I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı sigorta piyasası üzerindeki etkilerini inceleyen Araştırmacı Yazar Fatih Kahya, tek etkinin piyasanın denetlenebilmesi olmadığını belirterek savaşın sektördeki diğer etkilerine de değindi.
I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı sigorta piyasasındaki tek etkisinin piyasanın denetlenebilmesi olmadığını açıklayan Araştırmacı Yazar Fatih Kahya, Hayatımız Sigortalı dergisindeki köşe yazısında savaşın sektördeki diğer etkileri üzerinde durdu. Fatih Kahya, yazısında şu ifadelere yer verdi:
“I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı yönetimi (İttihat ve Terakki hükümeti) kapitülasyonları tek taraflı olarak kaldırdı. Yabancı şirketlerin çalışmalarını düzenleme amacıyla 1914’te ‘Ecnebi Anonim ve Sermayesi Eshama Münkasım Şirketler ile Ecnebi Sigorta Şirketleri Hakkında Kanun-ı Muvakkat’ adını taşıyan kanun çıkarıldı. Bu kanun ile yabancı şirketlerin resmi izin alarak faaliyete başlamaları, Osmanlı kanun ve düzenlemeleri doğrultusunda faaliyet göstermeleri, herhangi bir sorunla karşılaşıldığında Avrupa merkezlerindeki mahkemelerin değil, Osmanlı mahkemelerinin merci kabul edilmesi gerektiği vurgulandı. 1887 ve 1906 yıllarındaki düzenlemeler etkisiz kalmıştı ve uygulama konusunda başarısız olunmuştu. Çünkü yabancı şirketler, taraflar arasında imzalanan kapitülasyon antlaşmalarını bahane ederek bu kanunlara uymamışlardı. Savaş ortamı, İttihat Terakki hükümetine tek taraflı da olsa kapitülasyonları kaldırma imkanı sundu ve yapılan yasal düzenlemelerle sigorta şirketleri de dahil yabancı şirketler üzerinde denetim sağlanabildi.
I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı sigorta piyasasındaki tek etkisi piyasanın denetlenebilmesi değildi. Bu yazımızda savaşın sektördeki diğer etkileri üzerinde duracağız.
I. Dünya Savaşı koşulları ve yeni düzenlemeler nedeniyle yabancılar, bünyelerinde yerli sermaye bulundurarak tamamen yabancı sermaye olarak algılanmaktan kurtulmak istediler. 1916’da Avusturya sermayesi ile Osmanlı Milli Sigorta Şirketi kuruldu. Yine aynı yıl Vatan Sigorta Şirketi, 1918’de Fransız sermayesi ile İttihad-ı Milli Sigorta Şirketi kuruldu. Piyasadaki rekabet kâr düzeyini minimum düzeye indirdiğinden, sadece iç piyasada çalışabilecek yerli sermaye grupları için sigortacılık cazip değildi. Yabancı şirketler için durum farklıydı. Yabancı şirketler Osmanlı piyasasında bekledikleri kârı elde edemeseler ya da zarar etseler de diğer piyasalardaki gelirleriyle bunu telafi edebiliyorlardı.
İngiltere, Fransa hatta Rusya ve İtalya’nın Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren çok sayıda sigorta şirketi vardı. Bu devletler İtilaf Devletleri safında yer alıyordu, yani Osmanlı Devleti’ne karşı bir savaşın içindeydiler. I. Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti’nin karşısında yer alan devletlerin şirketlerinin çalışmalarını durdurmasına ya da geçici bir süre askıya almasına neden oldu. Bu süreçte Alman ve Avusturya sigorta şirketlerinin sayısı ve etkinliği arttı.
I. Dünya Savaşı sırasında faaliyetlerini sürdürmede zorluklarla karşılaşan Osmanlı Umum Sigorta Şirketi (ilk yerli sigorta şirketi olarak bilinse de yalnızca adı Osmanlıdır. Sermayesi yabancıdır.) 1917’de İtibar-ı Milli Bankası tarafından satın alındı ve Osmanlı Milli Sigorta Şirket-i Umumiyesi unvanını aldı. 1920’de de İstanbul Umum Sigorta Şirketi adını alarak faaliyetini sürdürdü. I. Dünya Savaşı İhtiyat-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı Anonim Şirketi’nin faaliyetlerini olumsuz etkilemiş İzmir ve Beyrut şubelerini kapatmak zorunda kalmıştı. İlginç olan ise muamelat kesildiği halde şirketin ödemelerini sürdürmüş olmasıydı.
Osmanlı Arşivi’ndeki belge
Savaş sırasında Osmanlı Devleti’nin müttefiki olan devletlere yardımcı olunmasına dair bir gelişme yaşandı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki belgeler arasında yer alan 9 Ekim 1915 tarihli belgede anlatılan gelişme şu şekilde cereyan etmişti: Dersaadet (İstanbul) tüccarlarından Abraham S.M. Efendi tarafından Yalova Pazar Büyük Yeniköy karyesinde (karye Osmanlı Devleti’nde kazadan küçük köyden büyük idari birimlerdendi) iki mağazada depolanmış zeytinler yapılan iki poliçe ile 60 bin franka sigortalanmıştı. Daha sonra çıkan yangında bu iki mağazada bulunan zeytinler yangından zarar gördü. Şirketin (Riunione Adriatica di Sicurta) acentesi Mösyö Rober Kazarato ve müfettişi Mösyö Arnest Ferri ile sigorta vekilinin yangın mahalline gitmelerine dair vesika alabilmek için Polis Müdüriyet-i Aliyye-i Umûmiyesi’ne (bugünkü Emniyet Genel Müdürlüğü’ne) gerek doğrudan ve gerek şirketin bağlı olduğu Avusturya Konsolosluğu aracılığıyla başvuruldu. (Osmanlı döneminde şehirlerarası seyahatlerde mürur tezkeresi -günümüzde pasaport denilebilecek bir belge- alınma zorunluluğu vardı.) Bu başvurudan bir sonuç elde edilemedi. Yangın mahalline gidip incelemelerde bulunup kurtarılması mümkün olan zeytinlerin kurtarılması, zayi olan zeytinlerin miktarının belirlenmesinin gerektiği, eğer Yalova’ya gidiş izni verilmezse hem şirketin hem de sigorta yaptıran kişinin mağdur olacağı belirtilmişti. Yazılan ihtarnamenin tebliğinden itibaren 24 saat zarfında isimleri belirtilen kişilerin Yalova’ya gitmelerine izin verilmesi aksi takdirde şirketin ödemesi gereken zararın, faizi ve mahkeme masraflarıyla şirkete yük getireceği belirtilmiş ve bu yazı Emniyet Genel Müdürlüğü ile Dahiliye Nezaretine (İçişleri Bakanlığına) iletilmişti.
Polis Müdüriyeti, Riunione Adriatica di Sicurta Kumpanyası’nın hakaret eder bir tarzda protestoya cüret eden genel müdürünün Osmanlı sınırları dışına çıkarılmasını istedi. Son olarak Dahiliye Nezareti’nden İstanbul Polis Müdüriyeti’ne gönderilen yazıda, sigorta şirketinin protestosunun kanun dairesinde olduğu, buna hakaret manasının atfedilmesinin uygun olmayacağı, kapitülasyonların kaldırılmasını takiben yabancılara karşı ve bilhassa müttefik devletler tebaasına karşı bir müddet için müsâadekâr davranılarak mümkün mertebe şikayet ve itirazlara meydan verilmemesinin siyaset-i devlet icabından olduğu için sigorta şirketi müdürünün sınır dışı edilmesinin uygun görülmediği belirtilmiştir.
Bu yazışma I. Dünya Savaşı sırasında yaşanmıştır. Bilindiği üzere bu savaşta Avusturya Osmanlı Devleti’nin müttefikidir. Müttefik devlet tebaasına müsaadekar davranılması istenirken savaş sırasında Osmanlı karşısında yer alan Fransa’ya bağlı Union şirketi faaliyetlerinde zorlandığı için ismi Türk olan bir şirket kurmuştu.
I. Dünya Savaşı sırasında Müslüman Türkler de sektörde çalışmaya başladı. İhtiyat-ı Milli Hayat Sigorta Şirketi fahri başkanlığı yapan Sait Halim Paşa bu kişilerdendi. Ayrıca savaş sırasında şirket teşekkülü için Ticaret Nezareti’ne müracaat edenler de olmuştu. Ahmed Midhat ve Hamid Beyler tarafından kurulacak bir şirket için Şurâ-yı Devlet ve Meclis-i Vükelâ kararları ile ruhsat verilmişti.”