29 Aralık 2024, Pazar
spot_img

“BES birikimlerinizi kısa vadeli ihtiyaç için kullanmayın!”

BES CizimCari açığın düşürülebilmesi için hane halkının tasarruf yapması gerekiyor. Bu noktada bir çözüm yolu olarak görülen BES’teki birikimlerin, mümkün olduğunca kısa vadeli gereksinimler için nakde çevrilmemesi vurgulanıyor.

2013 yılı başından itibaren Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) dâhil olan katılımcılara yüzde 25 devlet katkısı getirildi. O tarihten itibaren BES, teşvikten önceki büyüme hızının üç katıyla büyüyor. Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD) Yönetim Kurulu Başkanı Alp Keler, emeklilik fonları ve ekonomiye katkısını anlattığı basın toplantısında, emeklilik sisteminde kısa vadeli performansa yoğunlaşmanın hatalı bir bakış açısı olduğunu söyledi.

Keler, emeklilik fonlarının tasarruf açığının azaltılması, kamu finansmanına destek, uzun vadeli yatırım alışkanlıklarının geliştirilmesi ve birçok yeni finansal ürünün gelişmesi gibi çok önemli  katkıları olduğunu ifade etti. Yatırımın doğası gereği uzun vadede daha fazla getiri sağladığına dikkat çeken Keler, “Bireysel yatırımcılar BES’te oluşan birikimlerini mümkün olduğunca kısa vadeli gereksinimleri için nakde çevirmemeli. BES birikimlerinizi erken nakde çevirmeyi ‘yaşlı halinizden borç almak’ gibi düşünebilirsiniz” değerlendirmesinde bulundu.

alp kelerBES’te varlık dağılımının tahvil ve bonolarda yoğunlaştığını vurgulayan Keler, fonların yüzde 56’sının devlet kâğıdında değerlendirilirken, yüzde 13 oranla hisse senetlerinin ikinci sırada yer aldığını kaydetti. Bunların ardından sırasıyla yüzde 9 ile para piyasaları, yüzde 8 repo, yüzde 7 ile özel sektör tahvili ve yüzde 3 ile eurobond geliyor. Toplanan paranın yüzde 4 ise diğer alanlarda değerlendiriliyor. Fonların kötü değerlendirildiği eleştirilerini kabul etmeyen Keler, “Piyasaların performansı ile portföy yöneticilerinin performansını birbirine karıştırmamak lazım. Rakamlar net olarak gösteriyor ki, emeklilik doğası gereği uzun vadeli bir yatırım aracıdır ve bu enstrümanlar Türkiye’de iyi yönetiliyor” diye konuştu. Alp Keler, dernek olarak altı aylık dönemlerle verileri güncelleyeceklerini ve bu sayede tasarruf trendlerini ortaya koyacaklarını dile getirdi.

Emeklilik fonlarına uzun vadeli bakılması gerektiğini ifade eden Keler, “Türkiye’de hane halkı tasarruflarının varlık dağılımı ile emeklilik fonlarının getirilerini 10 yıllık bir bakış açısı ile karşılaştırdığımızda, emeklilik fonlarının, hane halkı varlıklarının getirisine yüzde 63 oranında fark attığı görülüyor. Ayrıca uzun vadede tüm varlık sınıflarındaki emeklilik fonları, kıstaslarının üzerinde getiri sağlıyor” dedi. Keler, Merkez Bankası’nın altı ayda bir yayınladığı ‘Finansal İstikrar Raporu’na referansla açıklanan hane halkı varlık dağılımına göre BES fonlarından ayrıştığına dikkat çekerek, hane halkının yüzde 53’ünün parasını tasarruf mevduatı hesaplarında tuttuğunu kaydetti.

Aynı zaman Ak Portföy Genel Müdürü de olan Alp Keler, Türkiye’deki portföy yönetimi sektörünün yaklaşık 7 milyon müşterisi olduğunu bilgisini verdi. Sektörün gelişmişlik düzeyi ile finans merkezi olma potansiyeli arasında yakın bir ilişki bulunduğunu söyleyen Keler, Türkiye’de sektör büyüklüğünün gayri safi milli hâsılaya oranının yüzde 4 olduğunu söyledi. Keler, “Bu rakam Güney Afrika, Brezilya, Güney Kore gibi gelişmekte olan ülkelerde yüzde 40’ın üzerinde seyrediyor” dedi.

ZAMAN / SERKAN ŞAHİN

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER