23 Aralık 2024, Pazartesi
spot_img

Fatih Kahya’dan ‘Yangınların Tarihi’

Son günlerde ülkemizin dört bir yanından orman yangınları haberi geliyor. Ağustos ayında Eceabat, Biga, Marmara Adası, Eskişehir, Kütahya, İzmir ve Burgazada‘da yangınlar çıktı. Ölüm haberi gelmedi çok şükür ancak insanlar dışında çok sayıda canlı zarar gördü. Sadece ülkemizde değil yazın kavurucu sıcaklarından ve insanların ihmallerinden Avrupa da nasibini aldı maalesef. Yangınlara karşı tedbir almak, insanların bilinçli davranması bir zorunluluk. Özellikle yaz aylarında yangın haberlerini daha fazla alıyoruz. Tarihte de bu haberler çokça yer almıştı. İnsanların ihmali yangınların en temel sebebi. Kundaklama, ormanlık alanda ateş yakma ve yakılan ateşin söndürülmemesi, cam kırıkları yangınların görünüşteki sebebi. Ancak yangınlar sadece ormanlık alanlarda değil, yerleşim merkezlerinde de görülüyor. 14 Ağustos’ta İstanbul Fatih’te bir otelde yangın çıktı, can kaybı yaşanmadı ancak maddi zarar büyük.

İşte örnekler

  • Haziran 1870’te yaşanan büyük Pera Yangını‘nda 500 ev tamamen kül olmuş, 3000 ev ve işyeri yangından ciddi oranda zarar görmüştü. Can kaybı, maddi kayıplar devleti ve insanları tedbir almaya sevk etti. Devlet kent planlaması, imar kanunları, itfaiye teşkilatı ile ilgili adımlar attı. 1870 Pera Yangını ülkemizde yangın sigortacılığı adına bir milat oldu. Pera Yangını sonrasında çok sayıda sigorta şirketi öncelikle İstanbul ve daha sonra diğer Osmanlı şehirlerinde şubeler ve acentelikler açtı. İnsanlar yangını önleyemese de maddi zararlarını en aza indirme adına sigortaya yöneldi. Sürekli yaşanan ve tahribatı yüksek yangınlar ülkemizde yangın sigortacılığının gelişmesine ortam hazırladı ancak kasıtlı yangınlar da çok sayıda şirketin zarar görmesine ve zarar ederek ülkemizde sigorta faaliyetlerine son vermesine neden oldu. Yapılarda özellikle ahşap malzemenin kullanılması, çarpık kentleşme, dar ve çıkmaz sokaklar adeta yangına davetiye çıkarıyordu. Yangın halinde söndürmeye yönelik imkânlar da kısıtlı kalınca tahribat kaçınılmaz oluyordu.
  • Haziran 1901’de Beyoğlu Kulekapısı Yazıcı Sokağı’nda Musevi bir vatandaşın kâgir evinde bir yangın çıkmış. Yangın söndürülmüş ancak ev sigortalı olduğu için ayrıca bir araştırma istenmiş. Sigorta yaptıranların kasıtlı yangın çıkarmaları çokça görüldüğü için devlet bu tedbire yönelmiş.
  • Mayıs 1911’de Tarlabaşı’nda Despina’nın umumhanesinde (genelevinde) bir yangın çıkmış. Beyoğlu Polis Müdüriyeti evin sigortasız olduğunu ve yangının sebebinin araştırıldığını belirtmiş.
  • Temmuz 1911’de Yedikule civarında Osmanlı Umum Sigorta Şirketi’ne sigorta ettirilmiş bir evde yangın çıkmış. Yangın etrafa yayılmış 24 ev, 18 dükkan yanmış.
  • Fransız L’illustration dergisinin 5 Ağustos 1911 tarihli ve 3571. sayısında, İstanbul’da 23 Temmuz 1911 günü Mercan ve Aksaray’da, ertesi gün Balat’ta büyük zararlara yol açan yangınlar çıktığı, ilkinde 2 bin 500, ikincisinde ise 334 evin yandığı tahmin edilen yangınların, İstanbul’un büyük yangınlarının sonuncuları arasında yer aldığı belirtilmiş.

Yangın sigortasına talep arttı

Tarih boyu o kadar çok yangın görülmüş ki 1666 Büyük Londra Yangını İngiltere ve daha sonra tüm Avrupa’da, 1870 Büyük Pera Yangını ülkemizde yangın sigortasına rağbeti attırdı. Biz insanlar can veya mal kaybı endişesiyle sigorta yaptırabiliriz ancak hayat bizim için sadece bunlardan ibaret değil. Hayatımızı güvence altına almak, mal kaybını önleme çabası ne kadar insani ise hayatımızın vazgeçilmezi olan ormanlar ve yeşil alanların korunması adına da aynı hassasiyeti göstermek zarurettir. Ormanlık alanlarda yaşayan canlıların sigorta yaptırması mümkün değil. O canlıların sigortası olmak zorundayız. Onlar zaten bizim sigortamız.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER