Türker Re Genel müdürü Eray Türker, koronavirüs salgınının dünya ve Türkiye’deki sigorta sektörüne etkilerini değerlendirdi. Türker, özellikle iş durması ve kredi sigortalarının bu süreçte yara aldığını söyledi.
Koronavirüs salgını nedeniyle sigorta sektöründe olumsuz etkilenen alanların başında iş durması ve kar kaybı sigortaları geldi. Bu konuda tüm dünyada ne kadarlık bir hasar söz konusu ise henüz belli değil. Türker Re Genel Müdürü Eray Türker, Sigorta Ekranı’nda Can Kantar’ın konuğu oldu. Salgının dünyadaki ve Türkiye’deki sigorta sektörünü nasıl etkileyeceği ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türker’e göre dünyada bu konuda en büyük belirsizliğin iş durması, kredi sigortaları ile ilgili olduğunu söyledi.
Organizasyon iptalleri, sorumluluk sigortaları gibi konularında bu süreçte önemli olduğunu ama esas belirsizliğin iş durmasıyla ilgili olduğunu altını çizen Türker, şunları söyledi: “İş durması yani kar kaybı sigortaları bundan çok etkilendi. Çünkü ilk başta şöyle bir durum vardı. Özellikle Amerika’da mahkemeler sigorta şirketlerini biraz bu hasarları ödemeye zorlayacakmış gibi gözüküyordu. Ama tabii sigorta ve reasürans dünyası da çok basit bir şekilde dedi ki; eğer bu hasarları bize ödetirseniz sonuç çok açık batacağız. Çünkü bu tip bir hasarı bütün sigorta dünyasının üzerine yıkmak mümkün değil. Devletler bile para basarak toparlamaya çalışıyor. Fakat şu anda devletler tarafında bu konuda artık bir baskı olmayacağı şeklinde bir algı var.”
“Ama özellikle all risk poliçelerinin bir kısmında bazı ülkelerde bu istisna bırakılmamış durumda. Yani kar kaybının herhangi bir maddi hasara bağlı olma şartı onun ötesinde de pandeminin istisna olma durumu bırakılmamış. Bu tip durumlarda sigorta şirketleri bu hasarı ödeyecekler. Hangi ülkelerde bu tip poliçeler var. Bunların bedelleri ne kadar kar? İş kaybından etkilenmeleri ne kadar? Bunlar henüz belli değil. Rakamlar var ortada ama şimdi sigorta şirketleri wordingleri poliçeleri inceliyorlar. Çok ciddi hasarlar olacağı kesin ama ne kadar olacağı belli değil. Bir yandan da hala hasarlar devam ediyor. Halen iş yerleri kapalı çalışmıyor. Bunun ikinci dalgası, üçüncü dalgası olacak mı, ne kadar sürecek, aşı çıkacak mı, aşı çıkana kadar bu devam edecek mi? Bir sürü soru işareti var. O yüzden de bilinmeyenler çok.”
Kredi sigortaları yara aldı
Türker, bunun yanında çok ciddi yara alan kredi sigortalarına da dikkat çekerek burada da tahminen 15 ila 45 milyon dolar arası hasar beklendiğini söyledi. Türker, “Bunun da yaklaşık 25-30’ü reasürans şirketleri tarafından ödenecek. Yani iki ara branş bu işte çok ciddi belirleyici olacak gibi gözüküyor. Fakat ortada ne olduğu belli değil. O yüzden bir belirsizlik olduğunu düşünüyorum. Onun dışında organizasyon iptalleri nispeten daha belli orada iptal olanlar, ertelenenler var. Oradaki rakamlar iş durması kar kaybı ve kredi sigortalarına kıyasla daha düşük. O yüzden onun etkisi nispeten daha az olacak dünyada” diye konuştu.
Dünyada 50 milyar dolar sermaye fazlalığı var
Geçen senenin başında dünyadaki toplam reasürans primiyle reasürans sermayesi arasında 50 milyar dolar fark olduğunu belirten Türker, “Şimdi bu 50 milyar dolar erimeden çok büyük bir değişiklik beklemek gerçekçi olmaz. Değişiklikler tabii ki olacak ama olağan üstü değişiklikler beklenemez. Bir de merkez bankalarının anormal şekilde para basma durumu var. En çok etkilenen sektörlerin başında havacılık geliyor. Havacılık sektörü hem finansal olarak çok etkilendi, hem de bundan sonra psikolojik etkileri de olacak hepimizin üzerinde. Bir daha uçağa binebilecek miyiz? Binersek ne olacak? Güvenlik açısından havacılık sektörü biliyorsunuz uluslararası kuralların uygulandığı bir sektör. Ne tip kurallar uygulanacak? Ülkelerin sınırlarını açma durumu var. Hangi ülkeler kimlere sınırlarını açacak? Bunlar belirsiz. Bunun ötesinde turizm, eğlence sektörü, restoranlar kafeler çok ciddi şekilde etkilendi. Turizm en azından iç turizm ile canlandırılabilir ve toparlanabilir ama havacılık çok çabuk toparlanamayacak gibi gözüküyor” değerlendirmesini yaptı.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Koronavirüsten sonra piyasada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını kaydeden Türker, herkesin olağanüstü bir değişimden geçtiğini söyledi. Türker, şunları söyledi: “Bütün dünyanın aynı anda aynı hasarı sigorta terminolojisi olarak yaşadığı bir durumdayız. Bunun bir hasar hiç olmadı. Herkesin aynı anda bir deprem yaşadığı durum söz konusu değil. Ya da aynı anda yangın yaşadığı bir durum söz konusu değil. Sigorta sonuçta temel mantığı itibariyle farklı zamanlarda farklı yerlerde olan durumlar demek. O yüzden zaten sigortacılık yapılabiliyor. Temel prensibe aykırı bir durumla karşı karşıyayız. Bunun bir başka etkisi de bir hasar olarak değerlendirirsek sigortacılık açısından riski tanımlamanın çok kolaylaştığını düşünüyorum. Yani olası bir işten bahsetmiyoruz. Sigortacılıkta hep olası risklerden kötü olaylardan bahsederdik. O yüzden zaten sigorta satmak zordu. Fakat şimdi şöyle bir durum oldu bu yaşadığımız süreçten sonra. Bahsetmeye dahi gerek kalmadı. Riskin ne olduğunu insanlara çok da anlatmaya gerek yok. Tüm dünya yaşadı ve gördü. Kısa süreli de yaşamıyor unutulacak bir olay da değil. O açıdan evet hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu kesin.”
Programda hala dünyada sigorta açısından çok ciddi bir sermaye fazlası olduğunu belirten Türker, “Bu nedenle sektörün çok etkileneceğini düşünmüyorum. Yani bu sermayenin pandemide bile eriyeceğini düşünmüyorum” dedi.
Dünyadaki hasar rakamları ortaya çıktıkça Türkiye’ye etkileri belli olacak
“Pandemi sürecinde sonra öncelikle sağlık sigortasında sigorta şirketlerinin izlediği politikanın çok doğru olduğunu düşünüyorum” diyen Türker, bu sürecin Türkiye sigorta sektörü üzerindeki etkisini ise şöyle değerlendirdi: “Bu konuda çok kesin bir şey söylemek mümkün değil. Türkiye’yi reasürans açısından etkilemesi dünyadaki hasarların ne büyüklükte olacağıyla ilgili. Büyük reasürans şirketlerinin ne kadar tazminat ödeyeceğini bilemiyoruz. Yine başta konuştuğumuz sermaye fazlasını nasıl etkileyeceğini bilmiyoruz. Bir de tabii Türkiye’ye destek sağlayan reasürans dünyasını ayakta tutan bölgesel reasürörler var. Onlar da çok önemli. Bu bölgesel reasürörler kendi sermaye güçlerinden ziyade kendi reasüransları ile ayakta duruyorlar. Retrosesyon satın alıyorlar. O retrosesyon piyasasının etkisini göreceğiz. Gördüğümüz kadarıyla retrosesyon maliyetleri ciddi şekilde artıyor. Şimdi bu şirketlerin maliyetleri artarsa tabii Türkiye’ye yaklaşımları kendi maliyetleri arttığı için beklentiler artacaktır. Daha karlılık baskısı olacak. Sigorta şirketlerinden beklentileri artacak. Türkiye’de bizim sektörün pandemi ile direkt hasar açısından ödemesi çok olmadı. Endirekt etkisi oldu. İş yerlerinin kapanması, kaskoların, trafik sigortalarının yenilenmemesi gibi. Direk etkisi açıkçası az oldu. Çünkü zaten bizde bu yangın all risk poliçeleri içinde maddi hasara bağlı olmayan kar kayıpları yok. Olsa bile çok çok az belirli şirketlerde var. O yüzden buradan bir hasar çıkmadı.”
Sabit fiyat bir çelişki
Trafik sigortasında getirilmek istenen sabit fiyat konusuna da değinen Türker, “Gelişmiş ülkelerde hiç sabit fiyat görmedim varsa dikkatimi çekmemiş olabilir ürün bazında. Bazı gelişen ülkelerde var. Geçmişte bizde de vardı. Ama sonuçta bir sürü oyuncunun olduğu bir pazarın da bu şirketlere açıldığı bir ortamda sabit fiyat olması kendi kendine bir çelişki yaratıyor. Hem sabit fiyat olsun hem de gelsin bu şirketler iş yapsın dediğinizde bir tercih yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu yüzden bu trafikte sabit fiyat olsun tartışmasını pek anlamlı bulduğumu söyleyemeyeceğim. Bunun kimseye bir faydası olduğunu düşünmüyorum. Kiokslardan satış konusuna gelince ülkeden ülkeye farklılıklar var ama her ülkede de bununla ilgili regülasyonlar var. Yani kafasına göre kimse çıkıp da ortaya bir şey satamıyor. Ama belirli standart ürünlerin paket ürünlerin satış sistemleri var. Kiosk olabilir, mağazalar olabilir ama bunlar nasıl ürünler derseniz. Hiçbir şekilde değişiklik yapılamayan yani raftan ürün alıyormuşsunuz gibi bunun arkasında hasar sürecinin çok kolay yönetildiği bir sistem var. Çünkü genelde bu işe tüketici açısından bakılıyor” dedi.
Büyük projelerde durgunluk olacak
Bu süreçte büyük projelerde durgunluk olacağını da belirten Türker, bu nedenle büyük projelere girmediklerini söyledi. Türker, “Çünkü finansman açısından dünyada bir sıkıntı var. Türkiye’de ise kur açısından sıkıntı var. Bir de ekonomik durgunluk söz konusu. Bu nedenle büyük projelerin yavaşlayacağı kesin. Bunun üzerine iş modeli kurmamak lazım” dedi.
Yeni dünya düzenine adapte olduk
Programda, yavaş yavaş bu yeni dünya düzenine alışmaya başladıklarını belirten Eray Türker, evden çalışma ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Son bir aydır gayet iyi gittiğini düşünüyorum hatta daha da hızlandırdık çalışmalarımızı. Video konferans ile günde 2-3 ülkeden potansiyel iş ortaklarımızda, müşterilerimizle konferans görüşmeleri yapıyoruz. İlk başta biraz bocaladık ama şu anda düzene uyum sağladık diyebilirim” dedi.
Uluslararası bir şirket olmak için çalışıyoruz
Programda kendi şirketleri hakkında da bilgi veren Türker, iki ana şirketleri olduğunu söyledi. Türker, şöyle devam etti: “Bunlardan bir tanesi Türkiye’deki Türker Brokerlik. Bu şirketimiz aynı zamanda Lloyd’s tarafından akredite olmuş bir şirket. 2014 yılında Türkiye’deki hatta bölgedeki ilk brokerlik şirketi oldu. Bir de 2012 yılında kurduğumuz tamamen yurt dışında çalışan ayrı bir şirketimiz var. Uluslararası işlerimizi de Dubai’deki bu şirket üzerinden yapıyoruz. Bu şirketimizin Bakü’de ve bir de Slovenya Ljubljana’da temsilcilik ofisi var. Lloyd’s işlerimizin tamamı Türkiye’deki şirketimiz üzerinden yürüyor. Aynı zamanda sigorta brokerliği işlerimiz var. Onlar da Türkiye’deki şirket üzerinden gidiyor ama Türkiye dışındaki işlerimizin tamamı reasürans brokerliği. Bu sayede yurt dışı bağlantılarımız genişliyor. Hedefimiz ise daha çok yurt dışında iş yapmak. Uluslararası bir şirket olmak istiyoruz. Kurulduğumuz günden beri hedefimiz buydu aslında. Ama artık daha yoğun şekilde buraya konsantre oluyoruz” diye konuştu.