23 Aralık 2024, Pazartesi
spot_img

İstanbul’da 2.5 milyon sigortalı

Deprem tehlikesi altında olan Türkiye’de yaşanan depremlerin sigorta bilincini etkilediğini belirten Ak Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Soner Akkaya; “Zorunlu deprem sigortasında sigortalılık oranı Türkiye genelinde yüzde 56 mertebesinde. İstanbul’da 3 milyon 700 bin civarındaki konutun sadece 2.5 milyonunun zorunlu deprem sigortası bulunuyor” dedi. 

Beklenen büyük İstanbul depremi vatandaşı tedirgin ediyor. Bu tedirginliğin deprem sigortası oranına etki ettiğini belirten Ak Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Soner Akkaya; “1999’daki Büyük Marmara Depremi, sonrasında yaşanan depremler, İstanbul’da beklenen büyük deprem ve ülkemizin de deprem ülkesi olmasından hareketle bunun sigortalılık bilincini artırdığını görüyoruz. 24 Ocak’taki Elazığ Depremi’nde deprem öncesi deprem sigortalarının oranı yüzde 37 civarındayken, deprem sonrasında yüzde 51’ler seviyesine çıktı. Demek ki, deprem yaşandıkça vatandaşlarımız nezdinde bir tecrübe oluşturuyor ve sigorta bilincini tetikliyor” diye konuştu.

Türkiye’de yüzde 56, İstanbul’da yüzde 67

Sigortalılık bilincinin bir an önce oluşması gerektiğine dikkat çeken Akkaya, “Zorunlu bir sigorta olmasına rağmen DASK’ın Türkiye genelinde şu an sigortalılık oranı yaklaşık yüzde 56’larda. İstanbul’a baktığımızda bu oranın biraz daha yüksek olduğunu görüyoruz. İstanbul sigortalılık oranı anlamında farkındalığı oluşmuş bir şehir. İstanbul’da bu oran yaklaşık yüzde 67 civarında” dedi.

18 milyon konuttan 10 milyonu sigortalı

Türkiye’de 18 milyon civarı bir konut olduğunu ve bunun yalnızca 10 milyon civarının sigortalanmış durumda olduğunu ifade eden Akkaya; “İstanbul özelinde ise yaklaşık 3 milyon 700 bin civarında konut var ve bunun da yaklaşık 2.5 milyonunun zorunlu deprem sigortası bulunuyor” ifadelerini kullandı.

Riskli ilçelerde yoğunluk var

Türkiye’nin aktif bir fay haritası olduğunu söyleyen Akkaya, “Baktığımız zaman aktif fay haritasına yakın ilçelerde riskin oldukça yüksek olduğunu görüyoruz. Bu doğrudan sigortalanma oranını da etkileyen bir şey. İstanbul’da özellikle Avrupa yakasında Avcılar, Küçükçekmece, Bakırköy, Zeytinburnu bu anlamda risk teşkil eden yerler; Anadolu yakasında ise Kadıköy, Üsküdar, Kartal, Pendik gibi fay hattına yakın olan ilçelerimizin daha riskli bölgeler olduğunu söyleyebiliriz ve bu ilçelerde sigortalanma oranı daha fazla” diye konuştu.

Her iki konuttan biri DASK’lı

Sigortalılık bilincinin zorunlu sigorta olmasına rağmen yeterli düzeyde gelişmediğini ifade eden Akkaya, “Her 2 konuttan 1’inde sigorta bulunuyor. Deprem öncesinde gerekli  hazırlıkları yaparak, sigortalanma anlamında da ilgili poliçeleri almak çok daha yararlı ve faydalı olacaktır” dedi.

Deprem sigortalarını 2 ana başlıkta incelemek gerektiğini aktaran Akkaya, “Bir tanesi DASK dediğimiz zorunlu deprem sigortası, bir de sigorta şirketlerinin isteğe bağlı olarak sundukları DASK’ın üzerinde olan deprem sigortaları var. DASK’ı da; ‘hangi yapı türlerinde bu deprem sigortası geçerli? Hangi hasar türlerinde geçerli?’ olarak ikiye ayırabiliriz” ifadelerini kullandı. 

Köylerde geçerli değil

Yapı grubuna bakıldığında DASK sigortalarının öncelikle konut olarak kullanılan meskenlerde geçerli bir sigorta türü olduğunu söyleyen Akkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bununla birlikte belediye sınırları içerisinde olması şartı da var. Köy vb. yerlerde DASK sigortası geçerli değil. Konut olarak kullanılan binaların içerisinde kullanılan işletmeler de DASK kapsamında ancak bir bina tamamen ticari bir amaçla kullanılıyorsa deprem sigortalarının kapsamına girmiyor. DASK’ın geçerli olduğu yapı gruplarında da verdiği teminata baktığımızda deprem ve depremle birlikte sonrasında ortaya çıkan tsunami, yer kayması, infilak, yangın gibi hasar türlerini içermediğini görüyoruz.”

Taşınabilen varlıklar kapsam dışı

DASK sigortalarının bu yapı türlerinde; binalarda oluşan hasarları karşılayan bir sigorta türü olduğunu dile getiren Akkaya; “Binada oluşan kolon, kiriş hasarları, ortak alan hasarları, çatıda, bahçe duvarlarında, asansörlerde oluşan gibi yapıya ait hasarları karşılayan bir sigorta türüdür. Eşyaları karşılamaz. Taşınabilen varlıkları karşılamaz. Enkaz kaldırma gibi, ölüm yaralanma gibi bedeni hasarlarda söz konusu olacak türler de bu sigortanın kapsamı dışındadır. Bunlar için DASK’tan sonra seçime bağlı sigortaları tercih etmek gerekli” diye konuştu.

Riskli binalara sigorta yok

Özel sigorta kapsamında ihtiyaç ve teminata göre geniş bir yelpazenin söz konusu olduğuna vurgu yapan Akkaya, “DASK’tan sonra tercih edilecek deprem sigortalarında çeşitli risk ve bina türlerine göre farklı içerikte teminat dahil edilebilir. İsteğe bağlı teminat olduğu için tamamen sigorta şirketiyle sigortalı arasında karşılıklı mutabakatla oluşturulan bir sigorta türüdür. Betonarme ve onun dışında kalan diğer yapı türündeki sınıflar var. Binanın yapım itibariyle bu iki sınıftan birinde olması gerekiyor. Yapılacak sigorta öncesinde binaların da hasarlı olmamış olması gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından binalar hafif, orta ve ağır riskli diye sınıflandırılıyor. Ağır riskli bir binanın tekrar yapılması söz konusu olduğu için buralarda DASK sigortası yapılamıyor. Orta hasarlı binalarda da ancak hasarın giderilip konuta ilişkin ‘oturulabilir, yaşanılabilir’ şeklinde resmi kurumlardan rapor alınması durumunda DASK sigortası yapılabilir. DASK sigortaları uygun fiyatlı poliçelerdir ve genel itibariyle herkesin rahatlıkla erişebileceği ulaşılabilir fiyatlar söz konusudur” dedi.

Akkaya, özel sigortanın fiyat oluşumunda ise binanın yapı türü, kaç katlı olduğu, hangi yılda yapıldığı, konutun kaçıncı katta olduğu, binanın metrekare büyüklüğü gibi faktörlerin etkili olduğunu belirtti.

KAYNAK: DHA

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER