Çalışırken sahip olunan yaşam standardını devam ettirebilmek için bireysel emeklilik sistemlerinin devreye girdiğini belirten Uzman ve Hayatımız Sigortalı Dergisi Yazarı Murat Geylani Aktaş, yurtdışındaki ve Türkiye’deki bireysel emeklilik uygulamaları hakkında bilgi verdi.
Sanayileşme ile daha sistemli ve düzenli bir çalışma yaşamına geçildiğini ve zorunlu sosyal güvenlik sistemlerinin, çalışırken sahip olunan yaşam standardını devam ettirebilmek için yetersiz kaldığını belirten Uzman ve Hayatımız Sigortalı Dergisi Yazarı Murat Geylani Aktaş, bu sebeple bireysel emeklilik sistemlerinin devreye girdiğini söyledi. Ülkemizde, Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) ilk defa 2003 yılında uygulanmaya başlandığını ve 2013 yılına kadar istenen büyümeyi gösteremediğini açıklayan Aktaş, doğrudan devlet katkısının uygulamaya konulmasıyla sistemin gelişmeye başladığını söyledi. Yurtdışındaki ilk bireysel emeklilik uygulamaları hakkında bilgi veren Aktaş’ın Sigortalı Dergisi’ndeki yazısı şöyle:
“Sanayileşme ile daha sistemli ve düzenli bir çalışma yaşamına geçiş, çalışanların emekliliklerinde veya çalışma yaşamının sonunda hayatlarını, nasıl idame ettireceklerini de sorgulanır hale getirmişti. Zorunlu sosyal güvenlik sistemleri, çalışırken sahip olunan yaşam standardını devam ettirebilmek için yetersiz kalınca, bireysel emeklilik sistemleri devreye girmeye başladı. Ayrıca giderek yükselen ortalama yaşam süresi, zorunlu emeklilik sisteminden faydalananların sayısını artırırken sisteme destek veren çalışan sayısının göreceli olarak azalması sonucunu doğurmuştu. (Örneğin 10 çalışana bir emekli düşerken, 2-3 çalışana bir emekli düşmeye başladı.)
Türkiye’de çok yeni
Ülkemizde, Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) tarihi çok yeni. Sistem, ilk defa 2003 yılında uygulanmaya başlandı ancak, 2013 yılına kadar istenen büyümeyi gösteremedi. Gönüllük esasına dayalı olarak kurulan sisteme devlet katkısı, Gelir Vergisi’nden indirim şeklinde uygulanıyordu. Çalışanlar kendileri, eş ve çocukları adına BES’e ödedikleri katkı payını (brüt ücretlerinin yüzde 10’unu geçmemek ve yılda bir asgari ücret tutarıyla sınırlı olmak kaydıyla) devlete ödedikleri Gelir Vergisi’nden indirebiliyorlardı. Ancak bu uygulamada, çalışmayan veya belli bir geliri olmayanlar vergi indiriminden faydalanamıyor, dolayısıyla sisteme giriş için bir teşvik söz konusu olamıyordu. Bu nedenle BES, ülkemizde 2013 yılına kadar istenilen büyümeyi bir türlü başaramadı.
Peki, neden sistemin büyümesi isteniyordu?
Öncelikle, bireylerin genç ve çalışır halde iken tasarruf ederek, yaşlılıklarında ek bir gelir elde etmeleri ve yaşam standartlarını devam ettirebilmeleri,
BES’te biriken tasarruflarının değerlendirilmesi ve toplam tasarruf açığının düşürülmesi,
Sistemde biriken tasarrufların yatırıma yönlendirilmesiyle ekonomiye kaynak sağlaması,
Yurtdışı uygulamalarda da gözlendiği gibi bireysel emeklilik fonları yoluyla sermaye piyasalarının gelişmesi ve derinleşmesi.
Sistemin gelişmesi ancak 2013 yılında sisteme doğrudan devlet katkısının uygulamaya başlamasıyla mümkün oldu. Bu uygulamayla sisteme yatırılan her katkı payı için, devlet tarafından yüzde 25 oranında doğrudan katılımcının hesabına yansıtılan destek verilmeye başlandı. BES, 12 Eylül 2014 itibarıyla 4 milyon 788 bin 972 kişi katılımcı sayısına ulaşırken, sistemde biriken fon tutarı da 30 milyar 984,7 milyon oldu.
İlk İngiltere’de uygulandı
Bireysel emeklilik uygulamaları zorunlu veya gönüllülük esasına dayalı olabilir. Bireysel emeklilik uygulamalarının kamu sosyal güvenlik uygulamalarından farkı, sisteme yatırılan katkı paylarının katılımcılar adına ayrı hesaplarda takip edilmesi ve katkı paylarının özel emeklilik fonlarında değerlendirilmesidir.
Yurtdışında ilk bireysel emeklilik uygulamasının İngiltere’de olduğu görülüyor. 1375 yılında Londra’da esnaf ve zanaatkârlar için ‘Of Saint James at Garlekhite of London’ fonu kuruldu. İkinci uygulama ise 1858 yılında Alman Şirketi Krupp tarafından yapıldı. Arkasından Siemens ve BASF şirketleri takip etti.
Üçüncü uygulama Avustralya’da karşımıza çıkıyor. 1862 yılında ‘Bank of New South Wales’ tarafından oluşturulmuş, onu 1875 yılında ‘American Express Co.’ Firması takip etti.
Amerika’da ilk emeklilik fonu, 1875 yılında Amerikan Demiryolu Şirketi tarafından kuruldu. 1929 büyük bunalım sonrası krizin toplum üzerindeki etkisini hafifletmek ve dayanışma sağlamak üzere 1931 yılında Amerika’da kurulan emeklilik sistemi bizdeki SSK ile benzer bir yapıdadır.
Görüldüğü gibi bireysel emeklilik uygulamaları devletler tarafından uygulanan kamu sosyal güvenlik uygulamalarından daha önce ortaya çıkmış ve bir anlamda çalışanlar kendi geleceklerini kendileri finanse etme yoluna gitmişler. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ‘refah devleti’ ideali ile kamu sosyal güvenlik uygulamaları yaygınlaşmaya başlamıştır. Ancak, 2000’li yıllara yaklaşıldığında kamu sosyal güvenlik sistemlerinin yetersizliği, bireysel emeklilik sistemlerinin daha çok ülke tarafından uygulamaya alınmasına neden olmuş, gerek zorunlu gerek gönüllü bireysel emeklilik sistemleri gündeme geldi.”