Sigorta sektörü bu yıl önce asrın depremi, sonra reasürans sıkıntısı ve sonrasında da SEDDK’nın iki şirkete tedbir uygulaması ile önemli kazalar yaşadı. Sektör krizlere dayanıklı bir sektör ama sorunlar üst üste gelince tablo ağırlaşıyor.
Yangına körükle gitmemek lazım
Ben yurtdışındayken şirketlere el konuldu. Konuyu oradan takip edebildiğim kadar takip ettim. İletişimim sınırlıydı. Çok mail, mesaj aldım konu ile ilgili “neden bir şey yazmıyorsunuz Can bey” diye eleştiriler de oldu elbet. Açıkçası yangına körükle gidenlerden değilim. Bir eylemi eleştiriyorsam bunun çıkış yolunu da yazabilmem gerekiyordu. Ben de atıp tutan acentelerin duymak istedikleri şeyleri yazardım. Onu suçlar bunu suçlardım. Ama ne fayda. Durumun biraz netleşmesini beklemek gerekiyordu.
Acil müdahale ok. ama ya altında kalanlar
Öncelikle belirtmem gerekir ki, bu şirketlerin durumu biliniyordu. Çözüm için bir önceki SEDDK Başkanı‘nın da çaba sarf ettiğini biliyorum. Bu durumdaki şirket sayısı fazlaydı, biri sattı, satın alan geri verdi, sonra sermaye buldular yollarına devam ediyorlar. Diğeri de sermaye koydu devam ediyor. Ama bu iki şirkette tünelin ucunda bir ışık görünmediğinden tedbir uygulamasına karar verilmiş. SEDDK “aman bu yangın büyümeden üzerine toprak atayım söndüreyim, sonrası eşeleyip altında kalanları kurtarırım” demiş bence. Nitekim de öyle bir yol izlendi. Yapılan basın toplantısında edindiğim izlenim, henüz bu olayın tam fotoğrafının o masada oturan hiç kimsenin net görebildiği bir fotoğraf olmadığı şeklindeydi. Zaman geçtikçe düşünülen planlar panikle hayata geçirilip tarafların mağduriyetinin asgariye indirilmesi yönünde bir çabaya dönüştü. Burada her kesimin samimi olduğuna inancım sonsuz.
Küçük ve orta boy şirketlerin etkilenmemesi sağlanmalı
Diğer konuya geçmeden şunu belirtmeliyim. Sigorta şirketlerinin genel müdürleri ile konuştuğumda edindiğim izlenim ise, “biz neden bu işin içindeyiz, neden tarafız, neden ortadaki cenazeyi kaldırmak bize düştü” şeklindeydi. Geçtiğimiz yıllarda iki şirkete daha el konulmuştu. Ne oldu olan sigorta şirketlerinin ortak biriktirdiği Güvence Hesabındaki paraya oldu. Bu işleri yapanların yanına bu paralar kar kaldı. Bu şirketlerde görev yapanlar da hala sektörde. Bu son olayla ne oldu derseniz. Olan orta ve küçük sigorta şirketlerine oldu. Durumu gören artık bu şirketlerden poliçe kesmeye, poliçe satın almaya tereddüt etmeye başlarsa asıl tehlike bu. Sektörü tek bir fotoğrafta değerlendirmek lazım. Bu belirttiğim orta ve küçük şirketlerin çoğunun işini layıkıyla yaptığına inanıyorum. Aralarında seken, aksayan ve yanlış işlere yönelen var mıdır bilemem. Varsa da bunu takip etmek SEDDK’nın işi.
Bakıyorum izliyorum, herkes birbirini suçluyor şimdi
- SEDDK’nın sorumluğu vardır, erken uyarı sistemini devreye alıp özellikle kaska prim üretimini kesilen rakamları takip edip, bir sınırlama getirebilirdi.
- Şirket yetkililerinin sorumluluğu vardır. Durumun buraya gittiğini göre göre frene basmayı bilemediler. Hataları büyük.
- Acentelerin sorumluluğu vardır, ucuz diye bu şirketlerden poliçe kestiler ve bu konunun hassasiyetini sigortalılarla paylaşıp yapsalardı şimdi bu sorunlar yaşanmazdı.
- Sigortalıların sorumluluğu vardır, ucuz poliçe buldum diye tercihlerini ‘neden ucuz acaba?” demeden buralardan yaptırmışlar.
Ucuz diye sorun yaşayanlar oldu
Bir acente arkadaşım 65 bin dolarlık makine kırılması müşteri poliçesini 40 bin dolar fiyat veren bu şirkete kaptırmış. Bir başka broker arkadaşım, 37 poliçesi varmış bu şirketten ve sigortalılarına alternatifleri sunarken durumu uyarmış. Poliçelerden 4’ü bireysel, 33 tanesi kurumsal poliçe. Nedeni şirketlerde çalışan sigorta satın alması yapan kişilerin “bana ne zaten şirketin poliçesi” demesi sanırım. Bu yüzden diyoruz ki işletme sahipleri sigorta satın almasına bizzat müdahil olmasıdır.
Panik yapmayalım, dedikodulara kulak asmayalım
Çok mesaj alıyorum, ‘başka batacak şirket var mı Can bey’ diye soruluyor. Ben de diyorum en yetkili kişi SEDDK Başkanı Davut Menteş “şimdilik yok” dedi ona inanmalıyız diyorum. Bunun sermayesi az batacak diyorlar, kimi de sigorta şirketi için “parayı yurtdışında açılmış hesaplarına aktarıyorlar paraları toplayıp kaçacaklar ” diyorlar. Ben de “yok artık ! SEDDK tüm şirketlerin finansallarını online takip ediyor, böyle bir şey olamaz” diyorum. Bir süre hiçbir sigorta şirketi kurulum izni verilmemeli, trafik ruhsatı talepleri de bekletilmeli. Önce sektör bir kendine gelmesi lazım diye düşünüyorum.
Sermaye eksikliği hala en önemli sorunumuz
Geçmişte sektörün aklı selim genel müdürleri bu sermaye açıklarına dem vurduğu için eleştirilmişti. Haksız da değilmişler, görüldü. Sigortacılık sermaye ve güven işi. Öncelikle buna önem verilmeli. Bu arada havada uçuşan karları da görmüyor değilim. Deprem sonrası SEDDK şirketlere finansal olarak rahatlık sağlamak için çeşitli düzenlemeler yapmıştı. Bu hep önlemlerin yansıması. Elbette kar eden şirketler var ama bu rakamların çok gerçeği yansıttığı görüşünde değilim. Şu anda para kazanılabilecek tek branş Kasko bunu iyi yöneten elbet kar etmiştir. Ama diğer taraftan Yangın, Trafik ve Tamamlayıcı Sağlık Sigortası bıçak sırtında denilebilir.
Her paydaş sorumlu davranmalı
Bu tespitler iyi hoş da, bu işin içinden nasıl çıkılacak. Öncelikle artık eleştirip ona buna çamur atmaktan vazgeçmemiz gerekir. Sükunet içinde buradan çıkış için öneriler sunulmalı. Her paydaş taşın altına elini koymalı. Öncelikle sektörün tüm şirketlerine güveni pekiştirecek demeçler verilmeli. Küçük ve orta ölçekli şirketlerden poliçe kaçması bu şirketleri de zor duruma sokacaktır. Bu unutulmamalı !
İnce eleyip sık dokunuluyor
Diğer bir öncelik ise, sigortalıların teminatsız kalmaması. Bu şirketlere poliçe paylaştırma yönteminin dünyada hiçbir sigorta pazarında uygulanan yöntem olmadığı konusunda eleştiriler var. Şimdi sigorta şirketleri bu 120 bin poliçeden en risksiz olanını kabul etmek için ince eleyip sık dokuyacaklardır. Buna hak vermemek mümkün değil. Baştaki tıkanıklık sanırım bu sebepleydi. Şimdi sistemin rahatladığı ifade ediliyor ama sorun farklı şekilde devam ediyor.
Kredi kartlarındaki blokaj sigortalı ve acenteyi zora sokuyor
Diğer en önemli sorun özellikle kaskoda kredi kartı ile taksitlendirilen poliçeler bununla ilgili çok mesaj aldım. Kredi kartı ile yapılan ödemelere bankadan bloke konulduğu sigortalıların bankadan bunu iptal edemediklerini kalan süre taksitleri ödemeye devam etme gibi bir sonucun ortaya çıktığı söyleniyor. Bir diğer iddia ise sigorta şirketinin banka ile yaptığı anlaşma nedeniyle bir oranı bankaya bırakarak taksitli alınan bedelin kendilerine nakden ödenmesi sağlanmış. Yani taksitli alacaklar sigorta şirketinin kasasına girmiş olabilir.
İş arapsaçı adeta, ama çıkacağız
Gerçekten iş arapsaçına dönmüş durumda, SEDDK ve Güvence Hesabı yetkilileri bunları ayıklamaya uğraşıyor diye düşünüyorum. Ben bu işten bir kesimin mağdur edilmeden çıkılacağı inancında değilim. Bunun en asgari düzeyde olmasını umut ediyorum. Allah hepimizin yardımcısı olsun.