2 Kasım 2024, Cumartesi
spot_img

Depremler ne yazık ki önceden alarm verebilecek bir şey değil

Afet yönetimi alanında 40’tan fazla bilim insanından oluşan bir ekibe başkanlık eden Allianz Re Danışmanlık ve Hizmetler Genel Müdürü Sibylle Steimen, Türkiye’yi sarsan depremlerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Allianz Re Danışmanlık ve Hizmetler Genel Müdürü Sibylle Steimen, afet yönetimi alanında 40’tan fazla bilim insanından oluşan bir ekibe başkanlık ediyor. Doktora derecesini İsviçre Sismoloji Enstitüsü’nde sismoloji alanında alan Steimen, Türkiye’yi sarsan depremlerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Steimen, yaşanan bu depremlerden çıkarılması gereken dersler olduğunu belirterek “Ekibimle bu olaydan ne öğrenebileceğimizi şimdiden tartışmaya başladık. Bu durumda hangi binaların çok güçlü yer hareketleri altında yıkıldığını veya ağır hasar gördüğünü, hangi binaların yapısal olarak sağlam kaldığını daha iyi anlayabiliriz. Buradaki anlayışımızı geliştirebilirsek, sadece Türkiye’deki değil, komşu ülkelerdeki riskleri daha iyi değerlendirmeyi ve modellemeyi öğrenebiliriz” açıklamasını yaptı. Steimen, kendisine yöneltilen sorulara şu yanıtları verdi:

Böylesine yıkıcı bir depremin olacağı öngörülebilir miydi?

Türkiye ve Suriye’den bize ulaşan görüntüler derinden rahatsız edici ve kalbimiz tüm mağdurlar ve etkilenen kişilerle birlikte. Bir tür tahmin veya uyarı olup olmadığını soruyorsanız, cevap hayır. Şiddetli fırtınalar veya sellerin aksine, depremler için hava durumu tahmini diye bir şey yoktur. Kelimenin en geniş anlamıyla depremler için bir “tahmin”e en yakın olan şey, önümüzdeki birkaç on yıl içinde belirli bir şiddette bir deprem olma olasılığının ne olduğunu söylemektir. Örneğin, belirli bir bölge için önümüzdeki 30 yıl içinde y veya daha büyük bir depremin meydana gelme olasılığının yüzde x olduğunu söyleyebiliriz. Depremler ne yazık ki alarm verebileceğiniz bir şey değil.

Ancak kesin olarak söyleyebileceğimiz, etkilenen bölgenin depreme eğilimli olduğu ve bu nedenle bölgedeki binaların belirli yapı kurallarına uyması gerektiğidir. Türkiye, dünyadaki en modern bina yönetmeliklerinden birine sahiptir, ancak tüm binalar, örneğin yeni kanun yürürlüğe girmeden önce inşa edildikleri için, bunlara uymuyor. Bunun bölgeye ne kadar yansıdığını henüz görmedik.

Bölge neden bu kadar risk altında?

Gezegenimizin yüzeyi birçok farklı tektonik plakadan oluşur. Bu özel bölgede toplam üç farklı levha buluşuyor: Avrasya, Afrika ve Anadolu levhası. Bu plakalar çok yavaş hareket eder ve çarpıştıkları yerde bazı yerlerde diğerlerinden daha yüksek deprem riski vardır. Bu özel bölgenin yüksek bir deprem riskine sahip olduğu biliniyor, ancak son yıllarda nispeten sessizdi; 1970’den beri Richter ölçeğine göre büyüklüğü 6’dan büyük olan yalnızca üç deprem meydana geldi.

Bu depremlerden hangi dersler çıkarılabilir?

Bu olaydan bir sonuç çıkarmak için henüz çok erken ama ekibim ve ben bu olaydan ne öğrenebileceğimizi tartışmaya şimdiden başladık. Bu durumda öğrenmek, hangi binaların çok güçlü yer hareketleri altında yıkıldığını veya ağır hasar gördüğünü ve hangi binaların yapısal olarak sağlam kaldığını daha iyi anlamamız gerektiği anlamına gelir. Buradaki anlayışımızı geliştirebilirsek, sadece Türkiye’deki değil, komşu ülkelerdeki riskleri daha iyi değerlendirmeyi ve modellemeyi öğrenebiliriz. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER