Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi’nin (TARSİM) kurulduğu yıllarda sektörü daha yeni yeni takip etmeye başlamıştım. Bölgelerde tanıtım toplantıları yapılıyordu. Çiftçi vatandaşlarımıza sistem anlatılmaya çalışılıyordu. Hiçbir zaman çiftçimizin iki yakası bir araya gelemediği için zor bir dönemdi! (Onlar öyle diyorlardı). Ceplerinden para çıkacağı için çiftçilerimiz “sigorta” kavramına da pek sıcak bakmıyorlardı.
TARSİM’in asıl kurulma amacı çiftçilerimizin bir afet ile karşılaştığında zararını Devletten beklemesinin önüne geçmekti. Devletimiz bu süreçte dedi ki; ‘ey vatandaş sen ektiğini, hayvanını sigortalat. Sigorta priminin yarısını, ürüne göre biraz fazlasını Devlet olarak ben ödeyim, geri kalan primi sen öde. Ürünün ve hayvanın zarar gördüğünde ise zararını git TARSİM’den al.”
Sigortalılık oranı henüz istenilen seviyede değil
Yıllarca sistem çiftçi vatandaşlarımıza anlatıldı. Sigortalılık oranı istenilen seviyede mi? Elbet değil. Şimdi TARSİM yetkilileri hem sigortalılık oranını artırmaya, diğer taraftan da bu sene içerisinde gerçekleşen don hadiselerinin hasarlarını ödemeye çalıştı. Çiftçilerimize yaşadıkları hasarların karşılığında Milyarlarca TL ödeme yapıldı.
Bu arada kurulduğu günden bu yana TARSİM kendini sürekli yenileyerek bugünlere geldi. Kapsam genişletilerek, daha çok çiftçinin sigorta yaptırması sağlanmaya çalışılıyor. Bu süreçte dünyada tarım sigortaları konusunda en önemli bilgi birikimine sahip ön sıralardaki ülkelerden biri olduk. Özellikle çevre ülkelerden Balkanlar’dan, Kuzey Afrika ülkelerinden TARSİM modelini uygulamak isteyenler TARSİM’i ziyaret etmeye başladı. Bu gerçekten çok önemli. Bilinçli çiftçilerimiz sigortalarını ihmal etmemeye başladı. Çiftçilerimizin koşulları iyileştikçe, sigorta primine çok daha fazla bütçe ayıracakları önemli bir gerçek.
