Sigorta sektörünü takip ettiğim son 17 yılda gördüğüm en büyük problem iletişim sorunu. Bu sorunu çözsek bilmem kaç adım daha öne geçeceğiz. İletişim sorunu en alttaki şirket kurumlarından başlıyor ve en üstteki temsil kurumlarına kadar gidiyor.
Sigorta sektörünü takip ettiğim son 17 yılda gördüğüm en büyük problem iletişim sorunu. Bu sorunu çözsek bilmem kaç adım daha öne geçeceğiz. İletişim sorunu en alttaki şirket kurumlarından başlıyor ve en üstteki temsil kurumlarına kadar gidiyor. Mesela şirketleri ele alalım. Kendi kurumsal iletişim departmanları var. Ayrıca bazıları dışarıdan profesyonel PR desteği de alıyor. Ama arkadaşlarım haber için kendilerine ulaştığında verilen cevap; “Biz bu haber de yer almayalım.” Yani bu şu demek aslında: Bu aralar yoğunuz acenteler için davet mektubu hazırlıyoruz falan da filan da… Tabii ki bunu tüm şirketler için söylemiyorum ama ne yazık ki çoğu böyle. Bize geri dönenler ise, medyada çok yer alıyor diye eleştiriliyor.
Tüm iletişim kanalları önemli
İletişim kanallarını geliştirmek için bir iletişimci olarak her yolu deniyorum. Sigortamedya olarak TSB adına hazırladığımız “İyi ki Sigortalıyım ” video serisine sektörden görüş alabilmek için nasıl uğraş verdiğimi tahmin edemezsiniz. Ayrıca TSB adına hazırlanmış olan belgesel tadında video serilerinin TSB üye şirketlerinin YouTube kanallarında yayınlanması ve kendi takipçileri nedeniyle geniş kitlelere ulaşma çabamız da karşılık bulmadı. Bu videoların içinde sadece bilgi veriliyor. Bilinç yaratılmasına katkı için hazırlanıyor. Amaç bu…Şirket ünvanı sadece konuşan kişinin isminin altında bir kere gösteriliyor. Ama bunu bir türlü beceremedim.
Sektörden nemalanmak isteyenlere fırsat vermeyelim
Son olarak Zorunlu Trafik Sigortalarında yaşanan gelişmeleri yazmıştım. Sektör yöneticileri bir irkildi. Sektöre bir hareket geldi. Telefon trafiği oldu. Kendi şirketlerinin telaşlarına düşen şirket yöneticileri ‘hakikaten neden bu işte böyle pasif kaldık’ diye hareketlendiler. Beni arayan sektör temsilcileri; “Bu kadar önemli bir konuda ne yapıldığını ve gelişmeleri bilmiyoruz. Kanun Taslağı Meclis’te deniliyor. Kim ilgileniyor diye soruyoruz? Cevap net değil. Diyoruz ki biz de bir tarafından tutalım. Gol yemeyelim. Ama gelen cevap ‘sağ olun’ diyorlar. Kısacası sektör temsilcileri kendilerini bu kadar etkileyecek bir konudaki gelişmelerden habersiz. Dile getirdiğim sıkıntı buydu. Neyse ki bir hareket oldu ulusal medyada konu ile ilgili birkaç haber, yorum, TSB’nin basın açıklaması ve de benim Posta Gazetesi’nde yazdığım yazı sonrası Kanun teklifi 16 maddesi ve de gerekçeleri 100’e milletvekilinin imzası ile Genel Kurul’a gönderildi. Kanun teklifinin içerisinde 18 Yaş altının BES yaptırabilmesinden Zorunlu Trafik Sigortası ile ilgili birçok konu bulunuyor. Kanun teklifi inşallah bir kazaya uğramadan kanunlaşır.
İletişimde zincir nereden kırılıyorsa bulunmalı
İletişim silsilesi ile sektör kapalı devre bilgilendirilebilir mi? Cevabı evet. SEDDK yöneticilerimiz herkes ile zoom toplantısı yapıyor mu? Evet. SEDDK yönetiminin “Hoş geldiniz” buluşmasından sonra şirket yöneticileri ile bir daha bir araya geldiğini duymadım. Diyeceksiniz ki TSB ile bir araya geliyor. O zaman TSB yönetimi; şirket yöneticilerini dijital toplantıda bir araya getirecek ve “Arkadaşlar bu kadar önemli bir konu var. Herkes kendi üzerine düşen konuda yardımcı olsun” diyecekti. Bu kadar zor mu bu söylediğim. Alın size iletişim sorunu.
Kimse ‘beni ilgilendirmez’ dememeli
Bu kadar kritik bir virajda SEDDK, TSB, SAİK, SEİK ve tüm dernekler bir araya gelmeli, güçlerini birleştirmeli. Çünkü sektörü hortumlamak isteyen bu kişi ve kurumlar sektörün arkasına dolanmaya devam ediyor. Açık bularak yargı yollarına başvuruyorlar. Sektör de bu açıkları kapatmaya çalışırken bir bütün olmalı. Çünkü ‘sigorta şirketleri zarar ederse etsin beni ilgilendirmez’ dersen, komisyon artışı alamazsın ya da ‘sigorta şirketleri bana neden dosya göndermiyor’ diyemezsin.
Yazdığım yazı ile sektörün iletişimi üzerindeki ‘ölü toprağını’ attım. İyi mi yaptım? Evet. Yine yapar mıyım? Evet. Son günlerde bir tutturmuşuz 18 yaş altı BES. Onu da anlayabiliyorum. Çünkü kamu otoritesi bunu istiyor. Boynumuz kıldan ince tamam ama sektörün daha öncelikleri de var diye kamu otoritesine ne kadar anlatabiliyoruz?
Eleştiri yapıcı ise kimse endişe etmemeli
Diğer taraftan yazım sonrası ‘SEDDK’yı eleştirmeyelim’, ‘daha bir yıllarını doldurmadılar’ diyenler oldu. Dostlar daha önce de ben SAİK yönetimini eleştirdiğim için kızanlar olmuştu. SEDDK, TSB, SAİK, SEİK gibi kurumların neden eleştirilemez olduğunu anlamış değilim. Yapıcı ve haklı bir eleştiri yapılacaksa tabii ki yapılmalı. Ayrıca ben bu sektörden ekmek yiyen bir gazeteciyim, mesleğim gereği bir sorumluluğum var. Eleştiri yapılacak ki haklılık varsa çare işin başındayken bulunmalı. Şimdi SEDDK yokken Katılım Sigortacılığı yapan şirketlerin Genel Müdürleri dâhil tüm çalışanlarına “Katılım Sigortacılığı” eğitimi ve sonrasında da en kötüsü SINAV yapacaksınız. Ve bu girişiminizle insanları rencide edeceksiniz. Ben bunu yazmayayım mı? Dostlarım, siz yokken bu insanlar zaten bu işi yapıyordu. “Fıstığı neden yeşile boyama ihtiyacı duydunuz.”
Bu kadar çok işiniz varken ve elinizdeki personellerle işlere yetişemediğinizi söylerken… Ben hala bu fikir kimin fikriydi merak içerisindeyim. Ve sorum şu? Sınavda başarılı olamazsa Genel Müdüre ya da yardımcısına ne yapacaksınız? TSB’nin de iletişim konusunda eksik kaldığını yeterince tüm üyeleri bilgilendirmediği eleştirisini yapıyorum. SAİK’e hiç girmiyorum. O bir başka alem zaten. Kendilerini ‘Korkutgillerin Sesi Platformu’ ile izliyoruz::)))
Sisteme destek olmak benim sorumluluğum
Bu arada SEDDK Başkan yardımcısı Ali Ersoy beni aradı. Ali abi çok saygı duyduğum ve sevdiğim bir abim. “Can, yazıyı yazmadan beni arasaydın, sana TBMM’deki temaslarımızı anlatırdım. Şimdi bayramdan sonra bu kanun taslağı Torba Yasa ile kanunlaşırsa ne olacak? Ne diyeceksin? Amacın bağcıyı dövmek mi üzüm yemek mi?” dedi. Ben de ‘Ali abi, ben bir gazeteciyim. Bağcıyı dövmek haddime değil. Üzüm yemeği tercih ederim!’ dedim ve ekledim: “Tehlikeyi sezer, uyarı ve eleştirimi yaparım. Başarılı olunursa da alkışlamayı, teşekkür etmeyi de biliriz.”
Şimdiden güzel günler dilekleri ile Ramazan Bayramı’nızı kutluyor. Sağlıkla daha nice bayramları kutlamayı umuyorum. Saygılarımla…