5 Aralık 2025, Cuma
spot_img

Ali İhsan Balta: “Sigorta sektöründe sessiz güç: Acenteler”

SİGORTAMEDYA ÖZEL

Her büyük yapımın bir başrol oyuncusu vardır ama her hikâyenin kalbinde, ismi anılmayan kahramanlar yatar.

Sinemada sahne ışıkları başroldekileri aydınlatır; ancak perde arkasındaki emek olmazsa o hikâye asla tamamlanamaz. Sigorta sektörü de bu açıdan bir film setinden farksızdır. Manşetlerde büyük sermaye grupları, devasa poliçe hacimleri, çarpıcı hasar tabloları yer alır. Fakat bu dev yapının görünmeyen omurgası, her şeyin başladığı noktada duran, sigortalıya ilk dokunan, güveni inşa eden gerçek kahramanlar vardır: Sigorta acenteleri.

Onlar ne alkış alır ne sahneye çıkar. Ama bir afetin ardından ilk telefonu onlar açar. Bir hasarın ortasında, çaresizlik içinde kalan sigortalının elini ilk onlar tutar. Riskin dilini bilir, güvenin mimarı olurlar. Onlar sadece poliçe düzenlemez; bir ailenin geleceğini korur, bir işletmenin yeniden ayağa kalkmasını sağlar ve çoğu zaman, adı bile anılmadan bir toplumun sigorta bilincini taşır omuzlarında.

Evet, kamera önünde görünmeyebilirler ama bu sektörün gerçek senaryosunu yazan, perde arkasındaki asıl başrolde olanlar onlardır.

Gelin, sigorta sektörünün görünmeyen ancak vazgeçilmez yapıtaşları olan bu sessiz kahramanlarına hak ettikleri itibarı hep birlikte kazandıralım. Sahadaki emeklerinin karşılığını yalnızca takdirle değil, yapısal çözümlerle de taçlandıralım. Çünkü sürdürülebilir bir sigorta sistemi, ancak acentelerin güçlendirilmesiyle mümkündür.

Sessiz ama stratejik bir güç olan sigorta acenteleri, yalnızca poliçe kesen değil; riskleri yöneten, danışmanlık veren ve güven inşa eden profesyonellerdir.

Ne yazık ki, Türkiye’de bu mesleğin itibarı hâlâ “satışçı” düzleminde anılmakta; oysa Avrupa ve Amerika’da acenteler, sektörün kurumsal belkemiği olarak tanınmakta, uzmanlıklarıyla itibar görmekte ve yüksek gelir modeliyle çalışmaktadır.

Branşsızlık ve gelir tuzağı: Türkiye’de acentelerin gerçekliği

Türkiye’deki acentelerin ezici çoğunluğu, zorunlu branşlara sıkışmış bir modelde faaliyet göstermektedir. Konut, işyeri, özel sağlık, mühendislik, çevresel sorumluluk gibi poliçelerde penetrasyon oranı düşük kalmakta; bu da acentelerin hem gelir tabanını hem de sektördeki etkisini sınırlamaktadır.

Üstelik fiyat rekabeti, hizmet kalitesinin önüne geçmiş; “en ucuz prim” arayışı, sigortalının teminat ihtiyaçlarını erozyona uğratırken acentenin emeğini de değersizleştirmiştir.

Acentelik = Satış Değil

Gerçek bir acente sadece poliçe düzenlemez; riski analiz eder, teminatları yapılandırır, müşteriyi bilinçlendirir ve hasar anında sahada olur.

Ancak bu uzmanlık rolü, sistem tarafından yeterince desteklenmediğinde, sigorta sektörü yalnızca büyüklük değil, güven kaybı da yaşar.

Uzmanlaşmamış bir acente sistemi ne sigorta penetrasyonunu artırabilir ne de toplumsal sigorta bilincini yaygınlaştırabilir.

Avrupa ve Amerika: Neden daha güçlü?

Profesyonel Statü: Acenteler, lisanslı, denetlenen ve itibarı yüksek uzmanlar olarak faaliyet gösterir. Meslek statüsü hukuken güvence altındadır.

Branşlaşma: Her acente belirli branşlarda uzmanlaşmış yapıdadır. “Her şeyi biraz bilen” değil, “bir şeyi en iyi bilen” model geçerlidir.

Temsil Gücü: Avrupa’da acenteler tek çatı altında örgütlüdür. Sektörel karar alma mekanizmalarında doğrudan lobi gücüne sahiptir.

Dijital Uyum: Dijitalleşme, acenteyi dışlamaz; onun erişim gücünü artırır. Satıştan risk analizine kadar entegre çözümler sunulur.

Türkiye’de gelir artışı için ne yapılmalı?

  1. Komisyon oranları revize edilmeli: Katma değerli branşlara daha yüksek, sürdürülebilir komisyon oranları verilmeli.
  2. Branş çeşitlendirmesi desteklenmeli: Sağlık, siber risk, tarım gibi branşlara özel teşvik ve eğitim sistemleri kurulmalı.
  3. Acentenin poliçe dışında sunduğu danışmanlık hizmetleri faturalandırılabilir hale gelmeli.
  4. Dijital platformlarda komisyon güvencesi sağlanmalı: Dijital satışlarda acente hakkı korunmalı; baypas sistemler yerine entegrasyon öncelenmeli.
  5. Kurumsal statü ve vergisel avantajlar getirilmeli: SGK indirimi, teşvik ve gelir vergisi avantajları gibi desteklerle meslek cazip hâle getirilmeli.

Yıllardır sigortalılık oranında patlama gerçekleşmedi

Türkiye’de sigorta penetrasyonu, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında ciddi oranda geridedir. Halkın önemli bir kesimi hâlâ konut sigortası, özel sağlık sigortası ya da yeni nesil teminatlardan biri olan siber risk sigortası gibi hayati öneme sahip ürünlere sahip değildir. Bu durum hem bireysel güvence eksikliğine hem de toplumsal risklerin artmasına neden olmaktadır.

Sigortalanma oranının düşük olması, ekonomik kırılganlığı artırmakta; afet, hastalık ya da siber saldırı gibi olağanüstü durumlarda vatandaşların büyük çoğunluğunu savunmasız bırakmaktadır. Oysa güçlü bir sigorta penetrasyonu, sadece bireyleri değil, aynı zamanda ulusal ekonomiyi de korur.

Penetrasyonun anahtarı: Branşlaşmış acenteler

TSB verilerine göre, konut sigortası penetrasyonu yüzde 25’in altında, işyeri sigortası yüzde 15 seviyesinde, siber risk binde düzeylerinde, özel sağlık sigortası ise yüzde 10–12 aralığındadır.

Bu düşük oranlar, yaşanan her afette kamu maliyesinin de ağır yük altına girmesi anlamına gelmektedir.

Çözüm net: Branşlaşmış, uzmanlaşmış, danışman kimliği kazanmış güçlü acente modeli.

Temsilde dağınıklık ve lobi gücü sorunu

Türkiye’de acente temsilini üstlenen STK’ların çokluğu, güç oluşturmaktan çok etkisizliğe neden olmaktadır. Sesleri yeterince duyulmamakta, SEDDK ve TSB nezdinde yeterli etki sağlanamamakta, ulusal sigorta politikalarında söz hakkı elde edilememektedir.

Oysa Avrupa’da tek çatı altında, merkezi ve güçlü temsil modelinin başarıyla işlediği açıktır.

Yetkisiz danışmanlık: Mesleki erozyonun kaynağı

En büyük tehditlerden biri, yetkisi, levhası ve lisansı olmayan kişilerin sosyal medya dâhil birçok mecrada sigorta danışmanlığı yapmasıdır. Bu durum, haksız rekabet yaratmakta, sigortalıyı yanlış yönlendirmekte ve sigorta güvenini ve mesleki itibarı zedelemektedir.

Hukuki reform şart

5684 sayılı Kanun’a “yetkisiz danışmanlık” için cezai yaptırım eklenmeli, dijital denetim için SEDDK ve BTK ortak mekanizma kurmalı, ağır para cezası ve faaliyet yasağı gibi önlemler hayata geçirilmelidir.

Kurumsal güçlenme için stratejik adımlar

  1. Tek Çatı Temsil: STK’lar konfederasyon bazında birleşmeli. Temsil yapısı bağımsız ve demokratik olmalı.
  2. Branş Bazlı Sertifikasyon: Branşlarda faaliyet için eğitim ve yeterlilik şartı getirilmeli.
  3. Üniversite Temelli Meslekleşme: Uygulamalı staj içeren lisans programları desteklenmeli.
  4. Düzenleyici Kurullarda Kota: TSB ve SEDDK gibi platformlarda acente temsilcisine kontenjan ayrılmalı.


Sigorta sektörü, acenteleri kadar güçlüdür. Bugün Avrupa’da bu sektör bir güven mekanizmasıysa, ABD’de bir finansal sigorta duvarıysa temelinde uzmanlaşmış, kurumsal, saygın ve güçlü acente sistemi vardır.

Türkiye’de de artık acenteler “satışçı” değil; risk profesyoneli, ekonomi aktörü, toplumsal güven sağlayıcısı olarak tanınmalıdır.

Her platformda sigorta acentelerinin yanında olduklarını kararlılıkla beyan eden ve bugüne dek verdikleri destekle bu duruşlarını somut biçimde ortaya koyan sektör paydaşları başta olmak üzere, sigorta şirketleri ile Türkiye Sigorta Birliği’nin çözüm ve gelişim odaklı politikalarına yürekten inanıyoruz.

Sigorta ekosisteminin sürdürülebilirliği ve mesleki itibarın güçlendirilmesi adına; sektörel dayanışma ruhu ve ortak sorumluluk bilinciyle, kalıcı ve yapısal adımların bir an evvel atılması en büyük temennimizdir.

Gönülden bir mesaj

Mesleğim gereği uzun yıllardır sayısız sigorta acentesiyle birebir çalışma fırsatı buldum. Bu tecrübem ışığında gönül rahatlığıyla ifade edebilirim ki; Türkiye’deki sigorta acenteleri, bilgi birikimi, uzmanlık düzeyi ve sahadaki etkinlikleriyle Avrupa ve Amerika’daki meslektaşlarından hiçbir şekilde geri değildir. Aksine, gerekli yapısal destekler, mevzuat düzenlemeleri ve kurumsal güçlendirmeler sağlandığında, bu ülkenin acenteleri potansiyellerini çok daha ileriye taşıyacak; küresel ölçekte örnek gösterilecek başarılara imza atacaktır. Onların gösterdiği özveri, mesleki duruş ve sigortalıya duyduğu sorumluluk, bu sektörün gerçek omurgasıdır.

Tüm içtenliğimle, büyük bir saygı ve takdirle selamlıyorum.

Ali İhsan Balta

Sigorta Eksperi / Sigorta Tahkim Komisyonu Bilirkişisi

5 YORUMLAR

  1. Sigorta şirketleri biliyorki acenteleri yapısal olarak desteklerlerse karşılarındaki gücü durdurmaları facialara sebebiyet verir nasıl tesktil sektörü ucuz işçi gücü ile ayakta duruyorsa acentelerin çok ve bir çok stk ile parçalanmış olması ucuz işçi gücünü temsil ediyor tek çatı altında olmaları sigorta şirketlerine kaybettirir kontrolsüz güç güç değildir 🙂

  2. Şirketler acentenin önemini değerini maalesef biraz bilmiyor . Acente itibarını sigorta şirketlerinin vereceği destekle büyüyeceği kanaatindeyim .

  3. Değerli tespitleriniz için teşekkür ederim maalesef günümüzde sigorta acentelerini güçlendirme yerine bitirme çabasinda örnek aynı şirket acenteye farklı başka bir acenteye farklı Fiat vermektedir bu hem rekabete kanununa ,hemde anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir durumdur sigorta kanuna göre sigortacılıktan başka iş yapamazsın oysa günümüzde bankalar, araç bayileri, tüvtürk gibi kuruluşlara da sigorta poliçesi kesme izni verilmektedir dolayısıyla bu kurumlar verdiği hizmetlerden faydalanarak acenteleri devre dışı bırakmaktadır mesela tüvtürk kasko yapana bir sonraki yıl araç muayenesini ücretsiz yapmaktadır Bu da acenteleri bitirmek için yeterlidir değerli tespitleriniz umarım ki yetkilileri bir nebze olsa da sigorta acenteleri mi koruma noktasında çaba göstermeye gerekli tespitleri almaya sevk edecektir

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER