22 Kasım 2024, Cuma
spot_img

Deprem yönetmeliklerinin sigortacılık sektörüne yansıması

SigortaMedya Yazarı ve Eksper Mustafa Nazlıer ile İnşaat Mühendisi-Uzman Osman Yiğitsoy, deprem yönetmeliklerinin sigortacılık sektörüne yansımasıyla ilgili bir makale kaleme aldı. Nazlıer ve Yiğitsoy’un “Deprem yönetmeliklerinin incelenmesi ve sigortacılık sektörü açısından değerlendirilmesi” başlığını verdikleri makale şöyle…

Artık neredeyse depremsiz günümüzün olmadığını kanıksamış durumdayız. Coğrafi olarak Afrika, Asya ve Avrupa’nın bağlantılı olduğu üç kıtanın kesişim noktasındayız. Sürekli yer hareketi ve baskılarını aralıksız hissedip, yaşıyoruz. Depremsiz günümüz yok ama depreme ilgimiz de yok! Afet yaşandıktan sonraki yıkıcı görüntüler, izleyen herkesi etkiliyor. Coğrafyanın deprem kadar belirgin bir diğer özelliği; eğitimsizlik, ilgisizlik, kadercilik ve tabii kedercilik. Sorunları SMS ve yardım toplayarak o gün için veya o olay için çözebiliriz. Bu kadar olumsuz deneyimden sonra kalıcı çözümlere ihtiyaç var.Kamu tüm bilgilendirme ve bilinçlendirme bakımından tüm gereklilikleri sağlıyor.

Ülkemizin yapı stok analizi, riskli yapı stoğunun fazlalığına dikkat çekiyor. Bu denli yoğun bir deprem gündemi olan ülke olarak gereklilikleri sağlamadığımız ortada. Yapı stoklarının deprem yönetmeliklerine uygun olmayışı bu kadar bariz ortada iken kişi ve kurumların depremi beklemeden  önlem almak, güvenli alanda kalmak için gereğini yapmak konusundaki isteksizliğinin temel sebebi ekonomi olarak göre çarpıyor.

Yapılarının yönetmeliğe uygun olmaması sebebiyle mutlak yıkılması veya güçlendirilmesi gerektiğini bildikleri halde ısrarla bekliyorlar. Deprem olmaz ise sorun değil ancak olduğunda artık çok geç oluyor.

Bir diğer önemli sorun; deprem hakkındaki bilgisizlik. Sayısız deprem yaşıyoruz. Deprem katastrofik risktir. Gerçekleştiğinde etki alanı içinde kalan tüm alanı eşit etkiler. Binalar arasında depremden etkilenme farkı var ise bunun sebebi yapısal özelliklerdir. Yasa ve yönetmeliklere uygun, bilim ve mühendisliği esas almış yapılarda hasar yok iken; aynı depremde ve aynı alanda diğerlerinin tamamen yıkılması yapısal özellikler ile etkilidir.

Bina çeşitliliği kadar deprem çeşitliliği de vardır. Her deprem aynı sonucu yaratmaz. Karakteristiklerine göre kıyaslamak gerek. Depremi bilmek ve anlamak gerek. Konu sadece sallanmak değil.

En sık karşılaştığımız sorun, “Deprem oldu böyle oldu” denilerek her sonucu depreme bağlamak. Gerçekten cehaletin dibine indiğimiz oluyor. En sık karşılaşılan konu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı  tespitlerinin yanlış anlaşılması. Deprem bölgelerinde Bakanlık uzmanları, ellerindeki resmi verileri esas alarak (Tapu, yapı ruhsatı, projeler v.b ) değerlendirmeler yapmaktalar. Özellikle esas aldıkları referans son çıkan Deprem Yönetmeliğine uygunluk. Bina yapım yılları esas alınarak yönetmelik öncesi imal ve inşaa edilen yapıların tamamı ayıplı; kusurlu ve riskli olacağından fiziki hasarı olmasa dahi Ağır Hasar tanımı ile yıkılması önerilmektedir.

Binalara “Ağır Hasarlı” denilmesinin sebebi deprem değil, yönetmelik öncesi yapılan riskli yapılar oluşudur. Bina sahipleri bu durumu bilmekte ve bilmek zorunda. Sahibi oldukları binalar için bir deprem olmadan önce aksiyon almaları gerektiği de ortada. Dolaysıyla; deprem yaşanmadan çevre Şehircilik Bakanlığı’na müracaat edilir ise bakanlık doğru olanı yapar. Şayet bina yapım yılı eski ise, yönetmeliklere göre zaten yıkılması teknik bir gereklilik ise deprem beklemez ve aynı sonucu verir. Ağır Hasarlı tanımı ile yıkıma izin verir.

Bu sebeple yapı stokları gözden geçirilir ise oldukça fazla yıkılması gereken bina olduğu dikkat çekecektir. Bu durumda bulunan binalar sigortalı ise bir deprem sonucunda hasara uğramaları halinde sadece depremin yol açtığı fiziki hasar dikkate alınır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın , yönetmelikleri esas alarak Ağır Hasarlı tanımı dikkate alınmaz. Yasa ve yönetmelik gereği Ağır Hasar tanımı ile riskin gerçekleşmesine bağlı ortaya çıkan ağır hasar tanımı bir birinden çok farklıdır.

Kamu kararı karara sonucunda ortaya çıkan sonuç sigorta poliçesinde hasar olarak değerlendirilmez. Bu durum son zamanlarda sık karşılaşılan önemli bir sorun haline gelmeye başladı. Bazı istisna sigortalılar, bilgisiz acente ve aracılar, hasar danışmanları ve bilgisiz avukatlar, konuyu uzmanlarıyla görüşmek yerine sıva çatlağı olan, camları dahi kırılmamış binaya “Çevre Şehircilik Bakanlığı ağır hasarlı tanımladı” diyerek tam zayi hasar talebinde bulunmaktalar. Bildiğini değil ama aklına geleni söyleme özgürlüğü olan kişilerin sigorta sektörü repütasyonuna zarar verdiği de çok açık. Hiç kimse “Bunun doğrusu ne, hakkımız ne?“ diye soru sormuyor. “Bakanlık ağır hasarlı dedi onlar bilmiyor siz mi biliyorsunuz” şeklinde trajik ve ironik suçlamalara maruz kalıyoruz.

Tehlike riski sonuçlarıyla yasa ve yönetmelik kararı sonuçları karıştırmamak gerek. Ayrıca inşaat mühendisliği diye bir bilim hâlâ var. Az da olsa zaman ayırıp konuyu uzmanlarıyla, mühendisler ile değerlendirmek hayal tacirleriyle çalışmaktan çok daha fazla yarar sağlar.

Tekrar tekrar altını çizerek yazmakta fayda var deprem sonucu ve depreme bağlı oluşan fiziki  hasarların tamamı, sigorta poliçesine konudur. Bu tür hasarların tamamı gözle görünen, bilimsel yöntemler ile tespit edilebilen ve kişiye göre değişmeyen hasarlardır. Bakanlık veya farklı kurumların, yasa ve yönetmeliklere göre aldığı kararlar ve uygulamalar sigorta poliçelerinin konusunu oluşturmazlar. Yasa ve yönetmelik çıktığında bina sahibi zaten binasından o an itibarıyla sorumludur. Deprem olmasına gerek yok ve depremi beklemeye de gerek yok.Bu bekleme sürecinde şayet bir deprem oldu ise (şiddetinin önemi yok ) binada fiziki hasar bulunmadıkça sigorta poliçesi kapsamında değerlendirmek imkânsız ve olanaksızdır.  Gerçekleşen risk deprem ve sonucunda hasar olması şartı aranır. Camı kırılmamış binaya deprem yönetmeliği gereği ağır hasarlı tanımı yapıldı ise bina sahibi – sigortalı, bakanlığın önerilerini yerine getirmeli ve gereğini yapmalı. Ancak sigorta poliçesiyle ilişkili bir süreç oluşmaz.

Doğru ve adil olanı arayan herkes için bilim ve hukuk yeterli olacaktır. Bilim ve hukuk dışında çıkıldığında ahlak ve hak kavramları değerini kaybeder. Bu sebeple sigortalıların da yanlış yönlendirilmemesi önemli…

Açıklık getirmek üzere depremi teknik olarak aşağıdaki gibi incelemek istedik.

  1. Deprem Nedir?

Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına “DEPREM” denir. Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp; can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

  • Deprem Türleri

Depremler oluş nedenlerine göre değişik türlerde olabilir. Dünyada olan depremlerin büyük bir bölümü yukarıda anlatılan biçimde oluşmakla birlikte az miktarda da olsa başka doğal nedenlerle de olan deprem türleri bulunmaktadır. Yukarıda anlatılan levhaların hareketi sonucu olan depremler genellikle “tektonik” depremler olarak nitelenir ve bu depremler çoğunlukla levhalar sınırlarında oluşurlar. Yeryüzünde olan depremlerin yüzde 90’ı bu gruba girer. Türkiye’de olan depremler de büyük çoğunlukla tektonik depremlerdir.

İkinci tip depremler “volkanik” depremlerdir. Bunlar volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar. Bunlar da yanardağlarla ilgili olduklarından yereldirler ve önemli zarara neden olmazlar. Japonya ve İtalya’da oluşan depremlerin bir kısmı bu gruba girmektedir. Türkiye’de aktif yanardağ olmadığı için bu tip depremler olmamaktadır.

Diğer tip depremler de “çöküntü” depremlerdir. Bunlar yer altındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarında galerilerin; tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukları tavan blokunun çökmesi ile oluşurlar. Odağı deniz dibinde olan Derin Deniz Depremlerinden sonra, denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen kıyılarda büyük hasarlara neden olan dalgalar oluşur ki bunlara (Tsunami) denir.

  • Deprem Parametreleri

Herhangi bir deprem oluştuğunda, bu depremin tarif edilmesi ve anlaşılabilmesi adına bazı kavramlar tanımlanmıştır:

ODAK NOKTASI (HİPOSANTR): Odak noktası yerin içinde depremin enerjisinin ortaya çıktığı noktadır.

DIŞ MERKEZ (EPİSANTR): Odak noktasına en yakın olan yer üzerindeki noktadır. Burası aynı zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en kuvvetli olarak hissedildiği noktadır.

ODAK DERİNLİĞİ: Depremde enerjinin açığa çıktığı noktanın yeryüzünden en kısa uzaklığı, depremin odak derinliği olarak adlandırılır.

EŞ ŞİDDET (İZOSEİT) EĞRİLERİ: Aynı şiddetle sarsılan noktaları birbirine bağlayan noktalara denir. Bunun tamamlanmasıyla eş şiddet haritası ortaya çıkar.

ŞİDDET: Herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Depremin şiddeti, depremlerin gözlenen etkileri sonucunda ve uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere dayanılarak hazırlanmış olan ‘Şiddet Cetvelleri’ne göre değerlendirilmektedir. Bugün kullanılan başlıca şiddet cetvelleri değiştirilmiş “Mercalli Cetveli (MM)” ve ‘Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)’ şiddet cetvelidir.

MAGNİTÜD: Deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletleri’nden Prof.C.Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan ‘Magnitüd’ tanımlanmıştır. Depremlerin şiddet ve magnitüdleri arasında birtakım ampirik bağıntılar çıkarılmıştır. Bu bağıntılardan şiddet ve magnitüd değerleri arasındaki dönüşümleri aşağıdaki gibi verilebilir.

  • Türkiye’de Meydana Gelen Depremler

Aşağıda Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünün yayınladığı Türkiye’de meydana gelen depremlere ilişkin verilerin bir kısmı yer almaktadır.

TARİH   YER   ŞİDDET MAGNİTÜD CAN KAYBI  HASARLI BİNA
29.04.1903 Malazgirt  (MUŞ)  IX  6,7 600 450
09.08.1912 Mürefte   (TEKİRDAĞ)  7,3 216 5540
04.10.1914 BURDUR  IX  6,9 300 6000
13.09.1924 Horasan  (ERZURUM)  IX  6,8 60 380
07.08.1925 Dinar  (AFYON)  VIII  5,9 3 2043
31.03.1928 Torbalı   (İZMİR)  IX  6,5 50 2500
18.05.1929 Suşehri  (SİVAS)  VIII  6,1 64 1357
07.05.1930 TÜRK –İRAN SINIRI  7,2 2514 – 
19.07.1933 Çivril  (DENİZLİ)  VIII  5,7 20 200
04.01.1935 Erdek  (BALIKESİR)  VIII  6,4 5 600
19.04.1938 KIRŞEHİR  IX  6,6 160 4066
22.09.1939 Dikili  (İZMİR)  IX  6,6 60 1235
21.11.1939 Tercan  (ERZİNCAN)  VII  5,9 43 – 
27.12.1939 ERZİNCAN  X-XI  7,9 32968 116720
13.04.1940 YOZGAT -KAYSERİ  VIII  5,9 –  1000
23.05.1941 MUĞLA  VIII  6 –  200
10.09.1941 Erciş   (VAN)  VIII  5,9 192 600
12.11.1941 ERZİNCAN  VIII  5,9 15 – 
15.11.1942 Bigadiç  (BALIKESİR)  VIII  6,1 16 2187
21.11.1942 Osmancık   (ÇORUM)  VIII  5,5 2 150
20.12.1942 Erbaa  (TOKAT)  IX  7 3000 32000
20.06.1943 Hendek (ADAPAZARI)  IX  6,6 336 2240
27.11.1943 Ladik  (SAMSUN)  IX-X  7,2 4000 40000
01.02.1944 Gerede-Çerkeş (BOLU)  IX-X  7,2 3959 20865
25.06.1944 Gediz   (UŞAK)  VIII  6 21 3476
06.10.1944 Ayvalık  (BALIKESİR)  IX  6,8 30 5500
20.03.1945 Ceyhan-Misis(ADANA)  VIII  6 13 2500
21.02.1946 Ilgın  (KONYA)  VIII  5,5 12 3349
31.05.1946 Varto-Hınıs   (MUŞ)  VIII  5,9 839 3000
23.07.1949 Karaburun (İZMİR)  IX  6,6 7 865
17.08.1949 Karlıova (BİNGÖL)  IX  6,7 450 3500
08.04.1951 İskenderun(ANTAKYA)  VIII  5,8 6 13
13.08.1951 Kurşunlu (ÇANKIRI)  IX  6,9 50 3354
03.01.1952 Hasankale (ERZURUM)  VIII  5,8 41 701
22.10.1952 Ceyhan –Misis(ADANA)  VIII  5,6 10 617
18.03.1953 Yenice (ÇANAKKALE)  IX  7,2 265 6750
07.09.1953 Kurşunlu (ÇANKIRI)  VIII  6 2 230
16.07.1955 Söke-Balat (AYDIN)  IX  6,8 23 470
20.02.1956 ESKİŞEHİR  VIII  6,4 1 2819
25.04.1957 Fethiye-Rodos(MUĞLA)  IX  7,1 67 3200
26.05.1957 Abant (BOLU)  IX  7,1 52 5200
25.04.1959 Köyceğiz (MUĞLA)  VIII  5,9 –  775
23.05.1961 FethiyeRodos(MUĞLA)  VIII  6,3 –  61
18.09.1963 Çınarcık (İSTANBUL)  VIII  6,3 1 230
30.01.1964 Tefenni (BURDUR)  VIII  5,7 –  39
14.06.1964 MALATYA  VIII  6 8 847
06.10.1964 Manyas (BALIKESİR)  IX  7 23 5398
13.06.1965 DENİZLİ  VIII  5,7 14 488
07.03.1966 Varto-Hınıs (MUŞ)  VIII  5,6 14 1100
19.08.1966 Varto (MUŞ)  IX  6,9 2396 20007
22.07.1967 Mudurnu(ADAPAZARI)  IX  6,8 89 7116
26.07.1967 Pülümür (TUNCELİ)  VIII  5,9 97 1282
03.09.1968 Bartın (ZONGULDAK)  VIII  6,5 29 2478
23.03.1969 Demirci (MANİSA)  VIII  5,9 –  945
28.03.1970 Alaşehir (MANİSA VIII  6,5 53 3072
06.04.1969 Karaburun (İZMİR)  VIII  5,9 –  1360
28.03.1970 Gediz (KÜTAHYA)  IX  7,2 1086 19291
19.04.1970 Gediz (KÜTAHYA)  VIII  5,8 –  1360
23.04.1970 Demirci (MANİSA)  VIII  5,6 –  411
12.05.1971 BURDUR  VIII  5,9 57 3227
22.05.1971 BİNGÖL  VIII  6,8 878 9111
06.09.1975 Lice (DİYARBAKIR)  VIII  6,6 2385 8149
24.11.1976 Muradiye (VAN)  IX  7,5 3840 9232
05.07.1983 Biga (ÇANAKKALE)  VIII  6,1 3 85
30.10.1983 ERZURUM – KARS  VIII  6,9 1155 3241
18.09.1984 Balkaya (ERZURUM)  VIII  6,4 3 570
05.05.1986 Doğanşehir(MALATYA)  VIII  5,9 7 824
06.06.1986 Doğanşehir(MALATYA)  VIII  5,6 1 1174
07.12.1988 Kars – ERMENİSTAN  6,9 4 546
13.03.1992 ERZİNCAN  VIII  6,8 653 8057
15.03.1992 Pülümür (TUNCELİ)  VII  5,8 –  439
01.10.1995 Dinar (AFYON)  VIII  6,1 90 14156
14.08.1996 Mecitözü (AMASYA)  VI+  5,6 1 2606
22.01.1997 ANTAKYA  VI+  5,4 1 1841
13.04.1998 Karlıova (BİNGÖL)  VI  5 –  148
27.06.1998 Ceyhan (ADANA)  VIII  6,2 146 31463
17.08.1999 Gölcük (KOCAELİ)  7,8 17480 73342
12.11.1999 DÜZCE  IX  7,5 763 35519
06.06.2000 Orta (ÇANKIRI)  VII  6,1 1 1766
15.12.2000 Sultandağı (AFYON)  VII  5,8 6 547
03.02.2002 Çay – Sultandağı (AFYON) VII  6,4 44 622
01.05.2003 BİNGÖL VIII  6,4 176 6000
25.03.2004 Kandilli-Aşkale(ERZURUM) VII 5,6 9 1280
02.07.2004 Doğubayazıt (AĞRI) VII 5,1 17 1000
23.10.2011 Van VIII 7,2 644 17005
  • Türkiye’deki Deprem Yönetmelikleri

1940 yılından günümüze kadar deprem ile ilgili birçok yönetmelik yürürlüğe girmiştir.

  • 1940 – Zelzele Mıntıkalarında Yapılacak İnşaata Ait İtalyan Yapı Talimatnamesi

Yığma yapıların yaygın olduğu bu dönemde, yönetmelik genelde mimari konular üzerinde durmuştur. 1. ve 2. derece deprem bölgelerinden söz edilmekle beraber, hesap olarak kat yüksekliği, duvar kalınlığı, temel durumu gibi yapısal kurallardan bahsedilmektedir. Konuyla ilgili cezai hükümlerde yönetmelikte yer almaktadır.

  • 1944 – Zelzele Mıntıkaları Muvakkat Yapı Talimatnamesi

Bu yönetmelikte giriş kısmında cezai hükümler ve ruhsat alma işlemleri yer almaktadır. Önceki yönetmelikten en önemli farkı temel zeminine önem vermesidir. Betonarme binalara değinilmiş ancak ayrıntı verilmemiştir. Malzeme ve işçilik hususundaki ifade dikkat çekicidir; “en iyi malzeme ve itinalı işçilik kullanılacaktır”, denilmiş fakat iyi kavramı açıklanmamıştır.

  • 1949 – Türkiye Yersarsıntısı Bölgeleri Yapı Yönetmeliği

Yönetmelikten ceza hükümleri kaldırılmıştır. Çok yüzeyselde olsa 1. ve 2. derece deprem bölgeleri oluşturulmuştur. Burada Kocaeli 1. ve 2. derece bölgelere dahil edilmiş, Bingöl Merkez ise 2. derece deprem bölgesi olarak kabul edilmiştir. İlk defa deprem kuvvetlerinin hesaplanması için bir denklem verilmiştir. Yönetmelikte yatay yersarsıntısı tesirinin yapının birbirine dik iki ekseni doğrultusunda tesir ettiği fakat her iki doğrultuda aynı zamanda tesir etmediği kabulünün yapılması istenmiştir.

  • 1953 – Yersarsıntısı Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik

Deprem kuvvetlerinin hesabı daha ayrıntılı verilmiş ve tablolar oluşturulmuştur. Zemin konusuna daha fazla önem verilerek, zemin emniyet gerilmesi değerleri de çeşitli sınıf zeminler için belirlenmiştir.

  • 1962 – Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik

Bir önceki yönetmeliğe göre çok büyük değişiklikler olmayıp, deprem kuvvetleri hesabı bir basamak ilerletilmiştir. Ayrıca su baskını ve yangın afetinden bahsedilmiştir. Önceki yönetmeliklerden farklı olarak, bu yönetmelikte bir bölüm deprem bölgelerinde yapılacak yapılar hakkındaki hususlara ayrılmıştır. Yapı temellerinden, taşıyıcı döşemelerden, yapıların konsol şeklindeki kısımlarından bahsedilmiştir. Deprem kuvvetlerinin tespit edildiği formül bu yönetmelikte de değişmemiş fakat C, deprem katsayısı bir formülle bulunmaktadır.

  • 1968 – Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik

Depremden başka su baskını ve yangın afetinden korunma hususunda da bazı önerilerde bulunulmuştur. Artık betonarme binaların önem kazandığı ülkemizde betonarme yapı elemanlarının genel özelliklerinden bahsedilmiş, boyut ve donatı ile ilgili kurallara yer verilmiştir. Ayrıca bu yönetmelikte çizimler yapılarak, görselliğe önem verilmiş ve anlatılanların daha iyi anlaşılması sağlanmıştır. Yönetmeliğin daha öncekilerden en önemli farkı betonarme inşaat elemanlarının kurallarından bahsetmesi ve deprem hesabının daha ayrıntılı hale gelmesidir.

  • 1975 – Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik

Ülke 1. , 2. , 3. ve 4. derece deprem bölgelerine ayrılmıştır. Deprem kuvvetleri hesabı birçok parametreye göre detaylı bir şekilde yapılmaktadır. Depremlerde ağır hasara neden olan birçok eksiklik görülmüş ve bu yönetmelikte düzeltilmiştir. Yönetmelikte özellikle kolon-kiriş birleşim bölgelerine ve kolon, kiriş sarılma bölgelerine önem verilmiştir. Betonarme perdeler konusuna geniş yer verilmiş ve ilgili kurallar açıklanmıştır.

  • 1998 – Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik (ABYYHY)

Yönetmelik diğer gelişmiş ülkelerdeki standart ve yönetmelikler dikkate alındığında oldukça emniyetli bir tasarım yaklaşımı içindedir. Yönetmelik yapıya etki edecek deprem kuvvetlerinin belirlenebilmesi için, etkin yer ivmesi katsayısı, bina önem katsayısı ve spektrum katsayısı tanımlamıştır.

Daha sonra hesap yöntemlerinden bahsedilmiştir. Bunları, eşdeğer deprem yükü yöntemi, mod birleştirme yöntemi ve zaman tanım alanında hesap yöntemleri olmak üzere üç başlık altında toplamıştır. Yönetmelik depreme dayanıklı yapı tasarımı başlığı altında betonarme elemanların hepsi ile ilgili kuralları vermiştir. Sadece betonarme yapılar için değil, çelik, ahşap, yığma ve istinat yapıları içinde depreme dayanıklı tasarım kuralları belirlenmiştir.

  • 2007 – Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik

Bu deprem yönetmeliği, 1999 yılında meydana gelen büyük deprem sonrasında yapılmaya başlanmıştır. Uluslararası standartlara uygunluk ve AB Uyum Yasaları göz önüne alındığı için bu kadar geç yürürlüğe girmiştir. Binaların özellikleri en ince detayına kadar anlatılmış, cezai işlemlerden bahsedilmiş ve bölgelere göre yapılaşmadan bahsedilmiştir. Binalar için çok detaylı hesaplamalar, bina yapımında kullanılacak malzemelerde bu yönetmelikte anlatılmıştır.

  • 2019 – Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği

Günümüze kadar olan yönetmelikler de düşünüldüğünde tasarım ve analiz yöntemleri geliştirilerek daha da ayrıntılı ve karmaşık hale gelmiştir.  Deprem tasarım yükleri genel olarak artırılmıştır. Ayrıca yayınlanan son yönetmeliğin yapı maliyetine nasıl etkisi olacağı belli değildir. Aslında yönetmelikler bilimin ve teknolojinin ilerlemesiyle paralel olarak güncellenmektedir. Yönetmelikleri özetleyecek olursak, meydana gelen depremlerin oluşturduğu hasarın nedeni tetkik edildiğinde sorunun yönetmeliklerde değil uygulamalarında olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

  • Yönetmeliklerin Değerlendirilmesi

Yönetmeliklerin yenilenmesi ile birlikte bir önceki yönetmeliklere göre tasarım eksiklikleri ön plana çıkmaktadır. Her şeyden önce mevcut yönetmeliklerin tam olarak uygulanması ve bu uygulamanın proje ve yapım aşamasındaki kontrolüdür. Geçmişte yaşadığımız büyük depremler sonrasında ortaya çıkan manzara açıkça görülmektedir. Yönetmelik yetersizliği, yönetmeliğin doğru uygulanmayışı, yapı denetiminin olmaması, özellikle de müteahhitlerin yapım maliyetini düşürmek için insanların canları ve malları pahasına malzeme, işçilik ve uygulama aşamalarında gereken hassasiyeti neredeyse hiç göstermemesi sonucunda meydana gelen hasarların büyüklüğü artmıştır.

Deprem sonrası meydana gelecek olan hasarların önüne geçilmesi, azaltılması adına bu noktadan sonra yönetmelikleri değiştirmenin yanı sıra yönetmeliklerin her yönden uygulanmasına ehemmiyet verilmelidir. Can ve mal güvenliğini sağlamak adına yapılacak olan sağlam yapılar, kabul gören metotlarla yapılan tasarım, kaliteli ve uygun malzemeler, mesleki açıdan onaylanmış, düzenli ve yeterli denetim neticesinde meydana gelecektir.

  • Türkiye Deprem Tehlike Haritası

AFAD tarafından Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ile aynı tarihte resmi gazetede yayınlanan Türkiye Deprem Tehlike haritasını incelediğimizde, Türkiye’nin büyük bir bölümü deprem kuşağı altında bulunmakta olduğu gözükmektedir.

  • Sigorta Sektörü ve Deprem

Türkiye’nin aktif deprem kuşaklarına sahip olması nedeniyle ev, işyeri ve endüstriyel yapıların büyük çoğunluğu deprem açısından riskli bölgelerde bulunmaktadır. Ülkemizde çok sık yaşanan deprem afetlerinin vermiş olduğu zararların azaltılması için 1999 yılından sonra uygulamaya konulan bir kanun hükmünde kararname ile binalar depreme karşı zorunlu olarak sigortalanmaktadır.

Ancak meydana gelen deprem neticesinde oluşan can ve mal kayıpları göz önünde bulundurulduğunda, hasarın çok büyük olduğu aşikârdır. Bu durumda doğal afetler sonrasındaki sürecin yönetilmesinin yanı sıra öncesinde alınacak tedbirler daha büyük önem arz etmektedir. Depreme dayanıklı yapıların tasarımı ile ilgili yönetmelikler, yapı denetim kuruluşlarının etkinliği, müteahhitlerin her aşamada alması gereken sorumluluklar, bakanlıklar, belediyeler ve ilgili diğer idarelerin görev ve yükümlülüklerini yerine getirmesi ve bütün bu sürecin uygulanması aşamasındaki insan faktöründen kaynaklanan belirsizliklerin giderilmesi sonucunda meydana gelecek olan hasarın azaltılması sağlanmalıdır.

2019 yılında yürürlüğe giren deprem yönetmeliğiyle mevcut durumda var olan neredeyse tüm yapıların deprem yönetmeliğine uygunluğu, taşıma gücü kaybı tespiti, yeni yönetmeliğe uygun olarak güçlendirme veya yeniden inşa faaliyetlerinin yapılması gerekmektedir.

Mevcut yapıların yapım yılları ve faydalı kullanım ömürleri (50 yıl) göz önüne alındığında, faydalı kullanım ömrünü doldurmamış bir yapı için ülkemizde ki deprem yönetmeliği 5 kez revize edilmiştir. Bu bir yapı için büyük risk teşkil etmekle birlikte, yapının güvenli bölgede kalabilmesi için ciddi güçlendirme çalışmalarının yapılması gerekmektedir.

Şu an ki koşullar altında tahmin edilme olasılığı düşük, muhtemel hasar potansiyeli yüksek olan katastrofik risklerin sigortacılık yönünden birçok dezavantajı bulunmaktadır. Zamanında alınmayan önlemler ve yapılmayan denetimler sonucu yıkılması çok muhtemel olarak görülen riskli yapılarda meydana gelen hasarlar sonucunda, sigortacı tarafından ödenecek olan tazminatlar veya sigortalının karşılamak zorunda olacağı bedeller ekonomik açıdan oldukça yüksek maliyetli olmaktadır. Tüm bunların altında yatan sebep, sigorta yaptırmanın sadece hasarları telafi etmek için var olan bir oluşum olarak görülmesidir.

Bilim bu konuda kesin ve tartışmasız sonuçlar sunacaktır. Ancak en önemli hususun maliyet olacağını da görmekteyiz. Sonuçları ön görmek önemli. Bu konuda toplumsal bilincin yeterince oluştuğunu görüyoruz. Toplumsal ekonominin ise aynı oranda artmaması çözüm için en önemli engel. “Bilinç var para yok!” Otoritelerin gerçekten tüm koşullar sağlanmışçasına yol göstermesi veya açıklama yapması bir çözüm değil. Ve hatta; her afet ve olaydan sonra hiç bir sorumlulukları veya görevleri yokmuşçasına basın açıklaması yaparak sigorta sektörünü göreve davet etmeleri sonunun büyüklüğüne ilişkin en önemli göstergedir!

ÜLKEMİZDE UYGULANAN YAPI DENETİM SİSTEMİNİN İNCELENMESİ – KARŞILAŞTIRILMASI

  1. Yapı Denetim Sistemi Nedir?

Depremi nasıl değerlendirilmeli , bilim bunu nasıl anlatmış göz atmak istiyorum.

DEPREM ŞİDDET CETVELİ: 

Şiddet cetvellerinin açıklamasına geçmeden önce, burada kullanılacak terimlerin belirtilmesine çalışılacaktır. Özel bir şekilde depreme dayanıklı olarak projelendirilmemiş yapılar üç tipe ayrılmaktadır:

A Tipi : Kırsal konutlar, kerpiç yapılar, kireç ya da çamur harçlı moloz taş yapılar.

B Tipi : Tuğla yapılar, yarım kagir yapılar, kesme taş yapılar, beton biriket ve hafif prefabrike yapılar.

C Tipi : Betonarme yapılar, iyi yapılmış ahşap yapılar.

Şiddet derecelerinin açıklanmasında kullanılan az, çok ve pek çok deyimleri ortalama bir değer olarak sırasıyla, yüzde 5, yüzde 50 ve yüzde 75 oranlarını belirlemektedir.

Yapılardaki hasar ise beş gruba ayrılmıştır :

Hafif Hasar: İnce sıva çatlaklarının meydana gelmesi ve küçük sıva parçalarının dökülmesiyle tanımlanır.

Orta Hasar: Duvarlarda küçük çatlakların meydana gelmesi, oldukça büyük sıva parçalarının dökülmesi, kiremitlerin kayması, bacalarda çatlakların oluşması ve bazı baca parçalarının aşağıya düşmesiyle tanımlanır.

Ağır Hasar: Duvarlarda büyük çatlakların meydana gelmesi ve bacaların yıkılmasıyla tanımlanır.

Yıkıntı: Duvarların yarılması, binaların bazı kısımlarının yıkılması ve derzlerle ayrılmış kısımlarının bağlantısını kaybetmesiyle tanımlanır.

Fazla Yıkıntı: Yapıların tüm olarak yıkılmasıyla tanımlanır.

Şiddet çizelgelerinin açıklanmasında her şiddet derecesi üç bölüme ayrılmıştır.

Bunlardan;

a) Bölümünde depremin kişi ve çevre,

b) Bölümünde depremin her tipteki yapılar,

c) Bölümünde de depremin arazi üzerindeki etkileri belirtilmistir.

  MSK Siddet Cetveli : 

I- Duyulmayan

(a) : Titreşimler insanlar tarafından hissedilmeyip, yalnız sismograflarca kaydedilirler.

II- Çok Hafif

(a) : Sarsıntılar yapıların en üst katlarında ,dinlenme bulunan az kişi tarafından hissedilir.

III- Hafif

(a) : Deprem ev içerisinde az kişi, dışarıda ise sadece uygun şartlar altındaki kişiler tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen hafif bir kamyonetin meydana getirdiği sallantı gibidir. Dikkatli kişiler, üst katlarda daha belirli olan asılmış eşyalardaki hafif sallantıyı izleyebilirler.

IV- Orta Şiddetli

(a) : Deprem ev içerisinde çok, dışarıda ise az kişi tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen ağır yüklü bir kamyonun oluşturduğu sallantı gibidir. Kapı, pencere ve mutfak eşyaları v.s. titrer, asılı eşyalar biraz sallanır. Ağzı açık kaplarda olan sıvılar biraz dökülür. Araç içerisindeki kişiler sallantıyı hissetmezler.

V- Şiddetli

(a) : Deprem, yapı içerisinde herkes, dışarıda ise çok kişi tarafından hissedilir. Uyumakta olan çok kişi uyanır, az sayıda dışarı kaçan olur. Hayvanlar huysuzlanmaya başlar. Yapılar baştan aşağıya titrerler, asılmış eşyalar ve duvarlara asılmış resimler önemli derecede sarsılır. Sarkaçlı saatler durur. Az miktarda sabit olmayan eşyalar yerlerini değistirebilirler ya da devrilebilirler. Açık kapı ve pencereler şiddetle itilip kapanırlar, iyi kilitlenmemiş kapalı kapılar açılabilir. İyice dolu, ağzı açık kaplardaki sıvılar dökülür. Sarsıntı yapı içerisine ağır bir eşyanın düşmesi gibi hissedilir.

(b) : A tipi yapılarda hafif hasar olabilir.

(c) : Bazen kaynak sularının debisi değişebilir.

VI- Çok Şiddetli 

(a) : Deprem ev içerisinde ve dışarıda hemen hemen herkes ratafından hissedilir. Ev içerisindeki birçok kişi korkar ve dışarı kaçarlar, bazı kişiler dengelerini kaybederler. Evcil hayvanlar ağıllarından dışarı kaçarlar. Bazı hallerde tabak, bardak v.s.gibi cam eşyalar kırılabilir, kitaplar raflardan aşağıya düşerler. Ağır mobilyalar yerlerini değiştirirler.

(b) : A tipi çok ve B tipi az yapılarda hafif hasar ve A tipi az yapıda orta hasar görülür.

(c) : Bazı durumlarda nemli zeminlerde 1 cm.genişliğinde çatlaklar olabilir. Dağlarda rastgele yer kaymaları, pınar sularında ve yeraltı su düzeylerinde değişiklikler görülebilir.

VII- Hasar Yapıcı

(a) : Herkes korkar ve dışarı kaçar, pek çok kişi oturdukları yerden kalkmakta güçlük çekerler. Sarsıntı, araç kullanan kişiler tarafından önemli olarak hissedilir.

(b) : C tipi çok binada hafif hasar, B tipi çok binada orta hasar, A tipi çok binada ağır hasar, A tipi az binada yıkıntı görülür.

(c) : Sular çalkalanır ve bulanır. Kaynak suyu debisi ve yeraltı su düzeyi değişebilir. Bazı durumlarda kaynak suları kesilir ya da kuru kaynaklar yeniden akmaya başlar. Bir kısım kum çakıl birikintilerinde kaymalar olur. Yollarda heyelan ve çatlama olabilir. Yeraltı boruları ek yerlerinden hasara uğrayabilir. Taş duvarlarda çatlak ve yarıklar oluşur.

VIII- Yıkıcı 

(a) : Korku ve panik meydana gelir. Araç kullanan kişiler rahatsız olur. Ağaç dalları kırılıp, düşer. En ağır mobilyalar bile hareket eder ya da yer değiştirerek devrilir. Asılı lambalar zarar görür.

(b) : C tipi çok yapıda orta hasar, C tipi az yapıda ağır hasar, B tipi çok yapıda ağır hasar, A tipi çok yapıda yıkıntı görülür. Boruların ek yerleri kırılır. Abide ve heykeller hareket eder ya da burkulur. Mezar taşları devrilir. Taş duvarlar yıkılır.

(c) : Dik şevli yol kenarlarında ve vadi içlerinde küçük yer kaymaları olabilir. Zeminde farklı genişliklerde cm. ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Göl suları bulanır, yeni kaynaklar meydana çıkabilir. Kuru kaynak sularının akıntıları ve yeraltı su düzeyleri değişir.

IX- Çok Yıkıcı 

(a) : Genel panik. Mobilyalarda önemli hasar olur. Hayvanlar rastgele öte beriye kaçışır ve bağrışırlar.

(b) : C tipi çok yapıda ağır hasar, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda yıkıntı, B tipi az yapıda fazla yıkıntı ve A tipi çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Heykel ve sütunlar düşer. Bentlerde önemli hasarlar olur. Toprak altındaki borular kırılır. Demiryolu rayları eğrilip, bükülür yollar bozulur.

(c) : Düzlük yerlerde çokça su, kum ve çamur tasmaları görülür. Zeminde 10 cm. genişliğine dek çatlaklar oluşur. Eğimli yerlerde ve nehir teraslarında bu çatlaklar 10 cm.den daha büyüktür. Bunların dışında, çok sayıda hafif çatlaklar görülür. Kaya düşmeleri, birçok yer kaymaları ve dağ kaymaları, sularda büyük dalgalanmalar meydana gelebilir. Kuru kayalar yeniden sulanır, sulu olanlar kurur. 

X- Ağır Yıkıcı  

(b) : C tipi çok yapıda yıkıntı, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda fazla yıkıntı, A tipi pek çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Baraj, bent ve köprülerde önemli hasarlar olur. Tren yolu rayları eğrilir. Yeraltındaki borular kırılır ya da eğrilir. Asfalt ve parke yollarda kasisler olusur.

(c) : Zeminde birkaç desimetre ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Bazen 1 m. genişliğinde çatlaklar da olabilir. Nehir teraslarında ve dik meyilli yerlerde büyük heyelanlar olur. Büyük kaya düşmeleri meydana gelir. Yeraltı su seviyesi değişir. Kanal, göl ve nehir suları karalar üzerine taşar. Yeni göller oluşabilir.

XI – Çok Ağır Yıkıcı  

(b) : İyi yapılmış yapılarda, köprülerde, su bentleri, barajlar ve tren yolu raylarında tehlikeli hasarlar olur. Yol ve caddeler kullanılmaz hale gelir. Yeraltındaki borular kırılır.

(c) : Yer, yatay ve düşey doğrultudaki hareketler nedeniyle geniş yarık ve çatlaklar tarafından önemli biçimde bozulur. Çok sayıda yer kayması ve kaya düşmesi meydana gelir. Kum ve çamur fışkırmaları görülür.

XII- Yok Edici (Manzara Değişir) 

(b) : Pratik olarak toprağın altında ve üstündeki tüm yapılar baştanbaşa yıkıntıya uğrar.

(c) : Yer yüzeyi büsbütün değişir. Geniş ölçüde çatlak ve yarıklarda, yatay ve düşey hareketlerin yön miktarları izlenebilir. Kaya düşmeleri ve nehir versanlarındaki göçmeler çok geniş bir bölgeyi kaplarlar. Yeni göller ve çağlayanlar oluşur.

ŞİDDET, ZEMİN İVMESİ, HIZ VE YAPI TİPLERİNDEKİ HASAR ARASINDAKİ İLİŞKİLER

 Şiddet Zemin İvmesi (gal) (0.1-0.5 sn periyod aralığı için) Yer Titresiminin (0.5-2 sn periyod hızı cm/sn aralığı için) YAPI TİPLERİ
Ax Bx Cx
V 12-15 1.0-2.0 %5 Hafif hasar
VI 25-50 2.1-4.0 % 5 Orta Hasar % 50 Hafif Hasar %5 Hafif hasar
VII 50-100 4.1-8.0 % 5 Yıkıntı % 50 Agır Hasar %5 Orta hasar % 5 Hafif hasar
VIII 100-200 8.1-16.0 % 5 Fazla Yıkıntı % 50 Yıkıntı %5 Yıkıntı % 50 Agır Hasar % 5 Agır hasar % 50 Orta Hasar
IX 200-400 16.1-32.0 % 50 Fazla Yıkıntı % 5 Fazla Yıkıntı %50 Yıkıntı % 5 Yıkıntı % 50 Agır Hasar
X 400-800 32.1-64.0 % 75 Fazla Yıkıntı %50 Fazla Yıkıntı % 5 Fazla Yıkıntı % 50 Yıkıntı

(Bilgiler www.deprem.gov.tr den alınmıştır…)

Bu bilgileri dikkate alarak bir gözden geçirme yapılabilir. Diğer taraftan; çok sık imar affı yaşıyoruz. Bedelini depremde ödeyeceğiz.  Acaba teminat verilirken bilgi edinme formuna hangi soruları eklemek gerek? Ayıplı bir imalat ve inşaatın yasalar karşısındaki durumu nedir?

Kimse yasa ve yönetmelik gereği binasını uygun hale getirmeyebilir ama yasa ve yönetmelik gereği ölmüyoruz.

Akıl, bilim ve hukuk dışındaki seçenekleri dikkate almayınız.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER