Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, Linkedin üzerinden yayınladığı bir yazısında iklim değişikliği ile mücadeleye ve sigorta sektörünün yapması gerekenlere dikkat çekiyor. Yazısında iklim değişikliği ile mücadelenin istenen hızda ilerlememesini insanlık için risk yarattığına vurgu yapan Gülen, “Bu bakımdan bireyler, kurumlar ve hükümetler bu konuyu daha fazla ciddiye almalı ve daha fazla çalışmalı. Bu alanda sigorta sektöründe olumlu gelişmeler var elbette ama daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor. Hep birlikte çalışırsak başarırız” diyor.
Dünya Meteoroloji Örgütü tarafından mayıs ayında yayımlanan bir rapora göre, önümüzdeki beş yıl içinde, dünyada yaşanan ortalama ısı artışının endüstriyel dönem öncesine kıyasla 1,5 santigrat dereceyi aşma olasılığı yarı yarıya, yani %50 – 50. Oysa bildiğiniz gibi, Paris İklim Anlaşması bu artışı 2100 yılı itibarı ile 1,5 derece ile sınırlandırmayı hedefliyordu. Dolayısıyla 2100’e ulaşmadan çok önce artışın 1,5 dereceyi aşacağını, belki 2 dereceyi ve ötesini bulacağını söylemek artık gerçekliğe uygun bir yorum maalesef. Oysa 1,5 derece ile 2 derece arasındaki fark milyonlarca insanın daha hayatının iklim değişikliğinden olumsuz etkilenmesi anlamına geliyor.
İklim değişikliğiyle mücadelenin istenen hızda ilerlememesi bütün insanlık için risk yaratan bir durum. Bu bakımdan bireyler, kurumlar ve hükümetler bu konuyu daha fazla ciddiye almalı ve daha fazla çalışmalı. Daha önce çeşitli yazılarımda sigorta sektörünün bu konuda yapabilecekleri üzerinde durmuştum. Kendi faaliyetlerimizde karbon ve sera gazlarının salımını azaltmanın ve sıfırlamanın yanı sıra müşteri portföylerimizi bu yönde yönlendirmek ve teşvik etmek açısından da yapabileceğimiz birçok şey var. Zaten bu gerçekten hareketle Temmuz 2021’de Birleşmiş Milletler insiyatifinde Net Sıfır Sigorta Birliği (Net-Zero Insurance Alliance – NZIA) adlı platform kuruldu. Dünyanın önde gelen reasürans ve sigorta şirketlerini bir araya getiren bu platforma katılan kurumlar 2050 yılına kadar portföylerini net sıfır yapmayı taahhüt ediyorlar.
Ancak bu yılın ilk yarısında ilginç gelişmeler oldu ve platformun kurucu üyelerinden Zurich Insurance Group, Munich Re ve Hannover Re NZIA’dan ayrıldılar. 22 Mayıs’ta bunlara Swiss Re de eklendi. Bu 4 büyük şirketin neden platformdan ayrıldıklarına dair net açıklamalar yok. Munich Re tekelleşmeyi önlemek için uygulanan yasaların karbon salımını azaltmaya yönelik faaliyetlerini kısıtlamasını gerekçe gösterdi. Zurich Insurance Group ise kaynaklarını müşterilerinin bu alandaki çalışmalarını desteklemeye yoğunlaştırmak istediğini belirtti. Sektörü iyi bilen bazı gözlemciler tekelleşmeyi önlemeye yönelik yasaların Avrupa’da sorun çıkarmadığını, ama ABD’de durumun farklı olduğunu belirtiyor. Bu gözlemcilere göre, ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin yönetiminde bulunan eyaletlerdeki adalet bakanları Çevresel Sosyal Yönetişim (Environmental Social Governance-ESG) yatırımları sınırlamak için tekelleşmeye karşı yasaları kullanıyorlar ve bu durum küresel sigorta ve reasürans şirketlerini ürkütüyor. Ayrılan şirketler iklim değişikliğine karşı mücadelelerini kendi bünyelerinde sürdüreceklerini kaydettiler. Yine de NZIA gibi önemli bir platformun ABD’deki siyasi çekişmeler nedeni ile zayıflaması üzücü.
Türkiye’de de sigorta sektörü iklim değişikliğine karşı mücadeleye bütün gücüyle katılmalı. Aksigorta olarak biz 60 yılı aşkın deneyimimizi bu alanda da devreye sokuyoruz. Hem geliştirdiğimiz ürünlerde hem de hizmet ve operasyonlarımızda olumlu etkiye odaklanıyoruz. Operasyonlarımızın çevresel performansını iyileştiriyor, 2050 Karbon Nötr ve Sıfır Atık hedefini benimsiyoruz. Ayrıca herhangi bir ticari kaygı gütmeden çevre ve toplum üzerinde olumsuz etkisi olan ve bu etkinin azaltılamadığı sektör ve faaliyetlere ürün ve hizmet sağlamıyoruz. Aynı zamanda, fon yönetimi faaliyetleri kapsamında böyle sektörlere yatırım da yapmıyoruz. Bu konudaki çalışmalarımız ve performansımız için GRI standartlarında hazırladığımız sürdürülebilirlik raporumuzu inceleyebilirsiniz.
Bu alanda ülkemizde sigorta sektöründe olumlu gelişmeler var elbette ama bu yazının başında değindiğim Dünya Meteoroloji Örgütü raporunun da ortaya koyduğu gibi daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor. Hep birlikte çalışırsak başarırız.