Can Kantar: “En zorlu son üç ay…!”

Her sene aynı aylarda benzer yazılar yazıyorum. Sektör bu yenilemelerin yapılacağı yılın son 3 ayına genel de “Mübarek son üç aylar” diyor 🙂 Sektöre baktığımızda görünüşte herkesin keyfi yerinde; şirketler kâr üstüne kâr açıklıyor, prim rakamları yükseldiğinden acentelerin de komisyonları arttığından o kesimin de çok bir derdi yok. Arada çıkarılan “haksız rekabet” söylemlerinin yanı sıra herkes işine bakıyor. Hazır konu haksız rekabete gelmişken, vurgulamak istediğim bir husus var. Geçenlerde konu sektörün tepe yöneticileri tarafından masaya yatırıldı. Dikkat ederseniz sonrasında herkesin sesi kesildi. SEDDK bir düzenleme yaptı. Bunun etkilerini yakında göreceğiz. Haksız rekabeti önleyeyim derken, inşallah özellikle trafik sigortalarında arz sorunu tekrar gündeme gelmez…

Yabancılar pazardan çıkıyor

Sektörde bu aylarda satın almalar yaşanıyor. Buna bir bakış açısı ile sevinenler olabilir, ama diğer taraftan bakıldığında Groupama, Generali, NN Hayat Emeklilik ve sıra da görüşmelerin devam ettiği Türk Nippon Sigorta var.. Özetle yabancılar pazardan çıkıyor, bu iyi bir şey mi zaman gösterecek. Yabancı yatırımcılar sigorta sektörünün en zor dönemlerinde sektöre önemli katkılar sundular, kalan yabancı sermayeli şirketler bu desteği devam ettiriyorlar. “Sermaye ise sermaye” deyip pazarda kalmaya devam ediyorlar. Geçtiğimiz sigorta sektöründe iniş çıkışların yaşandığı dönemlerde bu pazara ne kadar dışarıdan para getirip yatırdıkları ortada.

SEDDK Başkanı’na güvenimiz tam

Bu şirketlerin yerine yerli sermayeli şirketlerin pazara girmesi de oldukça sevindirici olabilir. Tabii ki mali güçleri varsa. Ben SEDDK Başkanı ve ekibinin uygulamalarını doğru buluyorum. İyi niyetlerinden ise hiç şüphem yok. Özellikle mali güç anlamında yeni yatırımcılara yapılan baskılara da hak vermiyor değilim. Özellikle SEDDK Başkanı Davut Menteş’e kamu menfaatini ve tüketici çıkarlarını ön planda tuttuğu için desteğim sonsuz. Ve bununla beraber biz vatandaşların bir kuruşuna bile zarar gelmemesi için çaba sarf ettiğine inanıyorum. Açıkcası benim kendisine güvenim tam. Zamanla sektöre kattığı değerlere tanık olacağız inancındayım…

Sigorta Zirvesi’nde büyük emek var ama…

Gelelim Sigorta Haftası’na… Sigorta Haftası etkinliklerine bakıyorum. Müthiş bir emek var. Türkiye Sigorta Birliği iki günlük bir toplantı dizisi hazırlamış. Her kesimden dünyanın her tarafından önemli konuşmacılar var. Sigortacılığı ilgilendiren her konu başlığına yer verilmiş. Diğer taraftan Antalya’da Sigorta Fuarı var. Orada da acenteler ve sigorta endüstrisinin tüm paydaşlarının bir araya geleceği etkinlikler olacak. Oradaki programa henüz ulaşamadım. Ama orada da önemli konuşmacılar yer alacaktır. Sonra bakıyorum, Sigorta Haftası ile ilgili fotoğraf yarışması, makale yarışması falan düzenleniyor. Diğer taraftan kadın sigortacılar ile ilgili toplantılar… Hepsi güzel hepsi yapılsın, buralara kurumlar şirketler sponsor olarak bir para aktarıyor. Bu da olsun…

Bu yapılanlar Sigorta Haftası ruhuna denk gelmiyor

Bunları Sigorta Haftası şemsiyesi altında yapılmasına benim itirazım var. Çünkü Sigorta Haftası’nın Sayın Ahmet Genç döneminde başlamış olmasının mantığı veya bu haftanın amacı sorgulandığında karşımıza şöyle bir ifade çıkıyor; “Sigorta bilincinin toplum üzerinde yaratılması, sigorta farkındalığının oluşturulması. Sigortacılara olan güvenin pekiştirilmesine yönelik kamuoyuna mesaj vermek.” Kamuoyuna bu mesajları güçlü verebileceğimiz etkinlikler yapılmalı. Biz ne yapıyoruz, kendimiz çalıyoruz, kendimiz oynuyoruz. Biz Sigorta Haftası’nda sektörel sorunları ve sektördeki kadın sigortacıları konuşuyoruz. ::))

Bu haftada odak nokta ‘sigortalı’ olmalı

Bu toplantılarda bu etkinliklerde bir tane vatandaş, bir tane sigorta yaptırmış bir kişi, bir tane sigorta yaptırmamış ve pişmanlığını paylaşacak bir mağdur kişi, bir tane sigortalı olduğu için mağduriyeti önlenmiş iş dünyasından yönetici, bir tane tüketici derneği yöneticisi. Yok kardeşim biz bize sigorta haftası düzenleniyor. Bir de buna kutlama diyoruz ::)) Neyi kutluyoruz, o da ayrı bir konu.

Biz onları dinlemeliyiz!

Ben olsam oraya bir tüketici çıkarırım, şirket ismi vermemesi rica edilir, sigorta şirketinin kendisini mağdur ettiğini anlatsın. O toplantıda hepimizin yüzüne vursun hatalarımızı. O hatalı ise biz de onu belgelerimizle ikna edelim. Kendisinin hatalı olduğunu söyleyelim. Bir tane fabrika sahibi çıkaralım.. Fabrikası yandığının ilk haftasında sigorta şirketinin 10-100 milyon TL’lerle hemen ödeme yaptığını anlatsın. Bu sayede 1 ay içerisinde tekrar üretime başlayıp taahhütlerini yerine getirdiğini anlatsın. Sigorta konusunda evde söz sahibi kadınlarımızı çıkaralım, bizim sektörde çalışan kadın profesyoneller yerine… O kadın, eşine sigorta yaptırması konusunda nasıl baskı yaptığını anlatsın.. Bir çiftçi çıkaralım ekinleri yok olduğunda Tarsim nasıl mağduriyetini çözmüş onu anlatsın. Bir BES Emeklisi çıkarın emekli olduğunda aldığı birikimi ile ne yapabildiğini ilk ağızdan dinleyelim. Bankadan alınan kredi sonrası babası vefat etmiş bankaya olan geri kalan borçlarının sigorta şirketleri tarafından nasıl ödendiğini bir varis anlatsın. Bir sporcu çıkarın, bir kulüp yöneticisi çıkarın sigorta şirketlerinin kendilerine ne kadar destek olduklarını ve başarılarının altında bu mali desteklerin olduğunu anlatsınlar…

Müthiş içerik çıkar

Bu başlıkları öne çıkararak tüm ulusal TV kanallarına haber verildiğinde buradan ana haber bültenlerine köşe yazarlarına o kadar çok içerik çıkar ki. Asıl tüketici bilinçlendirilmesi böyle olur. Şayet bunları yapamıyorsak o zaman bunu yaptığımız etkinlikleri Sigorta Haftası ismi altında yapmayalım. Çünkü, bu haftanın ruhuna aykırı. “Türkiye 2024 Yılı Sigorta Zirvesi” diyelim Sigorta Haftası’nı ise kutlamaktan vazgeçelim. Bence doğrusu bu…

Sektör emekçisi, renkli kişilik, o bir fenomen

Bu ay sektörün emekçisi, renkli kişiliği ile sektör tarafından sevilen Abdullah Özcan‘ı kapağımıza konuk ettik. Kendisi sektör endüstrisinin birçok alanında da hizmet vermiş biri. Kişiliği renkli, neredeyse bir sosyal medya fenomeni sayılabilecek Abdullah Bey ile güzel bir söyleşi gerçekleştirdi arkadaşım Alp Süer…Fotoğrafları Ahmet Korkmaz çekti tabii ama bıraksak Abdullah Bey de çekerdi ::)) Sosyal medyada her anı fotoğraflıyor çünkü. Umarım keyifle okursunuz…Sağlıkla güzel bir ay dilerim.