Euler Hermes, Covid-19 krizinin ardından, gelişmekte olan ve düşük gelirli ülkelerin kamu borçları durumunu inceleyen bir rapor yayınladı. Rapora göre; Türkiye’nin kamu borcu gelişmekte olan ülkelere kıyasla halen yönetilebilir seviyelerde ancak önümüzdeki 2 yıla dikkat edilmeli.
Dünya pandemi gölgesinde ikinci yılını yaşıyor. Salgının etkisi azalmaya başladıysa da ekonomik etkileri çok daha görünür olmaya başladı. Covid-19 kriziyle karşı karşıya kalan pek çok ülke, ekonomiye hızla, benzeri görülmemiş politika destekleri verdi. Bu da kamu maliyesinde kayda değer bir bozulmaya neden oldu. Dünyanın önde gelen alacak sigortası şirketi Euler Hermes, bu durumdan daha çok etkilenen gelişmekte olan ülkeler ve düşük gelirli ülkeler ile ilgili yeni bir rapor yayınladı.
Düşük gelirli ülkelerin ihtiyacı 450 milyar dolar
Rapora göre Covid-19 salgını ve buna bağlı küresel ekonomik kriz, gelişmekte olan ülkelerdeki kamu borcunun sürdürülebilirliğinde daha önce deneyimlenmemiş bir değişimi tetikledi. Euler Hermes, önümüzdeki iki yıl içinde gelişmekte olan ülkelerde ve özellikle düşük gelirli ülkelerde, borç sıkıntısının artmasını ve bazı temerrütlerin yanı sıra daha fazla kredi notu düşürülmesini bekliyor. Düşük gelirli ülkelerin, Covid-19’a karşı harcama tepkilerini hızlandırması, döviz rezervlerini yeniden inşa etmesi veya koruması ve krizin yaralarını dengelemesi için en az 450 milyar dolara ihtiyacı olacağı belirtiliyor. Kapsamlı bir çözümün yokluğunda, ağır borç yüklerinin, zengin ve fakir ülkeler arasında kalıcı bir küresel ayrışma yaratabileceğine dikkat çekiliyor.
Türkiye’de kamu borçları yönetilebilir seviyede
Türkiye ekonomisinin, baz etkileri ve 3 yıllık inişli çıkışlı krizlerin ardından toparlanma göstermesiyle birlikte 2021 ve 2022 yıllarında güçlü bir şekilde büyüyeceğini belirten Euler Hermes Kıdemli Ekonomisti Manfred Stamer “Hesaplamalarımıza göre Türkiye’de 2019’da GSYH’nin yüzde 33’ü seviyesinde olan kamu borcu, Covid-19 ile birlikte GSYH’nin yüzde 37’sine yükseldi. Bu, kamu borçları bağlamında, Türkiye ile eş seviyedeki gelişmekte olan ülkelere kıyasla nispeten düşük ve yönetilebilir bir durumda olduğumuzu gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye risk tablosunda 30’uncu sırada
Euler Hermes’in hazırladığı Kamu Borçları Sürdürülebilirlik Riski Skoru tablosunda (PDSRS) 101 adet gelişmekte olan ülke bulunuyor. En riskli 20 gelişmekte olan ülke arasında Mısır, Güney Afrika, Hindistan, Brezilya ve Pakistan yer alıyor. Tabloda, “en savunmasız” olarak işaretlenen ülkelerin, uluslararası borç verenlerden finansal destek arama, borç hafifletme/yeniden yapılandırma girişimlerine başvurma veya kamu borçlarında temerrüde düşme olasılığı yüksek olarak belirtiliyor.
Türkiye’nin bu tabloda 30. sırada yer aldığını belirten Manfred Stamer “Bu, Türkiye’nin önümüzdeki iki yıl içinde temerrüde düşmesini veya kamu borcunu yeniden yapılandırmasını beklemediğimiz anlamına geliyor. Ancak sıralama orta vadeli bir riske de işaret ediyor. Önümüzdeki 2 yıla dikkat edilmeli” dedi. Tablodaki en riskli 20 ülke arasında Latin Amerika ve Afrika’dan yedi, Orta Doğu ve Asya’dan üçer ekonomi yer alıyor. Bununla birlikte gelişmekte olan Avrupa’dan herhangi bir ülke bulunmuyor. İlk 20, 2020’de temerrüde düşen beş ülkeden Lübnan, Surinam, Zambiya, Arjantin olmak üzere dördünü de içeriyor.