Deloitte Türkiye, bireysel emeklilik sistemini hazırladığı “Bireysel emeklilik Sektöründeki Beklentiler ve Trendler’ başlıklı raporu ile masaya yatırdı. Raporda sektörle ilgili son verilere dikkat çekilirken, beklenti ve çözüm önerilerine de yer verildi.
Bireysel emeklilik sektöründeki ürün ve hizmetler her geçen gün değişen teknoloji ve düzenlemelerle birlikte gelişiyor. Sektördeki bu gelişmelere dikkat çekmek isteyen Deloitte Türkiye de ‘Bireysel Emeklilik Sektöründeki Beklentiler ve Trendler’ başlığı ile bir rapor hazırladı. Raporda sektördeki değişimler, beklentiler ve sıkıntılar masaya yatırıldı.
Artış azalıyor, mevcut müşteriler korunmalı
Deloitte’in raporunda öncelikle 2013 yılında hayata geçen Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) bu süre içindeki geçirdiği evrelere yer verildi. Deloitte’in Emeklilik Gözetim Merkezi verilerinden derlediği bilgilere göre raporda öncelikle şu verilere yer verildi: “2013 yılında bir önceki yıla göre katılımcı ve sözleşme/sertifika sayısında yüzde 33’lük gibi yüksek bir artışın olduğunu görüyoruz. Bu yıldan itibaren ise 2017 yılı sonuna kadar katılımcı ve sözleşme/ sertifika artış oranlarında kademeli olarak düşüş gözükmektedir. Bu alanda 2017 yıl sonu artış oranı yüzde 5 olarak gözükmektedir. Katılımcıların fon tutarında ise en yüksek artış oranının yüzde 38 ile 2014 yılında olduğunu görüyoruz. Bu yüksek oran ile 2013 yılında kazanılan müşterilerin fon hacimlerinin artırıldığını anlıyoruz. Diğer yıllarda bu alanda artış oranı ortalama yüzde 23 seviyelerinde seyretmektedir. En son 2017 yılında yüzde 27 seviyesinde bir artış olmuştur. Bu veriler doğrultusunda bireysel emeklilik büyüme rakamlarında katılımcı sayısındaki artışın azaldığını söylemek mümkün. Bu doğrultuda mevcut müşterilerin korunması ve fon hacimlerinin artırılması önem kazanmaktadır.”
OKS’de yeni düzenlemeye ihtiyaç var
Raporda Otomatik Katılım Sistemi ile ilgili veriler de yer aldı. OKS ile ilgili raporda şu bilgilere yer verildi: “2017 yıl sonu itibariyle otomatik katılımda durumu değerlendirdiğimizde, düzenlemenin hayata geçmesi sonrası, 3,4 milyonun üzerinde çalışanın sisteme dahil edilmesi sağlanmıştır. Fon tutarı ise 1.793,1 milyon TL’ye ulaşmıştır. Otomatik katılımdan çıkış oranının 2017 yıl sonu itibariyle yüzde 60 gibi yüksek bir oran olması bu alanda gelişimi sağlayabilmek için yeni düzenleme ihtiyacı olduğunu göstermektedir.”
Katılımcılar ilk 3 yılda kendi isteği ile çıkıyor
Peki, tüm bu düzenlemeler emeklilik şirketlerini nasıl etkiledi? Raporda bu konuda ayrıntılı olarak yer aldı. Buna göre raporda çözüm önerisi olarak, “Bireysel emeklilik şirketlerinin kârlılıklarını artırılabilmeleri için fon hacimlerini büyütmeleri, bunun yanında operasyon maliyetlerini de minimuma indirmeleri gerekiyor” cümlesi yer alırken, diğer tespitler şu şekilde sıralandı: “Hayata geçen bu düzenlemeler, emeklilik şirketlerinin fon hacimlerini büyütmekle birlikte operasyon maliyetlerini ciddi ölçüde artıracak ve hizmet kalitesini etkileyecek gelişmelerdi. Çünkü bu düzenlemeler sisteme birçok müşterinin ve firmanın dahil olmasını sağlayıp bunun yanında işlem adetlerinde büyük bir artış oluşturmuştur. Tüm bu etkiler karşısında emeklilik şirketleri tarafından alınan aksiyonları değerlendirdiğimizde, şirketlerin maliyeti düşük olan alternatif dağıtım kanallarına yatırım yaptığını gözlemlemekteyiz. Kullanıcı deneyimini ön planda tutan bireysel internet ve mobil uygulamalarda birçok yeni işlem ve özellik devreye alınmıştır. IVR uygulamaları geliştirilerek bireysel müşterilerin işlemlerini herhangi bir çağrı merkezi yetkilisine bağlanmadan tamamlaması sağlanmıştır. Kurumsal firmaların personelleri ile ilgili işlemlerini doğrudan yapabilmesi için kurumsal internet kanalı geliştirilmiştir. Kurumsal müşterilere hizmet verecek çağrı merkezi kanalları kurulmuştur. Müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için hala gelişim alanı var Gerçekleşen düzenlemelere rağmen, sektörün gelişebilmesi için hala potansiyel bulunuyor. Sektör oyuncuları ile yapılan görüşmelerde müşterilerin bakış açıları ile farklı sorunlar ön plana çıkıyor. Bireysel emeklilik sistemi her ne kadar emeklilik adına yapılan bir yatırım olsa da sistemden erken çıkışların da oldukça fazla olduğunu görüyoruz. EGM verilerini incelediğimizde sistemdeki sözleşmelerin ortalama kıdeminin 3,5 yıl olduğunu, katılımcıların ağırlıklı olarak ilk 3 yıl içinde isteğiyle sözleşmesini sonlandırdığını görüyoruz.”
Cayma oranı yüzde 60
Raporda yer verilen tespitlerden birisi de 2017 yıl sonu itibariyle otomatik katılımdan cayma oranı yüzde 60 olduğuydu. Bu tespitler ışığında raporda 2018 yılında bireysel emeklilik sisteminde tüketicileri ne gibi düzenlemeler bekliyor? sorusuna da yanıt verildi. Raporda konuyla ilgili şu bilgiler yer aldı: “Bu düzenleme yatırım stratejilerinin değişmesine neden olacaktır. Bunun yanında otomatik katılım tarafında ise Türkiye genelinde mahalli idareler, KİT’ler ve 50-100 çalışanı olan özel sektör kapsama alınacak. Başarı için doğru stratejiler önemli bireysel emeklilik şirketlerinin hedeflerine ulaşmak için doğru stratejiler belirlemesi ve bu stratejiler doğrultusunda süreçlerini ve sistemlerini geliştirmesi gerekmektedir. Bu stratejilere baktığımızda; Müşteri deneyimini de göz önüne alarak dijital dönüşümün gerçekleştirilmesi ile müşteri memnuniyetinin artırılması, satış fırsatlarının yakalanması ve maliyetlerin düşürülmesi, müşterilerin fonlara ilişkin getiri memnuniyeti artıracak akıllı sistemler kurarak otomatik yatırım danışmanlığı yapılması, yapay zekâ kullanarak operasyonel iş yükü yaratan tekrarlı işlemleri otomatize edip maliyetlerin düşürülmesi, etkin hizmet ve operasyon modelleri kurgulayarak süreçleri ve insan kaynağı kullanımının verimli hale getirilmesi, müşteri verilerini ve davranışlarını teknolojik olanaklarla inceleyerek müşterilere kişiselleştirilmiş hizmet sunulması gerekiyor.”