Zorunlu trafik sigortasında son günlerde “serbest tarife”ye geçiş sıkça konuşulmaya başlandı. Sigorta şirketlerinin zorunlu trafik sigortalarında uygulanacak primleri serbestçe belirlemek istemesinin tüketiciler tarafından endişe ile karşılandığını duyuyorum. Haklılar, günümüzde hangi ürünün fiyatı kontrol altında tutulabiliyor ki? Bir de serbest bırakılırsa kim bilir kaç TL’ye çıkar diye düşünülüyordur mutlaka.
Zorunlu trafik sigortasında primler geçmişte sigorta şirketleri tarafından serbestçe belirleniyordu. O dönemde ortalama 200-300 TL’ye trafik sigortası yaptırılabiliyordu. Trafik sigortalarında yaşanan bir takım olaylar sonrası primler Devlet tarafından belirlenmeye başlandı. Sebep ise bazı kötü sürücülere verilen prim tutarından yola çıkılarak devlet ‘primleri ben belirleyeceğim’ dedi. Yılda 6-7 hatta 9 kaza yapan bir ticari araç için 20-30 bin TL fiyat verilmişti. Ortalık ayağa kalkmıştı. Sonrasında ise bugünkü sisteme geçildi.
Çok kaza yapan çok az kaza yapan az ödesin
İşin özeti… Mevcut sistem yılda 2-3 ten çok kaza yapanları koruyan bir sistem. Çok kaza yapan sigortalıların primlerini daha fazla artırmamak için şimdi havuza atılıyorlar. Bu havuzda oluşan zarar sigorta şirketlerine paylaştırılıyor. Buradaki zararı ise şirketler havuzda olmayan poliçeler arasında paylaştırmak zorunda kılıyor. En anlaşılabilir izahı bu şekilde.
Serbest tarifeye geçildiğinde 10 bin TL’ye Trafik sigortası yaptıran biri 5 kaza yapıp sigorta şirketine 80-90 bin TL’lik hasar faturası çıkardığında bir dahaki sene poliçesini 40 bin TL’ye yaptırabilecek. Yılda 1-2 ya da hiç kaza yapmayan iyi sürücü ise bu marjı bozmadığı sürece 10 bin TL’ye yaptırdığı poliçeyi bir sene sonra 5 bin, sonraki sene belki 3 bin TL’ye yaptırabilecek. Sözün özü bu sistemde iyi sürücü kötü sürücünün primine ortak oluyor. İnşallah kısa sürede trafik sigortalarında aşamalı olarak serbest tarifeye geçilebilir.
Can Bey Merhabalar
Genel olarak tespitlerinize katılıyorum. Aklıma güzel bir türkü söylemek geliyor. “ Pınar baştan bulanır, iner dağı dolanır. “
% 80-90 dışa bağımlı bir sektör düşünün, sürekli kur ve enflasyon artışlarından dolayı etkileniyor. Maliyet artışları ile baş etmeye çalışıyor. Ama özgürce , serbest tarife kuralları uygulanamıyor!
Yedek parça tedarik şirketlerinden iskontolu yedek parça anlaşması yapıldığı için uluslararası ticaret zincirindeki bozulmaları bahane gösteren şirketler mi?
Yoksa anlaşmalı tamir servislerinin kayıtlı işlem yapıyoruz, fatura düzenliyoruz, ödememiz müteakip ay hesabımıza yatırılıyor diyerek, enflasyon artışlarından daha çok ücretlerini artırmalarımı nedeniyle servisler mi?
Ehliyetini bakkaldan almış, hiç bir kural tanımayan , kimin gücü kime yeterse mantığı ile yollarımızı işgal eden Sürücüler mi?
Görev ve yetkilerimin dışında diye gerekli kontrolleri etkin şekilde yapmak istemeyen kolluk kuvvetleri mi?
Hukuksal boşlukları kullanarak vekaletname ile arabuluculuk, tahkim ve mahkemeler yoluyla Sigorta Şirketlerini finansal olarak zorlayan Sigorta Hasar Danışmanlığı aracıları mı?
Yoksa Kanun düzenleyiler ? Uygulayan, yöneten ilgili Bakanlıklar mı? Bizleri temsil eden SEDDK, TOBB gibi kurumlar mı? Kim bulandırıyor bu sistemi?
Öz eleştiri yapmak, hep birlikte ele ele vererek problemleri baştan aşağıya tek tek çözerek gelinmelidir.
Ehliyet sisteminde ciddi düzenlemeler, Trafik denetiminde çok uzağa gitmeye gerek yok, KKTC sistemi uygulansa, belkide yeni planlanan Trafik Endeksi ile sistem düzelebilir mi?
Aklıma güzel bir türkü söylemek geliyor. “ Pınar baştan bulanır, iner dağı dolanır. Al başımdan sevdayı, buna Can mı dayanır.“
% 80-90 dışa bağımlı bir sektör düşünün, sürekli kur ve enflasyon artışlarından dolayı etkileniyor. Maliyet artışları ile baş etmeye çalışıyor. Ama özgürce , serbest tarife kurallarını uygulanamıyor !
Yedek parça tedarik şirketlerinden iskontolu yedek parça anlaşması yapan Sigorta Şirketlerimiz için uluslararası tedarik zincirindeki bozulmaları bahane gösteren fırsatçı yedek parça dağıtım şirketler mi?
Yoksa anlaşmalı tamir servislerinin,kayıtlı işlem yapıyoruz, fatura düzenliyoruz, vergi ödüyoruz. Hakedişlerimiz müteakip ay hesabımıza yatırılıyor diyerek, enflasyon artışlarından daha çok ücretlerini artırmaları nedeniyle servisler mi?
Ehliyetini bakkaldan almış, hiç bir kural tanımayan , “kimin gücü kime yeter”mantığı ile yollarımızı işgal eden , aracına toz konması halinde değer kaybı talebinde bulunan duyarsız Sürücüler mi?
Görev ve yetkilerimin dışında diye gerekli kontrolleri etkin şekilde yapmak istemeyen kolluk kuvvetleri mi?
Hukuksal boşlukları kullanarak vekaletname ile arabuluculuk, tahkim ve mahkemeler yoluyla Sigorta Şirketlerini finansal olarak zorlayan Sigorta Hasar Danışmanlığı aracıları mı?
Yoksa Kanun ve Yönetmelikleri düzenleyiciler mi?
Uygulayan, yöneten ilgili Bakanlıklar mı?
Bizleri temsil ettiğini düşünen SEDDK, TOBB gibi Çatı kurum , kuruluşlar mı?
Bizden toparladığı bilgileri bizlere satmaya çalışan, Acente portföy mülkiyet haklarına göz dikmeye çalışan SBM mi?
Kim bulandırıyor bu sistemi?
Öz eleştiri yapmak, hep birlikte ele ele vererek problemleri baştan aşağıya tek tek , silsile yoluyla çözerek gelinmelidir.
Ehliyet sisteminde topyekün ciddi , caydırıcı düzenlemeler yapmak.
Trafik denetiminde çok uzağa gitmeye gerek yok, KKTC Trafik sistemini uygulamakla problemlerimiz çözülür mü?
Belki yeni planlanan Trafik Endeksi ile sistem düzelebilir mi?
Aklıma geldikçe düşüncelerimi yazmak bana iyi geliyor Dostlarım.
Kalın sağlıcakla…
Saygılarımla
13/03/2024
Sinan AYKAÇ