SigortaMedya Yazarı ve Eksper Mustafa Nazlıer, Giresun başta olmak üzere Doğu Karadeniz bölgesinde etkili olan “şehir selleri”ne bir defa daha dikkat çekti. Nazlıer’in makalesi şu şekilde…
Giresun’u etkisi altına alan sağanak yağış, şehrin birçok yerinde su baskınlarına ve tahribata yol açtı. Dereli ilçesi yakınından geçen Aksu Deresi taştı ve ilçe tamamen sel suyunun etkisi altında kaldı. Şu ana kadar 8 kişinin hayatını kaybettiği, 8 kişinin halen kayıp olduğu açıklandı.
Yakın zamanda Araklı’da meydana gelen sel felaketi ve diğer sel felaketlerinde olduğu gibi son zamanlarda şehir selleri kavramını çok sık duyuyoruz. Bu konudaki uyarımızı çok uzun zamandır yapıyoruz; ancak her felakette çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmeye devam ediyor.
2017 yılının Ocak ayında yayınladığımız bültende de şehir selleri kavramını çok daha sık duyacağımız konusunda uyarılarda bulunmuştuk. Şehir selleri bültenimizi aşağıdaki link üzerinden tekrar ilgililere sunmak isteriz.
Şehir Selleri konulu bültenimizde şu ifadelere yer vererek yetkilileri uyarmıştık:
“İklim değişikliği, çarpık yapılaşma, hatalı drenaj tasarımları vb. hususlar nedeniyle şehir selleri kavramını çok daha sık duyacağımız kesindir. Bu kavram hali hazırda sigorta sektöründe ciddi gündem oluşturmaktadır. Şehir selleri, mevsim gözetmeksizin her an ve engellenemez biçimde etkinliğini artırmakta ve yoğunlaşmaktadır. Mevsim ve mevcut koşullar itibariyle eriyen kar sularının da yakın zamanda birçok şehir seli hadisesine sebep olacağı kesindir. Beklenen hadiselerin hasara neden olması ancak ve ancak başta belediyeler olmak üzere; diğer kurum ve kuruluşların uzmanlar ile birlikte yapacağı değerlendirme, geliştirme ve planlama ile mümkün olabilir.
Şehir selleri, sel sularından daha fazlasıdır ve bu risk, tehlike-maruziyet ve etkilenebilirlik unsurlarının birleşiminden doğmaktadır. Bu unsurların anlaşılması, sel risklerinin de daha iyi anlaşılmasını sağlamakta; sel risklerinin ancak doğal kaynaklar ve insan faktörünü birleşiminden meydana gelebileceğinin altını çizmektedir. Bu doğrultuda, şehir sellerine sebep olan yoğun yağış gibi doğal unsurların engellenemeyeceği göz önünde bulundurularak; bu sellerin birer felakete dönüşmesini engelleyecek şekilde yönetilmeleri gerekliliği gündeme gelmektedir.
İşbirliği sağlanmalı
Konunun yalnızca mühendislik açısından değil, mekansal, ekolojik, politik ve sosyo-ekonomik açılardan irdelenmesi gerekmekte olup; uzmanlar ve uygulayıcılar arasında işbirliği sağlanarak tüm bu hususlar şehir planlama ve su ve sel yönetim sürecine dahil edilmelidir. Başarılı bir şehir sel risk yönetimin, yapısal ya da yapısal olmayan, mekansal ya da organizasyonel önlemlerden oluşan tedbirlerin birleştirilmesi ile sağlanabileceği unutulmamalıdır. Ayrıca Risk Analizlerindeki uygulama yöntem ve içerikleri artık güncellenmesinin gerekli olup olmadığı ivedilikle sorgulanmalıdır.
Aşırı yağışlar ve başta şehir sel riski olmak üzere yol açabileceği riskler ve hasarlar ve yerel yönetim hizmetlerinin yol açtığı riskler ve hasarlar ilgili mevzuatlar kapsamında ayrı ayrı incelenmeli ve değerlendirilmelidir.”
Küresel ısınma etkileri insan hataları ile birleştiğinde sel riskinin her zaman aktif bir risk unsuru olarak kendisini hatırlatmasına sebep oluyor. Bundan sonraki minimum 50 yıllık süre içerisinde de bu durumun değişmeyeceğini ön görüyoruz. Yayınlarımız ve makalelerimiz ile henüz bu konunun önemine dikkat çekemiyoruz. En son 2018 yılı Ağustos ayında kaleme aldığımız Şehir Selleri konulu makale de önemli bir önemli bir uyarı niteliği taşıyor