Pandemi nedeniyle ekonomide gittikçe derinleşen kriz ve artan döviz kurları sigorta sektöründe ‘eksik sigorta’ riskini gündeme getirdi. Kesilen sigorta poliçelerinin yüzde 70’inden fazlasında eksik sigorta olduğunu kaydeden Tema Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Korkut; “Sigorta priminden tasarruf yapılmamalı” dedi.
Pandeminin sebep olduğu ekonomik kriz tüm sektörleri yakından etkilemeye devam ediyor. Gittikçe derinleşen ekonomik kriz hem bireyleri hem de işletmeleri tasarrufa yöneltirken, ilk yapılan kesinti ise her zaman olduğu gibi yine sigorta primlerinden oluyor. Fakat hem tüketicilerin hem de işletmelerin bu noktada gözden kaçırdığı bir nokta var ki o da; Eksik Sigorta.
Sigortalı, piyasadaki ekonomik koşulları dikkate alarak sigortasını yaptırırken veya yenilerken tasarruf gerekçesiyle eksik beyanda bulunup eksik prim ödeyebiliyor. Ödenen bu eksik prim ise en başta yine sigortalıyı mağdur ediyor. Tema Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Korkut, eksik sigorta ile ilgili ilginç bir tespitte bulunuyor. “İddia ediyorum kesilen bütün sigorta poliçelerinin yüzde 70’inden fazlasında eksik sigorta vardır” diyen Korkut, sigorta priminden tasarruf yapılamayacağına dikkat çekiyor.
DAMLA ÖZAFŞAR / SİGORTA MEDYA
Sigortalımızı bilgilendirmeliyiz
Ekonomide yaşanan tüm gelişmelerin sigorta sektörünü çok yakından etkilediğine vurgu yapan Korkut, “Bizler sanayi ve ticaret sektörünü yani üretim yapan kesimi sigortalıyoruz. Milli serveti koruyan bir sorumluluğumuz var. Sanayi sektöründeki gelir gider dengesinin bozulması ile bu krizde Türk parasının değer kaybetmesinden dolayı elde edilen gelir ile gider arasındaki fark açıldı. Bu durum insanları ekonomik bir sıkıntıya soktu. Her şeyi hesap eder hale geldik. Ve tabi ki sigorta primleri sigortalılar tarafından çok ağır bir yükümlülük olarak görülmeye başladı. Gelir azalınca, üretim yapamayınca, sigortalılar da genel giderleri azaltmak için sigorta poliçelerinin primlerine takılmaya başladı” dedi.
Korkut, “Örneğin yenilenecek poliçelerde bina ve demirbaş değerinin düşürülmesi, makinelerin yaş almasından ötürü makinelerin değerini düşürmek gibi bazı talepler almaya başladık. Bazı meslektaşlarımız sigortalısını kaybetmemek adına sigortalının istediği şekilde hareket ettiler. Fakat biz profesyonel bir acente olarak, müşteriyi eksik sigorta konusunda bilgilendirmek ve onu yarın olabilecek bir felakette büyük bir mağduriyet içerisine gireceğini, sigortaya ödenecek olan primden tasarruf edilemeyeceğini anlatmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Sigortalımızı eksik sigortadan koruyoruz
Korkut, işletmelerin eksik sigortadan korunması gerektiğini belirterek, “Bir sanayi sigortası yapıyorsak eğer öncelikle binanın kaç metrekare olduğuna bakıyoruz. Sonrasında binanın yapı tarzına bakıyoruz ve piyasa değerine göre yaklaşık bir değer buluyoruz. Sigorta bedelini belirlerken ise mevcut işletmenin içerisindeki makine parkı, elektrik tesisat tertibat donanımı, makinaları, dağıtım panoları, aydınlatması, yer altı yer üstü kabloları ile beraber bir değer vererek, makina parkına bakıyoruz. İki senedir üst üste yaşanan ekonomik durgunluktan kaynaklı bu sigorta bedellerini artan döviz ve artan enflasyon oranında artırmazsak hasar veya yangın gerçekleştiğinde zaten eksik sigortanın olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bu sefer eksik sigortanın oranına göre de hasarda da eksik ödeme yapılıyor” açıklamasını yaptı.
Sanayi sigortalarında, sigortalının eksik sigortayı düşmemesi için kıymet takdir raporu hazırlatıp, mutabakatlı sigorta olarak poliçe yapmayı tercih ettiklerini belirten Korkut, şöyle devam etti: “Çünkü bir sigorta pazarlayıcısı ve aracısı olarak bizlerin her konunun uzmanı olması mümkün değil. Biz makineci veya inşaat mühendisi değiliz. Ama bizim yaklaşık piyasa değerleri açısından bir bakışımız var ve buna göre değer koyuyoruz. Yarın fabrikada bir yangın, sel, deprem olduğunda belirlenen rakam bizim sigortalıya vereceğimiz azami rakamımız oluyor. Sigorta primi belirlenen teçhizat ve donanımın altında bir bedel üzerinden yapılırsa hasar sonrası eksik sigorta ortaya çıkar ve ortaya çıkan hasarın altında bir hasar ödemesi gerçekleşir.’
Eksik beyanda bulunmayın!
Sigortasını yaptırırken eksik beyanda bulunan sigortalının eksik prim ödediğini belirten Korkut, “Ondan sonra da hasarını tam istiyor. Eksik sigorta her zaman vardı, her zaman da olacak. Birçok sigortalı prim ödememek için bunu yapıyor ve ne ödüyorsa onun karşılığını alıyor. Birde iradesi dışında ekonominin getirdiği döviz artışları, TL’nin değer kaybetmesi ile iyi niyetle başlayan bir poliçe 10 ay sonra eksik sigortaya düşebiliyor. Bu durum da müşterilerimizle sorun yaşamamıza neden olabiliyor. Bunu engellemek adına da yeni çözümler arıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
200 TL’lik DASK satmakta zorlanıyoruz
Bugün DASK’ın zorunlu olmasına karşın yeterince ilgi görmediğini kaydeden Korkut, “Sigara içen bir vatandaşı düşünün. Ayda 500 liradan aşağı sigara parası harcamaz. Bunu 12 aya vurduğunuzda ortaya 5- 6 bin liralık bir sigara parası çıkıyor. Ama bunu ödeyen vatandaşa bizler 200 liralık bir DASK poliçesini satamıyoruz” dedi.
Yeni ürünlere ihtiyaç var
Korkut’a göre sigorta sektörünün büyüyebilmesi için yeni sigorta ürünlerine ihtiyaç var. “Bina Tamamlama Sigortası, Tamamlayıcı sağlık gibi ürünler sektörün önünü açıyor” diyen Korkut, şöyle devam etti: “Ancak sanayi büyüyemeyip, yeni makinalar alınmadığı zaman, yeni iş yerleri açılmadığı takdirde sigorta portföyleri büyümüyor. Büyümeyince şirketler birbirinin altına ucuz fiyatlar vererek o işi almak istiyor. Ve bu ucuz fiyatların sonucunda acentelere gelecek komisyonlar düşüyor. Fiyat düşüklüğüne bağlı olarak uzun yıllar çalıştığı sigorta şirketini bırakıp başka sigorta şirketi ile yola devam edenler oluyor. Şu dönemde piyasaların dengesi bozuldu ve “her şey birbirine karıştı.” Korkut, şirketler prim kaybederken, aracıların da komisyon kaybettiğine dikkat çekti. “Sigortalı firmalarımızın bu dönemde bozulan gelir gider dengeleri bizler için de geçerli olan bir gerçektir” diyen Korkut, sadece komisyon geliriyle mesleğini icra eden acentelerin komisyon gelir ortalamasının yükseltilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Yeni önlem haritaları belirlemeliyiz
Doğru poliçeyi yapmak için çok çaba sarf ettiklerinin altını çizen Korkut, doğru poliçenin tarifini ise şöyle yapıyor: “Doğru poliçe; riskin gerçekleşmesi durumunda, sigortalının doğru hasar tazminatını en kısa zamanda almasına ve hasardan bir gün evvelki durumuna bir an önce gelmesini sağlayacaktır. Böylece üretim ve istihdamında fazla mağdur olmadan yoluna devam edecektir.” Sigorta sektörünün milli serveti korumak gibi bir misyonu olduğunun da altını çizen Korkut, “Bu nedenle dayanışma içerisinde yeni önlem haritaları belirlememiz gerekiyor” dedi.
Korkut, şöyle devam etti: “Sigortalılarımız, poliçe yapılırken başlangıçta ne kadar gerçek ve güncel olarak, sigorta değerlerini belirleseler de poliçe süresi olan 1 yıl içinde kendi iradelerinin dışında hızla artan kur farkları ve buna bağlı olarak Türk Lirası’ndaki değer kaybı nedeniyle eksik sigorta gündeme gelmiş oluyor. Sigortacı olarak bizler risk meydana geldiğinde, hasar tazminat hesaplaması çalışmaları yapılırken poliçedeki sigorta değerlerinin güncel değerlerin altında kaldığını ve eksik sigortaya düştüğünü görüyoruz. Bu nedenle sigorta sözleşmesi oluşturulurken, güncel olarak belirtilen sigorta değerleri 10-11 ay sonra eksik kalıyor. Bunun için bilhassa, sınai sigortalarında, iş yeri sigortalarında dövizli poliçelere dönmek ya da poliçe teminatlarına otomatik olarak belli bir yüzde oranı alınarak eksik sigorta teminatı eklemek gerekiyor.”