sigortalılarımızın sağlık masraflarını yönetmelerine de yardımcı olmayı hedefliyoruz.”

İş ve kişisel yaşam dengesi bozulunca stres arttı

İnsanların yıl boyunca Covid-19’a verdiği tepkilerle ilgili veriler, sıklıkla stresin varlığına işaret edebilecek bir dizi faktörü ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, küresel stres seviyeleri yüksek oranlarda seyrediyor ve katılımcıların yüzde 83’ü stresli olduklarını belirtiyor. ‘Sürekli online olma’ hali arttığı için insanların yüzde 79’u; mesai saatlerinden sonra veya hafta sonları da iş için müsait olduklarını ve e-postalarını kontrol etmeye devam ettiklerini ifade ediyor. Araştırma, özellikle kişisel stresin en büyük itici güçlerinden birinin ise kişinin yakınlarında gözlenen stres olduğunu gösteriyor. Kişinin eşi ya da partnerinde yaşadığı konsantrasyon problemi; negatif bakış açısı veya üretkenlikten yoksun olması stres kaynaklarından biri olarak ortaya çıkıyor.

Aşırı stres yükleri

Çalışmada, online çalışma şekli yüksek oranlarda olduğu için insanların kişisel yaşamlarında birden fazla baskı ile karşı karşıya kaldığı belirtiliyor. Ayrıca, şirketlerin değişen davranışlar ve ihtiyaçlara göre; yeni geliştirmeler yapması ve pandeminin uzun dönemli etkilerine hazırlıklı olması gerektiği ön plana çıkan bir diğer gösterge. Araştırmada aşırı stres yüklerini belirleyebilmek, bu yükleri hafifletmek ve yönetebilmenin, ekip üyelerinin kendilerini desteklenmiş hissetmelerine ve bunun karşılığında işletmelerin daha iyi sonuçlar elde etmelerine yardımcı olacağı ifade ediliyor. Bu noktadan yola çıkarak iş istikrarı, iyi kariyer gelişimi ve iyi iş-yaşam dengesi gibi stresin etkisini hafifletmeye yardımcı olan değişkenlerin, işverenlerin ekiplerini desteklemek için değerlendirebileceği açık fırsatlar olarak görüldüğü belirtiliyor.

Arkadaşlarla ve aileyle geçirilen zaman, dayanıklılığı artırıyor

Araştırma, salgının iyi yaşam algısına ciddi etkileri olduğunu gösterse de insanlar koşullara aile ve arkadaşları sayesinde daha iyi uyum sağlıyorlar. Katılımcıların yüzde 53’ü aile ve arkadaşları dayanıklılığın ana kaynağı olarak gösteriyor. Bunu, yüzde 43 ile hükümetler, yüzde 36 ile sağlık hizmetleri ve yüzde 26 ile işverenler izliyor. Aileler birlikte geçirdikleri zamanın uzunluğu, kalitesi arttıkça, sevdiklerinin ve çocuklarının iyi yaşamı konusunda daha olumlu hissediyor.   

Evden çalışma gelecekte de hayatımızda olabilir

Yerleşik hale gelen evden çalışma tercihlerinde, katılımcıların yüzde 56’sı gelecekte de zamanın en az yarısında evden çalışmaya devam etmek istediğini söylüyor. En büyük artış ise yaz aylarında görülüyor.

Cigna’nın üçüncü COVID-19 Küresel Etki Araştırması’nı indirmek için burayı tıklayın.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER