Sigorta Ekranı’nda, İzmir depremi sonrasında meydana gelen tsunamiyi deniz sigortacılığı yönüyle masaya yatırıldı. SigortaMedya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın moderatörlüğünü yaptığı programın konukları Türk P&I Sigorta Genel Müdürü Ufuk Teker ve Orion Sigorta Ekspertiz firmasından Kaptan Haşmet Öz oldu.
Eksik sigortaya vurgu yapan Teker ve Öz; poliçelerini güncellemeyen tekne sahiplerinin zararlarının karşılanması konusunda sıkıntı yaşayabileceklerini söyledi.
Tsunaminin Akdeniz’de çok sık karşılaşılan bir doğa olayı olmadığını belirten Türk P&I Sigorta Genel Müdürü Ufuk Teker, “Tsunami deyince sadece deprem sebebiyle oluşan dalgayı algılamamak gerekiyor. Deprem sebebi ile deniz tabanında oluşan dalga binlerce mil yol alıp sahil şeridini etkileyebilir. Çok yakın zamanda Asya-Pasifik bölgesinde meydana gelen tsunami, 14 ülkede çok yıkıcı etki yapmış. Geriye 250 bin kişinin üzerinde ölü ve kayıp bırakıp milyarlarca dolarlık hasara sebebiyet vermişti. Türkiye’de ise tsunamiden ilk ölümü 30 Ekim’deki deprem sonrasında yaşadık. Akdeniz’de 1904 yılında Sicilya’da meydana gelen bir tsunami felaketi var. Orada da 130 bin insan hayatını kaybetmişti” dedi.
Teker, “Tsunamilerin yüzde 80’i aslında Pasifik bölgesinde meydana geliyor. Tsunami benzeri doğa olayları da var. Med-cezir, Türkçe ismi ile gel-git hadisesinde de deniz onlarca metre çekilip tekrar geriye geliyor Tsunami benzeri etkiler oluşturabiliyor. Ancak gerekli önlemler alındığı için yıkıcı etkilerine maruz kalınmıyor. Ülkemizde tsunamiye karşı alınmış fazla önlem yok. Dünyada da deniz yüzeyindeki dalga kuvvetleri çeşitli şamandıralarla ölçülüp; kıyı devletlerine alarm vermek suretiyle hasarın etkisinin azaltılması yoluna gidiliyor” diye konuştu.
Türk sigortacılığının tsunamiyle ilk sınavı
Türk sigortacıları tsunami ile yeni tanışmış olduğunu Söyleyen Teker şunları söyledi: “Sigortalılar adına da düşünülmesi gereken yeni bir risk kalemi olarak listemize alınmış durumda. Deniz sigortacılığı yaklaşık 200 yıllık geçmişi olan bir sigorta branşı. Aslında bütün sigortaların da çıkış noktasını oluşturduğu bir branş. Bugün kasko, yangın, konut, hayat ve personel sorumluluk sigortaları varsa bunların kaynağı deniz sigortalarıdır. Deniz sigortaları ağırlıklı olarak teknenin, başına gelen kaza, makine arızası, yangın, çatışma sonucu oluşan hasarlara ilave olarak; doğal afetleri kapsam altına alan bir sigorta çeşididir. Sigortacılar teminatı sağlarken birtakım sigortalama fonları kullanıyorlar. Bunlara kloz adını veriyoruz. Yatlar ve ticari gemiler için kullanılan ayrı klozlar var. Bu klozların içerisine deprem ve yanardağ teminatı dahil edilmiş durumda. Türkiye’de tsunami birden fazla sebepten oluşabilir. Aslında bunu sismik deniz dalgası olarak algılamak daha doru olur. Bu sismik deniz dalgası sebebiyle oluşan hadise de sigorta teminatı altında olan bir rızkodur. Tekne sahipleri sigortacıları tarafından ayrıca çıkartılmış değillerse teminat altında olduklarını söyleyebiliriz.”
Hortumdan dolayı hazırdık
Tsunami sonrası yapılan ekspertiz çalışmaları hakkında bilgi veren Orion Sigorta Ekspertiz firmasından Kaptan Haşmet Öz de; “Türkiye’de daha önce böyle bir hadise ile karşılaşmamıştık. Beklenilen ve öngörülen bir husus değildi. Ama artık önümüze bir örnek var. 2018 Kasım ayında da tsunami olmasa bile arka arkaya iki tane hortum hadisesi yaşamıştık. Marmaris’teki teknelerde çok ciddi hasarlar meydana gelmişti. 2018’de yaşanan bu hasar sebebiyle hazırlığımız vardı. Son depremde bölgede bulunan tekne sayısı bizim için önemliydi. Hasara konu olabilecek tekne sayısı hakkında bilgi edindikten sonra farklı farklı hasar çeşitlerinin oluşabileceğini öngörmüştük. Teknelerin su altındaki zararlarını tespit edebilme anlamında dalgıçlara ihtiyaç duyduk. Karaya çekilmesi gereken teknelerin durum tespiti yapıldı” dedi.
Teknelerde büyük hasar yok
Öz, “Hasarlar konusunda mevcut eksperlerimiz bu konuda yeterlilik gösterdi. Eksperlerimiz daha önce yaşanılan hortum hadiselerinden de tecrübeliydi. Sigorta şirketleri de geçmişteki bu tecrübeye istinaden İzmir’de güzel bir koordinasyon merkezi kurdular. Bu merkezlerde diğer eksperler olduğu gibi tekne eksperleri ihbar hattı da açtılar. Böylece hasarlarının tamamına bakıldı ve hızlı bir şekilde tespitler yapıldı. Küçüklü büyüklü 450 tekneden bahsediyoruz. Daha çok yelkenli tekneler vardı ve bunların 300 tanesinde hasar olduğu bilgisine ulaştık ama çok büyük hasarlar yok” açıklamasını yaptı.
Sahip olunması gereken teminatlar
Teknelerdeki teminatlardan bahseden Ufuk Teker de, “Oluşan tsunami sebebiyle başıboş giden bir teknede hukuki sorumluluğun doğabilmesi için kişilerin bir sorumluluğu olması gerekiyor. Burada kişisel bir sorumluluk yok. Tekne sigortaları bütün risklerin teminat altına alındığı sigorta türleri değildir. Poliçenin üzerinde belirtilen rizikolar teminat altına alınır. Savunma ve hukuki giderler, bölgemizde görünmeyen ancak uluslararası sularda geçerli olan korsanlık, çevresel kirlilikler, yelkenli teknelerde sıkça talep edilen yarış teminatı, kaçak yolcular ve hayat kurtarma masrafları, sigortasız veya yeterli sigortası bulunmayan teknelerden gelen zararlar, su sporları ve enkaz kaldırmalar teminat altına alınabilir.
Sigortalı, teknesini sigorta yaptırmadan önce denizci dilinde konuşabilen bir sigortacı bulsun. Yani acente ve brokerlerin konunun uzmanı olması çok önemli” diye konuştu.
Tekne poliçeleri kendine has poliçeler olduğunu tekrarlayan Öz de, “Hem tekne sahiplerinin hem de buna aracılık eden acentelerini ve brokerlerin bu dilden anlaması gerekiyor. Bedel-değer konusunda ciddi eksiklikleri olan tekneler ile karşılaştık. Bazı sigorta şirketleri poliçe düzenlemeden önce ön ekspertiz yaptırıyor. Yapılan bu ön ekspertiz çalışması sırasında teknede tespit edilen eksik hususlar belirleniyor ve bedel-değer konusunda bir fikir ortaya çıkıyor. Karşılaştığımız olaylarda eksik sigorta yani teknenin bedeli ile ilgili güncelleme yapılmamış. Poliçede yazan fiyat teknenin rayiç bedeli değil ve özellikle son zamanlarda dövizde yaşanan dalgalanma sebebiyle mağdur durumda kalanlar çok olacak gibi görünüyor. Çünkü tekneler genelde döviz alıp satılıyor. Bu nedenle poliçelerin dövize endeksli olması sigortalının lehine olacaktır” dedi.
Öz, “Bazı poliçelerde ise dar bir teminatın yani tam ziyanın alındığını gördüğümüz dosyalar oldu. Tam ziya’dan kastımız teknenin hükmü olarak ortadan kalkması yani batması söz konusu. Ancak teknenin yaşanan bu hadisede kısmi hasarları var. Poliçe ve şartları gereği almış olduğu bu eksik teminattan dolayı sigortalılar sıkıntı yaşayabilir. Tekne sahipleri teknelerini her ne kadar marinaya bağlamış olsalar da belli dönemlerde teknelerini ziyaret etmeliler. Poliçeler düzenlenirken de bedel-değer konusunda piyasa değeri üzerinden poliçe düzenlenmesi gerekiyor. Olabildiğince geniş teminat satın almalılar. Muafiyetlerin de sigortalılara doğru anlatılması gerekiyor. Marina’da meydana gelen zararları yangın eksperleri inceledi. Bizlerden de görüş talep ettiler. Tsunami bize ön hazırlık yapmamız gerektiğini bir defa daha gösterdi. Marinalar bu konuyla ilgili mutlaka önlem alacaklardır” dedi.
Deniz yolcu taşımacılığında eksikler var
Deniz sigortacılığının uzmanlık gerektiğinin altını çizen Ufuk Teker, “Sigorta şirketlerinin reasürans programları; oluşabilecek hasarlara uygun değilse zararları karşılama da sıkıntı yaşarlar. Deniz turizmi taşımacılığı yapan tekneler 12 kişiden fazla taşıma kapasite nesin sahipse her bir yolcusu için yaklaşık 400 bin dolarlık sigorta teminatına sahip olması gerekiyor. Bu Türk Ticaret Kanunu’ndan gelen bir mecburiyet. Deniz turizmi tarafında maalesef bu konuda bir eksiklik devam ediyor. Deniz turizminde Türkiye’nin kıyılarında 2 bin 500 tekne hizmet veriyor. Meydana gelebilecek kazaları en az zararla atlatabilmek için sigortalarının tam olması gerekiyor” diye konuştu.
Öz de “Denizciliğin kendine has dili ve terimleri bulunuyor” diyerek sözlerini şöyle tamamladı: Bu nedenle deniz sigortaları da aynı şekilde kendine has terimlerden oluşuyor. Sigorta şirketlerinin deniz sigortaları yapan çalışanları, acenteler ve brokerleri bu anlamda özel eğitimler veriliyor.”
Yayının tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.