22 Kasım 2024, Cuma
spot_img

Down sendromlu doğum tazminatları ‘kara kara’ düşündürüyor

Down sendromlu doğum tazminatları hekimleri ve sigorta şirketlerini zorluyor. “Yeterince aydınlatılmadım” gerekçesiyle yıllarda sonra bile açılan davalar var. Avukat Ayşe Gül Hanyaloğlu, son dönemde down sendromlu aileleri dava açmaları konusunda teşvik eden aracıların ortaya çıktığınıaçıkladı. Hanyaloğlu, mesleki sorumluluk sigortalarından dolayı da davaların ilk muhatabının sigorta şirketleri olduğunu söyledi.

Down sendromlu doğum tazminatları hekimler ve sigorta şirketlerinin başını ağrıtıyor. Hamilelik sürecinde kadınlara rutin olarak taşıdıkları bebeğin sağlıklı şekilde dünyaya gelip gelmeyeceğine yönelik çeşitli testler yapılıyor. Bu testlerde risk gruplarına göre bazı anne adaylarından amniyosentez de isteniyor. Barındırdığı risk nedeniyle bazı aileler, doğacak çocuklarına zarar gelmemesi için amniyosentez testini yaptırma konusunda çekimserlik yaşıyor. Down sendromu riskine rağmen amniyosentez testini yaptırmayan ve çocuğunu dünyaya getirmeyi seçen aileler, zaman içinde kendilerinin bu konuda yeterince bilgilendirilmedikleri gerekçesiyle kadın doğum uzmanlarına tazminat davası açabiliyor. Avukat Ayşe Gül Hanyaloğlu down sendromu davalarında bilirkişi raporları “gebelik takibinde hata yoktur” şeklinde gelse de “hastanın aydınlatılmasında eksiklik olduğu” gerekçesiyle tazminat kararı çıktığını bildirdi. Hanyaloğlu, hekimlerin mesleki sorumluluklarına ilişkin 2010’dan itibaren sigorta yaptırmalarının zorunluluk haline geldiğini, bu nedenle davaların da direkt hekime değil, bağlı oldukları sigorta şirketlerine açıldığını anlattı. Hanyaloğlu, ailelerin, dava açmadan önce “Hekime değil sigorta şirketine dava açıldığı, bu fondan para alınacağı” şeklinde yönlendirildiklerini söyledi.

Hekim hatası olmasa da dava açılıyor

Hanyaloğlu, down sendromunun genetik bir durum olduğunu, doktor anne karnında bunu tespit etse dahi değiştirmesinin mümkün olmadığını belirterek, “Davalarda tartışılan tek nokta, ‘Siz amniyosentez test önerdiniz mi? Hasta bunu reddetti mi? Reddettiğine dair, bize yazılı belge iletmeniz, bunu ispat etmeniz gerekiyor’ konusu” dedi. Mevzuatta bilgilendirmenin yazılı olmasına gerek olmadığının yer aldığını aktaran Hanyaloğlu, ancak Yargıtay’ın “hastanın aydınlatıldığının ispatı gerekir” şeklindeki kararıyla bütün down sendromu dava dosyalarında risk oluştuğunu kaydetti. Down sendromu konusunda açılan davalarda hekimlerin tıbbi uygulama hatası olmamasına rağmen, sigorta şirketlerine dava açılabildiğini anlatan Hanyaloğlu, bu mahkemelerde sadece aydınlatma belgesinin delil olarak istenmesinin kararın hekimler aleyhine çıkmasına neden olduğunu kaydetti.

Aileler dava açmaya teşvik ediliyor

Avukat Ayşe Gül Hanyaloğlu, son dönemde down sendromlu aileleri dava açmaları konusunda teşvik eden aracıların ortaya çıkmaya başladığını da anlattı. Bu konuda hazırlanan bazı afişler de gördüklerini aktaran Hanyaloğlu, şöyle konuştu: “Şöyle lanse ediliyor: ‘Down sendromu hekimin hatasıdır, dolayısıyla bir tazminat hakkınız var.’ Şu anda tartışılan mesele, gebenin aydınlatıldığının ispatının hekim tarafından yapılmış olması gerekmesi. Bu, hasta hekim ilişkisine sığacak bir davranış değil. O zaman hastayı gördüğünüz andan itibaren ‘Şu belgeleri imzalamak zorundasınız’ diye dayatmanız gerekir. Bu da hastanın menfaatine bir şey değil. Çünkü sürekli dava baskısı altında ve kendi endişeleriyle hareket eden hekim, hastasının menfaatine davranamayan, baskı altında hekimdir.”Hanyaloğlu, davalarda, down sendromlu bireyin yüzde kaç malul olduğuna bakıldığını, eğer yüzde 60’ın üzerinde bir maluliyet söz konusuysa ömür boyu “bakıcı giderleri” denilen bir talebin de maddi tazminat hesaplanmasının içine girdiğini ifade etti.

Davadaki 40 bin liralık meblağ 800 bine çıktı

Tazminat davası görülen doktorlardan biri Balıkesir’de 31 yıl kadın doğum uzmanı olarak çalışan emekli Dr. Özcan Yılmaz. Dr. Özcan Yılmaz, 2014’te gebeliğinin 9. haftasındaki bir anne adayını ultrasonla muayene ettiğini, yaptığı ikili testte down sendromu ihtimalinin 1/50 çıktığını aktardığını, 16 haftalıkken tekrar kontrole gelen gebeye, ileri tetkiki ne yaptığını sorduğunda, “Gitmedik, Allah ne verdiyse kabulümüzdür” yanıtını aldığını aktardı.Bu gebeden üçlü test istemesine rağmen geri gelmediğini anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:”2 yıl sonra dava ile karşılaştım. Bu gebe, daha sonra başka doktora gitmiş. Doktor benim sevkimi görünce amniyosentez önermiş. Kabul etmemiş. Gebe sezaryenle doğum yapacakmış. Bütün bunları (doğum öncesi) yazılı şekilde ifade etmiş. ‘Bana söylediler, kabul etmedim. Çocuğun durumuyla ilgili bilgim var.’ diye ıslak imzalı bir belge. Fakat mahkeme bunu kabul etmedi. Doğum anında ağrılı olunca baskı altında yazmış olabilirmiş diye. Halbuki ağrılı değil ki hasta. İsteğe bağlı sezaryen oluyor.”Önce 40 bin liralık açılan davanın daha sonra 800 bine çıktığını dile getiren Yılmaz, bu tutarı sigorta şirketi karşılamazsa bir şekilde ödeyeceğini kaydetti.

Sigorta şirketinin üst limiti 800 bin lira

Manevi tazminatlar hariç 2 milyon liranın üzerinde tazminat çıkabilme ihtimali olduğunu vurgulayan Hanyaloğlu, sigorta şirketinin üst limitinin ise 800 bin lira olduğunun altını çizdi.Tespit edilen tazminatın üst limitin üzerinde olması halinde hekime de ek dava açılabileceğini anlatan Hanyaloğlu, bu risk nedeniyle hekimlerin son derece huzursuz olduğunu aktararak, “Herhangi bir down sendromlu doğumda her hekim, ’10 yıllık zaman aşımı süresinde bana dava gelir mi?’ stresiyle yaşamaya başladı” dedi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER