Cenk Ecevit
Ülkemiz sigorta sektöründe piyasadaki aracılardan biri olarak, bir yandan artan kasko maliyetlerini müşterilerimize izah etmeye çalışıyor, bir yandan da trafik sigortası alabileceğimiz ‘poliçe yapan’ sigorta şirketini ararken örnek aldığımız dünya sigortacılarının risk belirlemek için hangi kriterleri takip ettiklerini gördüğüm bir makale ile karşılaştım…
ABD’de yapılan bir araştırmada araç renginin sigorta maliyetine etkisi araştırılmış ve genel kanının aksine araç renginin (ki genel düşünce kırmızı renkli araçların kasko maliyetlerinin daha yüksek olması yönündeymiş) kasko primlerine etkisinin neredeyse hiç olmadığı görülmüş.
Buna karşın daha farklı faktörler var, ülkemizde ne kadar etken olduğu tartışılabilecek olan;
Sürücü deneyimi: Tabi ki hasar yapan kişi ile yapmayanın maliyeti aynı değil; ancak ABD’li sigortacılar kaza sebebine ciddi önem gösterdiklerini beyan ediyorlar. Uyuşturucu madde veya alkol etkisi sonucu meydana gelen kazalar neticesi, yenilemelerde en yüksek primler hesaplanıyor. Bizdeki gibi hasarın kimin kusurunda olması da çok önemli bir etken tabi…
Lokasyon: 50 eyaletin 50’sinde de neredeyse farklı primler mevcut, aynı sürücü, marka, model araç için. Trafik yoğunluğu elbette ki bir kriter, ama bir kriter de gelir dağılımı. Eyalet hatta şehir bazında elde edilen gelirler aynı olmadığından primler de aynı değil…Adil bir değerlendirme şekli bu şüphesiz.
Araç marka ve modeli: Burada bize yakın istatistik çıkmış. En yüksek prim hususi araçlarda. Bunu SUV’lar, kamyonetler ve van tipi araçlar takip ediyor. Öte yandan marka bazında en yüksek prim Maserati’de iken en ucuz Fiat grubu.
Araç yaşı: ‘Araç ne kadar eski ise o kadar yüksek maliyetli onarımı olur’ değerlendirmesi ABD için de geçerli, aynı marka, kullanıcı, bedelde olmasına rağmen biri 5, diğeri sıfır aracın kasko maliyeti aynı değil elbet. Ama fark daha düşük, 5 yaş için maliyet farkı yüzde 27 olarak tespit edilmiş. Tabii bununla beraber bazen 1 yaşın bile etkiyi çok daha arttırabildiğini de belirtmişler gelişen teknolojik kaza önleyici güvenlik ekipmanları ve kaza test sonuçları gibi unsurlardan dolayı.
Kredi puanı: İşte bizde olmayan bu…KKB’ye göre Findeks puanımızı öğrenmemiz zor değil, biz bunu sadece (bireysel anlamda) kredi alabileceğimiz azami bedel olarak görüyoruz, ama ABD’li uzmanlar farklı bir istatistik yakalamış. Ülkede 46 eyalette kredi risk puanı temel kriterlerden biri. Zira görmüşler ki puan ne kadar yüksek ise kaza oranı o derece düşük. Tabii sosyolojik unsurlar da dikkate alınmalı, ama bu kriteri de artık ülkemizde dikkate alma gerekliği ortada..
Son olarak ülkemizde de olan sürücü yaşı, cinsiyeti, medeni durumu, meslek gibi kriterler de risk fiyatlandırmasında yer alıyor.
Yukarıda vurguladığımız üzere ülkemizde de poliçe sahipleri/adaylarının kolayca ulaşabileceği veya ulaşımına izin vereceği kredi puanı önemli kriterlerden biri haline gelmekte. Sadece kasko değil konut, ferdi kaza, kefalet, alacak, hayat gibi sigorta ürünlerinde de kredi (Findeks) puanı temel değerlendirme kriterlerinden biri. Bu noktada bankacılık ile sigortacılık sektörlerinin verilerin işlenmesine yönelik daha fazla sinerji içerisinde olmaları tüketici lehine çözümlemeler getirecek, iyi risk ile kötü risk ayrımını daha net ortaya koyacaktır.