Acenteler çeşitli sorunlarla mücadele ediyor. Önceleri mevzuat ile ilgili sıkıntılar çok konuşuluyordu. Sonrasında dağıtım kanalları arasında ki haksız rekabet konuşulmaya başlandı. Haksız rekabet öncesinde “o satmasın, bu satmasın tüketici gelip iş hanının 7’inci katındaki acentemden alsın” devri yaşandı. Bankalar satmasın denildiğinde ise öyle bir yönetmelik çıktı ki tüketici banka da zorla sigorta yaptırsa dahi sonrasında iptal ederek acenteden yaptırabilme olanağı geldi.
Konumuz tekrar “HAKSIZ REKABET”
Bu rekabet sorunları ‘trafik poliçesi kesememe” sırasında unutulmuştu. Bütün acenteler rekabeti bırakıp poliçe bulma derdine düşmüşlerdi. Şimdi bir şekilde trafik poliçesi arzında sıkıntı yok gibi. Acenteler açısından eziyetli olsa da bir şekilde öyle ya da böyle bir şekilde trafik sigortasına erişir oldu. Şimdi tekrar başa dönüldü. Rekabet konusunda sıkıntılar tekrar gündeme geldi. Küçük acenteler şube organizasyonu yapanların haksız rekabetinden, brokerler, bankaların haksız rekabetinden, acenteler hem brokerlerden hem internet satışlarından hem de bankaların haksız rekabetinden şikâyetçi.
Bununla ilgili birkaç enformasyon bana da ulaştı. Çeşitli acente dernekleri bildiri yayınlayarak olayı sektör kamuoyuna taşımaya çalıştı. Ben bu haberleri kullanmadan önce acentelerin en tepe yetkili kurumu olan SAİK’ten bir aksiyon bekledim. Ben yazsam kimin umurunda ki? Derler ki; “Arkadaş SAİK bu konuda şikayetçi değil sana ne oluyor?” Tam ben böyle düşünürken, evet beklediğim aksiyon hakkında bilgi bana da ulaştı. Ulaştı ulaşmasına ama baştan sona “Tuhaf” bir durum.
Toplantı isteniyor “YETKİLİLER” toplantıda yok
SAİK, YK üyeleri ile SEDDK’ya konu ile ilgili bir şikâyette bulunmuş. Konu sigorta şirketlerinin farklı dağıtım kanallarına farklı fiyat uygulaması. Bunun üzerine SEDDK yetkilileri, bu konuda en çok şikâyet edilen sigorta şirketlerinin genel müdürlerini ve SAİK’i toplantıya çağırmış. İşin tuhaf tarafı işte burada başlıyor. SEDDK’da bu konudaki toplantıya başkanlık edecek. Başkan yardımcısı o gün SEDDK’dan ayrılıyor. İddialara göre yurtdışı bir farklı göreve gidiyor. Onun için önce yıllık izine ayrılmış. Sonra da kurumdan ayrılacakmış. Onun yerine bir başka yetkili toplantıya katılıyor.
İşin diğer ilginç yanı ise bu konuda şikâyet eden SAİK Başkanı Sayın Levent Korkut da toplantıya katılmıyor. Bu arada Sayın Korkut’un brokerlerin hedef alınacağı bir toplantıya katılmaması oldukça manalı bulunmuş. !(Yoruma açık)… Ve işin bir diğer ilginç tarafı bu haksız rekabeti en yoğun yaptığı iddia edilen şirketlerin bir tanesi hariç hiç birinin yetkilisinin toplantıya katılmamış olması. Kısacası toplantıda SEDDK yetkilisi yok, SAİK Başkanı yok, ithamda bulunan şirketler de yok. SAİK YK üyeleri katılan diğer şirketlerle bir sorunlarının olmadığını söyleyip bir öğle yemeği yiyip dağılmışlar. Sizce de “tuhaf” değil mi?
Öncelik yetkisiz acentelerde olmalı
Gelelim haksız rekabet konusuna. Şimdi öncelikle bir konuya değinmek istiyorum. Önce acenteler açısından. Acenteler kan kaybetseler de sektörün prim üretimindeki lokomotifi. Fakat diğer dağıtım kanalları da her geçen gün pazar payını artırıyor. Acentelerin öncelikle yetkisiz kişilerin sigorta poliçesi kesmesine engel olması gerekiyor. Son bir yıldır SAİK Başkanı’nın bu konudaki bir icraatı var mı? Ne kadar mücadele ediyor bilmiyoruz.
Farklı fiyat tüketicide güven sarsar
Öncelikle dağıtım kanalları arasında iltimas var mı? O tespit edilmesi gerekiyor. Varsa sıkıntı elbet. Bu tespit edilmesi güç bir konu değil. Elindeki belgeleri sunarsın SEDDK’ya, sonra Rekabet Kurulu’na gidersin. Bir şekilde sonuç veya cevap alırsın. Bunu da yapacak kurum SAİK. Bu sektör için sıkıntı yaratıyor. Sebebi güvene dayalı bir sektörde böyle şeylerin yaşanması önemli bir sıkıntı. Şirketler arasında rekabet olabilir elbet. Farklı fiyat çıkar, bunu da kabul ederim. Ama bir şirketin iki acentesi ya da aynı şirketin iki dağıtım kanalı arasında fiyat farkı varsa sıkıntı var. Bu olmamalı. Gerçi geçmişte aynı sigorta şirketinin iki acentesi arasındaki fiyat farklılığı kendi komisyonlarından feragat edilmesi olarak açıklanırken, “acentenin acenteden başka düşmanı yoktur” sözünü de çok duydum geçmişte. Broker tarafında farklılık varsa da bunu da açıklayacak bu farklı fiyatı veren sigorta şirketi yetkilisinin olması gerekir. O da diyebilir ki “Bana 5 büyük yangın sigortası, seyahat sağlık, ferdi kaza kesmesi karşılığında ben de ona şu poliçe de bir indirim yaptım” derse kim ne diyebilir? Serbest piyasa koşulları denilir geçer.
“AYAK İZLERİ” birbirine karışmış
Sektörün dağıtım kanalları arasında mevzuat anlamında ayak izleri karışmış gibi. Bir mevzuat düzenlemesi şart görünüyor. Bir bakıyorsunuz, bir acente neredeyse bir broker gibi çalışıyor, diğer taraftan bir bakıyorsun bir broker de trafik poliçesi peşine düşmüş. Bu işe bir düzenleme şart.
Sigorta şirketinin tüm dağıtım kanallarına mavi boncuk dağıtması normal!
Son olarak şunu ilave etmeliyim. Acenteler bu sektör için vazgeçilmez bir dağıtım kanalı. Ama bu değil ki bu şirketler sırtını diğer satış kanallarına dönsün. Prim üretiminin yüzde 30-40’ı diğer kanallardan yapılıyor. Sigorta şirketleri yöneticileri ne yazık ki her iki tarafı da idare etmeye çalışıyorlar. Bence bu çok normal. Acentelere bu etik gelmiyorsa sadece acente kanalı ile üretim yapan şirketlerle çalışırsın olur biter. “Bu biz en büyüyüz, en vazgeçilmeyeniz biz varsak sektör var, biz yoksak sektör yok, mütevazı olamayacağız” gibi söylemler bence artık kabul görmüyor. Acentelerin önemini tüm şirketlerin bildiğinden kimsenin şüphesi yok.
Bir de şunu ilave etmeliyim. Geçenlerde bir genç acente arkadaşım paylaşım yapmış, “Bana ne SAİK, ne şirket ne şu ne bu destek olmadı” falan demiş. Acenteler çok güçlü. Artık böyle sürekli talepkar görülmesi algılanması acenteler için hoş değil. Tabii ki zorluklar yaşıyor acenteler. Ama acenteler tüm bu zorlukların üstesinden gelebilecek güce ve enerjiye de sahip. Kalın sağlıcakla…
Yazıklar olsun