6 Kasım 2024, Çarşamba
spot_img

Kadere karşı sigorta!

İş kazalarını, kimilerinin kaza kimilerinin de cinayet olarak gördüğünü, ama çoğunluğun ‘kader’ olarak nitelendirdiğini ifade eden Sigorta Tatbikatçıları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Yaşar, her ne olursa olsun hukuki düzenlemeler ve sigorta uygulamalarının gerekli olduğunu söyledi.

ahmet yaşar fotoHer sektörün kendince zorlukları olduğunu ve tehlike barındırdığını söyleyen Sigorta Tatbikatçıları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Yaşar, Türkiye’de son 5 yılda iş kazaları nedeniyle ölen işçilerin sayısının 5 binin üzerinde olduğunu belirterek, Türkiye’nin iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada geldiğini açıkladı. İyi bir risk analizinin, doğabilecek kazalardan korunma açısından büyük değer taşıdığını ve görünmeyen tehlikelerin ortaya çıkmasını sağladığını ifade eden Yaşar, risk yönetiminde başlıca risk finansman aracının sigorta olduğunu vurguladı. Sigortanın kazaya maruz kalan kurbanların finansal olarak kendilerini toparlamalarına imkan verdiğin ve geriye kalanların ölüm ve sakatlık karşısında mali durumlarını korumalarına yardımcı olduğunu belirten Yaşar, devletin iş kazasından doğan tazminatlar için yaptırılacak ‘Grup Ferdi İş Kazası Sigortası’nı zorunlu tutması ve prim desteği vermesi gerektiğinin altını çizdi. Ahmet Yaşar, şu ifadelerde bulundu:

“İnsanların en çok kullandığı kelimelerden biri ‘Kader!’dir. Öyle ki son dönemlerde sıkça yaşadığımız daha doğru bir deyişle sıkça yaşandığının farkına vardığımız iş kazalarına, bir kısmımız kaza derken bir kısmımız cinayet diyor ama çoğunluk ‘kader’ olduğuna inanıyor.

Peki, iş kazaları/cinayetleri ve sonrasında yaşananlar gerçekten kader mi?

Kader üzerine bir giriş yapmış olmamın asıl sebebi işlevsel bir iş sağlığı ve güvenliği kavramı geliştirme de en önemli faktörlerden birinin kültürel ön koşullar olmasıdır.

Türkiye’nin gelişmesinde, ekonomi, en öncelikli alanların başında gelmektedir. Ekonominin üzerine yaslandığı fiili alan da çalışma hayatıdır. Çalışma hayatının canlılığı, huzuru, sürekliliğinin korunması ekonominin gücünün ve başarısının da göstergesidir aynı zamanda.

Çalışma hayatının ekonomiyi desteklemesi, sektörleri oluşturan unsurların korunması ile mümkündür. Sektörlerin, dolayısıyla bütün bir ekonominin temel ihtiyacı olan araç, gereç, makine ve teçhizatla birlikte özellikle insan unsurunun çalışma emniyetinin sağlanması, vazgeçilmez kuraldır.

İş güvenliği konusunda yapılan hukuki düzenlemeler ve sigorta uygulamaları, ekonomilerin gücü kadar ülkelerin gelişmişliğinin de göstergeleri arasındadır. İş güvenliği konusunda Türkiye maalesef dünya standartlarının gerisinde yer almaktadır.

Her işte zorluk, tehlike, riskler vardır

Çalışma hayatını oluşturan sektörlerin her biri elbette ki kendilerine özgü risklerle karşı karşıyadır, bir başka deyişle, yapılan işe ait zorluklar, tehlikeler, riskler mevcuttur. Bir sektördeki risk, diğer sektöre göre daha az veya fazladır. Örneğin, yeraltı madencilik sektörü ile herhangi bir hizmet sektöründeki risk aynı değildir, yapılan işin kendi tabiatından kaynaklanan tehlikelerin varlığı da bazen yadsınamaz.

İşte, iş güvenliği ile ilgili olarak yapılacak hukuki düzenlemeler ve sigorta uygulamaları tam da böylesi durumlar için gereklidir. İş ve işçi güvenliğinin sağlanması, sektörlerin araç, gereç, makine, teçhizat ve özellikle işçi hayatının güvenliğinin en üst düzeyde sağlanarak faaliyetinin sürdürülmesinin sağlanması hayati önemdedir. Gerek iş kazalarının önlenmesi veya minimalize edilmesi, gerekse her türlü tedbire rağmen kaçınılmaz olması hallerinde, çalışanların ve ailelerinin haklarının korunması sigorta sistemi ile mümkün olabilecektir.

is kazasi

Türkiye, iş kazalarında Avrupa’da 1’inci, dünyada 3’üncü

Esas konumuza gelecek olursak; Türkiye’de yayımlanmış son 5 yıl verisine göre her 100 bin çalışandan 12’si iş kazaları nedeniyle hayatını kaybediyor. 5 yılda iş kazaları nedeniyle ölen işçilerin sayısı 5 binin üzerinde. Bu rakam SGK verilerine göre 20 yılda (1992 –2012) iş kazası ya da meslek hastalığı sebeplerinden hayatını kaybeden çalışan sayısı 25 bin 351’dir. Türkiye, iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada geliyor.

W. Heinrich’ in ‘Piramit Teorisi’nde iş kazaları, ‘ramak kala 3000’, ‘yaralanmasız kaza 300’, ‘minör kaza–basit yaralanma 30’, ‘Majör Kaza–Can Kaybı 1’ olarak sıralanıyor. Ramak kala kazalarının yeterince kayda alınmamış olacağını düşünsek bile Türkiye’de yüzde 1.86 olan iş kazası/can kaybı ortalaması oldukça yüksek. Çalışmalar kazaların yüzde 98’inin önlenebilir nitelikte olduğunu ve önlemenin tazmin etmekten 5 kat daha ucuz olduğunu söylüyor.

İş sağlığı ve güvenliği açısından büyük bir tehdit olan kazaların, hastalıkların veya çalışabilme yeteneği kayıplarının doğal sonuç olarak kabul edilmesi algısını değiştirebilmek, kazaları önlemek, önlenmesi için tedbirler almak ve buna rağmen gerçekleşirse tazmin etmek ‘Risk Yönetimi ve Sigorta’dan geçiyor.

Yaşanan kazalar sebebiyle gerçekleşen beşeri ve ekonomik kayıpların en aza indirgenip, hızla tazmin edilmesi, ayrıca kamu üzerindeki yükün hızla azaltılması ‘Risk Yönetimi ve Sigorta’ ile mümkündür. Türkiye’de, yürürlükte olan ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ ile küçük işyerleri tehlike sınıfına bağlı olarak, 50 ve daha fazla çalışanı olan işyerlerinin ise tamamı işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı hizmeti almak zorunda. Uygulama henüz çok yeni olmakla birlikte (ilk yürürlük 30.06.2012) ‘iş ve işçi’ sağlığı ve güvenliği açısından oldukça önemli, ancak yine de ‘risk yönetimi’ kavramı ayrıca ve müştereken ele alınmalıdır.

Sigortanın erişilebilirliği geleceğe yatırım yapmaya teşvik eder

İyi bir risk analizi, doğabilecek kazalardan korunma açısından büyük değer taşır ve görünmeyen tehlikelerin ortaya çıkmasını engelleyici, etkili güvenlik önlemlerinin alınmasını sağlar. Risk yönetiminde başlıca risk finansmanı aracı sigortadır ve işleyen bir ekonomi için kaçınılmazdır. Gelişmiş ülkelerde sigorta olmadan işletmeler ve bireyler risk alamazlar ve varlıklarını koruyamazlar. Sigortanın erişilebilir olması bireyleri varlık almaya ve geleceğe yatırım yapmaya teşvik eder. Sigorta kazaya maruz kalan kurbanların finansal olarak kendilerini toparlamalarına imkan verir ve geriye kalanların ölüm ve sakatlık karşısında mali durumlarını korumalarına yardımcı olur.

Türkiye’de, işveren mali sorumluluk ve ferdi kaza sigortaları uygulamaları; genel sigortacılık kanunu çerçevesinde uzun yıllar önce başlamış, fakat özellikle tehlikeli addedilen iş kollarında istenen başarıya ulaşılamadı.

Ortaya çıkan iş kazaları çeşitli şekillerde ve yasal düzenlemelerle kamu yardımı yapılmasına ve devletin bu risklerin neden olduğu zararları karşılama konusunda kaynak ayırmasına neden oluyor. Sonuçta, bu yardımlar ve ertelenen borçlar devlete büyük ölçüde bütçe yükü getiriyor.

Gelişmiş ülkeler, bu tip riskleri, devletin üzerinden alacak şekilde, risk transfer sistemlerini kurmuşlardır. Türkiye’de de uygulanan başarılı örneklerden birisi devrim olarak nitelendirebileceğimiz, 21 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5363 Sayılı Tarım Sigortaları Kanunudur. Uygulama ile devlet tarım sigortası yaptıran çiftçilere prim desteği veriyor.

Bu desteğe benzer bir şekilde, işverenler tarafından sigorta ettiren sıfatıyla işçiler için yaptırılacak iş kazası sonucu maruz kalınacak neticelere karşı, ölüm ve sakatlık rizikosu grup ferdi kaza sigortaları için sigorta primi desteğinin getirilmesi kamu kaynakları üzerinde ki baskıyı hafifletecektir.

Devlet, ‘Grup Ferdi İş Kazası Sigortası’nı zorunlu tutmalı”

Devlet, iş kazasından doğan tazminatlar için yaptırılacak bu ‘Grup Ferdi İş Kazası Sigortası’nı zorunlu tutmalı ve prim desteği vermelidir.

Öte yandan devlet bu zorunlu sigorta için yeni bir düzenleme getirerek menfaat ilişkisini ve destekten yoksun kalma tazminat talebini düzenlemeli, iş kazası nedeniyle cismani zarara uğrayan sigortalı işçinin veya işçinin ölmesi halinde hak sahiplerinin işveren aleyhine açtığı davada ortaya çıkacak maddi tazminatı bu sigorta limitlerine kadar ikame etmelidir.

Bununla birlikte, sigortacıya bu zorunlu sigorta sözleşmesinden veya ilgili kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran halleri sigortalılara ve hak sahiplerine karşı ileri süremeyeceği, ancak ödediği tazminat ve sigorta ettiren işverenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, sorumluluğu oranında sigorta ettirene rücu edebildiği düzenlemeyi yapar.

Bu sigorta sayesinde iş kazası nedeniyle cismani zarara uğrayan sigortalı işçiler dava açmaksızın iş kazası nedeniyle uğrayacakları vefat, sakatlık gibi risklere karşı sigortalanmış ve sigortalı işçinin veya işçinin ölmesi halinde hak sahiplerinin tazminat alması sağlanırken işverenin kusur ya da ihmalinden kaynaklı bir durum var ise sigorta şirketi ödediği tazminatı işverenden rücu eder.

İşveren, hâlihazırda uygulanmakta olan işveren mali mesuliyet sigortalarını yaptırarak, bir sorumluluk halinde tazminat ve rücu taleplerine karşı kendini koruma altına alır. Sigortacılar, risk yönetimi danışmanlığı sağlayarak işyerinde alınması gereken tedbirleri belirler ve riski fiyatlandırmak suretiyle muhtemel tehlikeler hakkında diğer tarafları uyarır ve denetim vazifesi görür. Gereken tedbirleri almayan ve sorumluluklarını yerine getirmeyen işveren sorumluluk teminatı bulamaz ve ağır bir fatura ile karşı karşıya kalır.

Risk yönetimi ve iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin teşviki için ‘Zorunlu Grup Ferdi İş Kazası Sigortası’ ve işveren mali sorumluluk sigortasına ilişkin prim desteği bir araç olarak kullanılmalı kaza sayısı ve meslek hastalığı sayısı az olan işverene daha fazla sigorta prim desteği sağlanmalıdır.

Bu sigorta sistemi ile sigortacılar ile iş güvenliği uzmanları arasında Risk Yönetimi konusunda iş birliği ve sinerji yaratılırken devletin prim desteği dışında bütçe imkanları ile ilişkili olmaksızın ve maddi kayıpları derhal telafi eden somut bir güvence temin edilmiş olur. Aynı zamanda, toplanan sigorta primleri yoluyla sosyal dayanışma ve risk paylaşımı sağlanırken devlet bütçesi üzerinde oluşan mali yük azaltılacağından muhtemel ek vergiler önlenmiş olacak büyük ölçekli projelerin ve faaliyetlerin gerçekleşmesine imkân veren fon birikimine katkı sağlanacaktır.”

  1. Değerli müdürüm çok güzel ifade etmişsin.2014 yılında soma ve Ermenekte canlarımız
    yandı.Kısa sürede bu tür önlemlerde sisteme dahil edilerek geride kalan Recep amcaların ve çocukların acısını bir nebze afifletmiş oluruz.Kaldıki daha sisteme ilave edilmesi gereken çok zorunlu sigortalar olmalı diye düşünüyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER