26 Aralık 2024, Perşembe
spot_img

Kasıtlı yangınlarda sigortacıların da ihmali vardı

fatihkahyaSigortalı dergisi yazarı Fatih Kahya, Osmanlı döneminde yangın sigortalarındaki suistimaller üzerine kaleme aldığı ikinci yazısında, o dönemdeki kasıtlı yangınlarda sigortacıların ve memurların ihmallerine değindi. “Bir önceki yazımızda (Hayatımız Sigortalı; Kasım, 2013) Osmanlı döneminde sigorta yaptıranların sigorta şirketinden tazminat alma adına suistimallerini, özellikle mülkünü ve eşyasını değerinden fazla göstererek,yüksek tazminat almak isteyenlerin çıkardığı kasıtlı yangınları örneklendirmiştik. Eşyaların ve/veya mülkün değerinden daha yüksek fiyata sigortalanmasında sigortacıların da ihmali veya bilinçli bir tutumu olduğunusöylemek mümkün. Bu yazımızda da yine kasıtlı yangınlara, kasıtlı yangınlarda sigortacıların ve memurların da kabahati olduğuna dair örneklere yer vereceğiz.

Geçmişte kasıtlı yangın çıkarıp sigorta şirketinden fazla para almak isteyen kişilerin, emlak ve eşyalarını kıymetlerinden çok daha fazla bedelle sigorta ettirmeleri gibi sigorta kumpanyalarının da daha fazla sigorta ücreti kazanmak için yüksek ücretle emlak kabul ettiklerine dair uygulamalara rastlamaktayız. Kaldı ki, bir mülkün değerinden fazlaya sigortalanmasının tek taraflı olması mümkün görünmüyor. Zira mülkün ve eşyaların fiyat tespiti sigortacılar tarafından yapılıyor.

Osmanlı döneminde sigorta temsilcileri ile kasten yangın çıkarma yoluyla yüksek bedel almak isteyen şahısların birleşip sigorta şirketinden aldıkları miktarı aralarında paylaşmalarına, yangın davalarında sıkçarastlanıyordu. B

aşbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan 1896 yılına ait bir belgede; “Kasden yangın çıkarıp sigorta kumpanyasından fazla para almak denaetini (alçaklığını) kabul eden şahıslar, hanelerini hakiki kıymetlerinden fahiş bedelle sigorta ettirmekte… sigorta kumpanyaları da fazla sigorta ücreti kazanmak için değerinden kat kat ziyade ücretle emlak kabul ettikleri… sigorta acentelerinin kasden yangın çıkarmakla fahiş bedel alan şahıslarla birleşip acenteden aldıkları parayı aralarında taksim ettikleri şimdiye kadar görülen pek çok yangın davalarından anlaşılmıştır” ifadeleri yer almıştır.

Aynı belgede kasıtlı yangınlar daörneklendirilmişti: Kulekapısı (Kulekapısı, Sur içi İstanbul’un kapılarından biridir) civarında ev eşyaları satan tüccar Mösyö İpsaliti’nin mağazasında yangın çıkmış ve yangının kasdî olduğu tespit edilmiş ve mağazasahipleri tutuklanıp evrakı adliyeye gönderilmiş… İki gece önce de Taksim yakınlarında Ermeni bir şahsın şekerci dükkânında gerçekleşen yangının da kasıtlı olduğuna hükmedilmiş ve şekerci tutuklanmış.”

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi memurların da kasıtlı yangınlarda müdahaleleri vardı. 1919 yılında, Aksaray’da Lonca mevkiinde görev yapan Ahmet Recai adında bir polis memuru, görev bölgesinde çıkan bir yangın sebebiyle sigorta kumpanyası tarafından verilen parayı kabul ederek arkadaşlarıyla bölüşmüş, bunun anlaşılması üzerine bu kişinin görevine son verilmişti.

Hatap Kapısı civarında, bazı sigortalı dükkânlarda ot biriktirilmesi ve mum yakılması hasebiyle yangın çıkmasına engel olmak için otların ihracı ve mum yakılmasının önlenmesi konusunda Polis Müdüriyeti tarafından ihtarlarda bulunulmuştur. Ancak bu konuda tedbir alınmaması üzerine bir hafta sonra yangın çıkmış, yangın vukuuna sebebiyet verdiği düşünülen polis komiseri hakkında tahkikat yapılması istenmiştir.

Sigortacılar ve siyasi suistimal

Sigorta faaliyetinde bulunan şirket veya şahısların sigorta muamelesi bahanesiyle siyasî maksat takip ettikleri de Osmanlı dönemi yazışmalarında rastlanan bir durumdu. Bulgar Millî Bankası Müdürü ve Balkan Sigorta Kumpanyası müdür muavininin İstanbul, Selanik, Manastır ve Üsküp’te şubeler açma teşebbüsünün, ticarî maksattan çok siyasî amaçlar taşıdığı, oralardaki Bulgar tebaanın (vatandaşların) ifsadı için tertip olacağı düşünülmüş ve müracaat halinde geçiştirilmesi istenmiştir. Osmanlı döneminde kasıtlı yangınlarda, sigorta şirketinden tazminat almak isteyen sigortalılar, sigortacılar, devlet memurlarının ihmali veya kastı dışında tulumbacıların bahşiş alma, hırsızların yağma arzuları da etkiliydi. Bazı sigorta şirketleri, kaza yüzünden çıkan normal yangınlarda da ödeme zorlukları çıkardılar. Rizikoyu kabul ettikten sonra kundakçılığa dair edindikleri doğru veya yanlış bilgilere dayanarak poliçeleri feshetme yoluna gittiler.

Suistimaller sadece yangın alanında değildi, nakliye alanında da suistimaller görülüyordu. Hayalî yabancı şirketin şubesi ya da acentesi olarak faaliyet göstererek halkı dolandırıp ortadan kaybolanlar da vardı. İşte bütün bu örnekler sektörün sağlıklı bir zeminde gelişiminin önünde birer engeldi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER