Sigorta sektörü kendi içinde sürekli gelişim gösteren bir sektör. Yenilik peşinde ve yeni stratejiler oluşturarak bunu hayata geçirmek için büyük çaba sarf ediyor. Dijitalleşme bunun bir örneği. Gelişmiş ülkelerin birçoğunda sigorta sektöründe olmayan gelişmelerin ülkemizde halen uygulanan projeler olduğunu görmek lazım.
Sektör bununla yetinmiyor elbette. Önümüzdeki yıllar için de strateji oluşturmak için sektör paydaşlarının katılımıyla toplantılarda bir araya geliyorlar. Sektör kendi içindeki dinamiklerini geliştirmeye ve büyümeye yönlendiriyor ama aynı zamanda kendi dışındaki odaklarla sürekli çatışma içerisinde. Çünkü bu sektör dışındaki organize gruplar sektörden nemalanmak için kendi aralarında muhtemelen sigorta sektörünün açıklarını bulmak için şimdi yaptıkları gibi ‘arama konferansları” düzenliyorlardır.
Her kesimin hakkını koruyan yeni bir kanuna ihtiyaç var
Sektör kendi açısından çıkış yolu buldukça, karşı tarafta buna karşılık yeni stratejiler uyguluyor. Bunun tek çözümü bu keşmekeşi bu arap saçı durumu çözecek yalın sade ve tüm tarafların hakkını koruyan bir ‘Çatı Kanun”. Tüm açıkları kapatarak hazırlanacak bir yeni düzenleme sektörü değil aynı zamanda tüketiciyi de rahatlatacaktır.
Geçen gün bir TV kanalında izledim. Sokaktaki vatandaş trafik sigortalarının fiyatlarından şikâyet ediyordu. Evet hepimiz daha ucuz olsun isteriz. Ben de bu paraları verirken çok mutlu olmuyorum. Ama ben en azından ekonomik konjonktür dışında bu pahalılığı yaratan etkenleri de biliyorum.
Özeti şu ki; sigortacılar fiyatların yükselmesini istemezler. Onlar da daha uygun fiyata poliçe kesip, daha çok kişinin sigorta alabilmesini tercih ediyor. Sigortalılığın arttığı bir ortamda poliçe fiyatlarının da düşeceğini herkes görecek. Ama tabii ki bu zaman alacak.