Mustafa Nazlıer/Sigortamedya
Orman yangınları sayısal olarak hızla artmaya devam ediyor. Yakın gelecekte bu durum değişmez. Orman yangını gerekçeleri incelendiğinde en önemli etki faktörünün iklim değişikliği olacağını görüyoruz.
İklim değişikliği ve orman yangınları arasında ilişki çok belirgindir. İklim değişikliği dışındaki yangın faktörleri de piknik ateşi, çöplük yangını, gerekçesi bilinemeyen anız yanmaları, araç kazaları, çoban ateşi, yıldırım düşmesi, avcılık, izmarit, kasıt, iş makineleri ve enerji nakil hatları olarak sıralamak mümkün. Yangınların etkili olması ve sonuçlarının ağır olmasına yol açan durum da belirgindir. Bugüne kadar incelediğimiz orman yangınlarında tüm faktörlerin belirgin bir karakteristik ortaya koyabildiğine tanık olduk. Yangınlar genel olarak sıcaklığın yoğunlaşarak artış gösterdiği, ısı oranın artarak yükselmeye başladığı mevsimlerde ortaya çıkmaktadır. Yangınların temel sebepleri şunlardır:
-Kuraklık
-Sıcaklık
-Yağışlar
-Bağıl nem
-Rüzgar
Yapışık risk ve hasar koşulları etkili oluyor
Yağışlı dönemi takiben ısınan hava ile önce kuraklık, ardından artan sıcaklık, orman taban örtüsünün tamamen yanmaya elverişli hale getirir. Yangın koşullarını kusursuz oluşturan durum için iş artık, tetikleyici bir unsura kalmıştır. Genel olarak oksijen düzeyi yüksek bağıl nemi düşük ve tamamen yanmaya elverişli ortamda, yangın başladığında hızla yayılmaktadır. Özellikle artan ısı, rüzgarları da artıracağından orman yangınlarının başa çıkılmasını güçleştiren en önemli sorun hava akımı ve rüzgarlardır. Birbirini etkileyen ve tetikleyen yapışık risk ve yapışık hasar koşulları etkindir. Bunların son yıllarda sayısının hızla artmasının sebebi ise küresel ısınmadır. Küresel ısınmayı genel olarak yeryüzünden yansıyan güneş ışınlarının uzaya geçmesini engelleyerek tekrar yeryüzüne dönmesine sebep olan sera etkisi oluşturan gazların (CO2 , CH4 , N2 O, HFCs, SF6 , PFCs gibi) atmosferde birikmesi sonucu meydana gelmesi olarak tanımlanmaktadır.
Endüstri ve sanayi devrimlerinin bir sonucu olarak yeryüzünün ortalama sıcaklığı, artan sera gazları konsantrasyonları sebebiyle sürekli artmaya devam etmektedir. İklim özellikleri dünyamızda stabil iken hızla değişmeye başlamıştır. Ülkemiz değişimden oldukça fazla etkilenmektedir. Orman yangınları, şehir selleri, heyelanlar v.b her geçen gün artan sayıları ile etkilerini artıracaktır. Rutine dönüşen orman yangınları, her yaz mevsiminin belirgin iklim değişiklik sonucu olarak yeni rutinidir.
Diğer taraftan, ülkemizdeki çarpık kentleşme, plansız büyüme, bilim ve teknikten uzaklaşma gibi bir çok etken gerçekleşen olayların sonuçlarının ağır yaşanmasına yol açmaktadır. Özellikle yerleşim alanlarının ormanlık alanlara yakın oluşu ciddi sorundur. Orman yangını yaşam alanlarını etkilerken yaşam alanları da orman yangınlarını etkilemektedir. Yaşam alanı genişlemeleri başta enerji kullanımı dahil tüm riskleri beraberinde taşımaktadır.
Ormanlık alanlar ile iç içe olan yerleşim alanlarının enerji nakil hatlarını çoğaltıyor olması riskleri de artıran ana unsurdur. Avrupa ve İngiltere de son günlerde meydana gelen yangınların sayısı ve etkileri dikkat çekicidir. Küresel ısınmanın sonuçlarının tüm dünyada yaşanarak deneyimlendiği yeni dönemdeyiz. Avrupa da yaşanan yangınları artıran yeni risklerden birisini örneklemek isterim. Artan sıcaklıklar klima kullanımını artırmıştır. Aşırı enerji talebi ile beraber kesintisiz kullanım başta enerji nakil hatları olmak üzere diğer faktörleri de devreye alınca birçok yangın kaçınılmaz olmuştur.
Şekil sigortacılığından içerik sigortacılığına geçilmeli
Bu yönü ile küresel ısınmayı başlı başına bir risk unsuru olarak incelemek gereklidir. Risk mühendisliği bakımından yaşanan olayların senaryolarını iyi izleyip dersler çıkarmak gerek. Şehir sellerini yakın geçmişte tüm yönleriyle inceleyerek risk analizinde her yönü ile anlaşılabilir hale getirmiştik. Orman yangınları ve etki faktörleri hemen hemen belirgin durumda. Sigorta sektörü olarak şekil sigortacılığı ile devam edilecek ise sektörün zarar etmesi kaçınılmazdır. Şekil sigortacılığı yerine içerik sigortacılığına geçiş artık bir seçenek değil. Bu kadar çok bilim ve teknik bulunduran bir meslek ve sektörün sadece satış ile ticaret yapmayı hedeflemesini akıl almaz buluyorum. Ticarette amaç sadece kar ise tek bir satış ve tek bir gün için gelecek düşünülmeden hareket edilebilir. Sigorta sektörü zamana yayılan işleyişi ile olaya sadece ticaret olarak bakamaz. Diğer taraftan, bilgi ve tecrübeyi yok sayan, hukuki dikkate almayan sadece satış yapma kabiliyetini sigorta sektörünün varlık sebebi sayan anlayış artık iflas etmiş durumda. Değişen dünyanın değişik sorunları artarken, ekonomi da ölçülemez değişkenlikler göstermektedir. Sayısız risk ve değişken ekonomi içinde bilim ve doğrudan etkin bir meslek anlayışı olmadan sigortacılık sürdürülemez. Kötü günler gerçek sigortacılığa geçiş için bir fırsattır. Satışın önemini artık doğru yorumlamalıyız. Yıllardır zararı ortaya koyan sınır tanımaz satış anlayışı sektörün kendisini satmasına dönüşmüş durumda.
Diğer taraftan, bilenle bilmeyenin de ayrılması artık şart. Her şeyden önce adil olmak adına bunun yapılması gerekli. Tüm bunların üzerine tek umudumuz SEDDK’nın kurulduktan sonra sayısız personel değişikliği yapmış olması bağımsız ve güçlü yapıda olmadığını gösteriyor. Son olarak sektör içi atama yapılmış olması son şansımız. Küresel ısınma ile başlayıp yerel ve sektör içi ısınma ile yanıyoruz. Umudumuz halen SEDDK. Gerçek sigortacılığa geçişte, bilim, hukuk ve teknolojiyi doğru yorumlayarak son şansımızı deneyeceğiz. Sektörün İklim değişikliğine hazırız.