19 Aralık 2025, Cuma
spot_img

“2025’te görünür hale geldik; güçlenerek devam edeceğiz”

Sigorta brokerliğinde 2025 yılının önemli bir eşik olduğuna dikkat çeken Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği Başkanı Cenk Ecevit, brokerlerin rolünün bu dönemde netleştiğini ve sahadaki etkinliğinin belirgin biçimde arttığını söyledi. Sayıları 230’a yaklaşan brokerlerin elementer branşlardaki pazar payının 2025 sonunda yüzde 18–18,5 seviyesine ulaşmasının beklendiğini belirten Ecevit, “2026 ve sonrasında brokerlerin pazar payının yüzde 20’nin üzerine çıkması, sektörde güçlü bir beklenti haline geldi” dedi.

SİGORTAMEDYA ÖZEL HABER

Türkiye’de sigorta piyasası büyüdükçe riskler de daha karmaşık, daha çok paydaşlı ve daha yüksek teminatlı bir yapıya evriliyor. Bu tabloda sigorta brokerliği; riski doğru tarif etmekten uygun teminat yapısını kurmaya, teknik fiyatlamadan hasar anında sigortalının hak ve çıkarlarını savunmaya kadar genişleyen sorumluluk alanıyla giderek daha kritik bir konuma yerleşiyor. Özellikle büyük ölçekli işletmelerde ve büyük risklerde, sigortalının temsilcisi olarak brokerlerin sağladığı uzmanlık ve erişim, sigorta çözümlerinin kalitesini doğrudan etkiliyor.

Mesleğin standartlarının güçlenmesi, temsil kapasitesinin artması ve sektörel görünürlüğün kurumsal zeminde pekişmesi açısından Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği’nin (SBD) çalışmaları da bu dönemde daha fazla öne çıkıyor. Regülasyon uyumu, eğitim projeleri ve dijital altyapı adımlarıyla dernek, brokerlik mesleğinin ortak gündemini şekillendiren temel aktörlerden biri olarak konumlanıyor.

Sigorta Ekranı’nda Sigorta Medya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar’ın konuğu olan Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği Başkanı Cenk Ecevit, 2025 yılı itibarıyla sigorta brokerliğinin sahadaki rolünün daha net biçimde tanımlandığını ve brokerlerin sektörel etkinliğinin belirgin şekilde arttığını vurguladı. Ecevit, programda brokerlerin pazar payındaki yükselişten mesleğin temsil gücüne, regülasyon uyumu ve dijital dönüşüm çalışmalarından eğitim yatırımlarına, küresel sigorta ve reasürans piyasalarındaki gelişmelerden rekabetin niteliğine kadar birçok başlıkta değerlendirmelerde bulundu.

Brokerlerin rolü 2025’te netleşti

2025 yılının brokerlik mesleği açısından önemli bir eşik olduğuna dikkat çeken Ecevit, bu dönemin brokerlerin rolünün değişmesinden ziyade daha net biçimde tanımlandığı bir sürece işaret ettiğini belirtti. Türkiye’de sigorta aracılığı kavramının doğru anlaşılması gerektiğini vurgulayan Ecevit, acentelerin sigorta şirketleri adına faaliyet gösterdiğini, brokerlerin ise sigortalının temsilcisi olarak konumlandığını ifade etti. Brokerlerin temel sorumluluğunun yalnızca fiyat almak ya da hasar sürecini yönetmekle sınırlı olmadığını dile getiren Ecevit, müşterinin hak ve çıkarlarını koruyan daha geniş bir sorumluluk alanına sahip olduklarını söyledi.

Özellikle büyük işletmeler ve büyük ölçekli riskler söz konusu olduğunda brokerlerin ağırlığının belirgin biçimde arttığını kaydeden Ecevit, “Riskin doğru tanımlanması ve bu tanıma uygun sigorta yapısının oluşturulmasında brokerler daha etkin rol üstleniyor. Teknik maliyetlendirme, sigorta bedellerinin sağlıklı şekilde belirlenmesi ve ilk ateş bedellerinin tespiti gibi kritik alanlarda brokerlerin sorumluluğu giderek artıyor” dedi.

Teknolojinin brokerlik faaliyetlerine önemli katkılar sunduğunu da dile getiren Ecevit, teknolojik imkânlardan yararlanan brokerlerin hem operasyonel verimliliklerini artırdığını hem de plasman süreçlerinde daha aktif hale geldiğini söyledi. Bu gelişmelerin sigorta ve reasürans yerleştirmelerine de yansıdığını belirten Ecevit, “2025 yılı brokerlerin sahadaki rolünü daha görünür kıldı. 2026 ve 2027 yıllarında ise bu rol daha da güçlenecek” diye konuştu.

Broker sayısı 230’a yaklaştı, pazar payı yüzde 20’ye koşuyor

Broker sayısındaki artışın sektörel ağırlığı da beraberinde getirdiğini belirten Ecevit, “Sayı 230’a dayandı. Ciddi bir ölçeğe ulaştık. 2025 Aralık sonuçları henüz netleşmemiş olsa da elementer branşlarda pazar payımızın yüzde 18–18,5 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Broker sayısı ve yapılan iş hacmi arttıkça pazar payı da yükseliyor. Bu ivmeyle birlikte önümüzdeki birkaç yıl içinde brokerlerin pazar payının yüzde 20’nin üzerine çıkması artık bizim açımızdan beklenen bir kavram” dedi. 

Uyumlu ve nitelikli bir yönetimimiz var

Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği’nin mevcut yönetim yapısı hakkında bilgiler veren Ecevit, yönetim kurulunun uyumlu bir şekilde çalıştığını belirtti. “İyi bir takımız. Güzel bir paylaşım ve çalışma iklimimiz var. Brokerlik mesleğinin adını ve konumunu sektörde daha görünür kılmaya odaklandık” diye ekledi.

Derneğin regülasyon alanında da aktif çalışmalar yürüttüğünü ifade eden Ecevit, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) ile yapıcı bir çalışma iklimi içerisinde olduklarını söyledi. Bu kapsamda iki ayrı yazılım projesine odaklandıklarını belirten Ecevit, “Geliştirilen sistemlerle teknik personel girişleri, SEGEM takipleri, adres, ortak ve menfaat değişiklikleri gibi süreçlerin daha hızlı ve verimli şekilde yürütülmesini; aynı zamanda SEDDK’nın ihtiyaç duyduğu verilere daha hızlı erişim sağlamasını hedefliyoruz. Dernek içi işleyişe yönelik olarak da aidat takibi ve üye ilişkilerini kapsayan, CRM benzeri bir yazılım altyapısı devreye alındı. Bununla üyeye sunulan hizmet kalitesini artırmayı amaçlıyoruz” açıklamalarında bulundu.

Broker Akademi mesleğin geleceğine stratejik yatırım

Dernek bünyesinde yürütülen çalışmaların önemli bir ayağını eğitim faaliyetlerinin oluşturduğunu belirten Ecevit, Eğitim Komitesi tarafından hayata geçirilen Broker Akademi projesinin brokerlik mesleğinin geleceğine yönelik stratejik bir yatırım olarak kurgulandığını söyledi. Türkiye’de bu alanda bir ilk olma özelliği taşıyan Broker Akademi’nin, brokerlik bünyesinde çalışan, sektöre yeni adım atan ya da meslekte uzmanlaşmak isteyen profesyonellere yönelik olarak tasarlandığını ifade eden Ecevit, Türkiye Sigorta Birliği (TSB) iş birliğiyle yürütülen eğitim programlarının iki dönem halinde gerçekleştirildiğini ve yoğun ilgi gördüğünü kaydetti. Kontenjanların zaman zaman dolduğunu belirten Ecevit, artan talep nedeniyle bazı katılımcıların bir sonraki döneme yönlendirildiğini aktardı.

Uluslararası etkinliklerde Türkiye vurgusu

Bu yıl ilk kez kurulan Event Komitesi’nin uluslararası alanda önemli faaliyetler gerçekleştirdiğini söyleyen Ecevit, Dubai’de düzenlenen Uluslararası Sigorta Kongresi’nde (DWIC) iki yıl üst üste TSB iş birliğiyle Türkiye oturumu düzenlediklerini hatırlattı. Bu yıl da benzer etkinliklerin devam edeceğini belirten Ecevit, Dubai ve Londra’daki çeşitli organizasyonlardan davetler aldıklarını söyledi.

“Bu faaliyetler hem brokerlik mesleğinin görünürlüğü hem de Türkiye’nin tanıtımı açısından son derece kıymetli” diyen Ecevit, uluslararası platformlardan alınan geri dönüşlerin son derece olumlu olduğunu sözlerine ekledi.

Broker–acente geçişlerinde sirkülasyon kısmen sürüyor

Sigorta sektöründe bir dönem yoğun şekilde gündeme gelen acente ve çoklu acentelerden brokerliğe geçiş eğiliminin kısmen devam ettiğini belirten Ecevit, bu durumun sektördeki bir ihtiyacın sonucu olarak görülmesi gerektiğini ifade etti.

Bu alandaki geçişlerin yasal çerçevede ele alınmasının önemine dikkat çeken Ecevit, “Regülasyonun içinde kaldığı, herhangi bir illegalite barındırmadığı sürece bu konuda söylenecek bir şey yok. Günün sonunda lisans alan ve faaliyet gösterecek olan yapılarla ilgili kararı Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) veriyor” dedi.

Küresel reasürans piyasasında rahatlama, brokerlerde konsolidasyon

Ecevit, pandemi sonrası küresel sigorta ve reasürans piyasalarında belirgin bir rahatlama yaşandığını, artan kapasitenin fiyatlara ve rekabete yansıdığını söyledi. Ecevit, faizlerin yüksek seyrettiği dönemlerde bu genişlemenin daha görünür hale geldiğini ifade etti.

Küresel brokerlik tarafında ise konsolidasyon eğiliminin güçlendiğini belirten Ecevit, büyük broker gruplarının bünyelerindeki şirketleri tek çatı altında topladığını ve ölçek avantajı yaratmaya odaklandığını dile getirdi.

Teknoloji ve yapay zekâ brokerliği dönüştürüyor

Teknolojinin brokerlik faaliyetlerine önemli katkılar sunduğunu belirten Cenk Ecevit, teknolojik imkânlardan yararlanan brokerlerin hem operasyonel verimliliklerini artırdığını hem de plasman süreçlerinde daha aktif hale geldiğini söyledi. Bu gelişmelerin sigorta ve reasürans yerleştirmelerine de yansıdığını ifade eden Ecevit, küresel ölçekte brokerlerin teknoloji şirketlerine yatırımlarını artırdığını; risk modelleme ve yönetiminde yapay zekânın giderek daha merkezi bir rol üstlendiğini vurguladı. Yapay zekâ destekli sistemlerin aylar sürebilecek analizleri günler içinde tamamlayabildiğini belirten Ecevit, bu dönüşümün brokerlik mesleğini hem daha verimli hem de daha farklı bir noktaya taşıdığını dile getirdi.

Dijitalleşmenin sigortacılıkta yeni iş modellerini de hızlandırdığını kaydeden Ecevit, özellikle gömülü sigortacılık alanında hareketliliğin arttığını ve 2026–2027 döneminde bu konunun Türkiye’de daha fazla konuşulacağını belirtti. 

Rekabet fiyatta değil, hizmette olmalı

Türkiye’de sigorta sektöründe rekabetin yoğun yaşandığını belirten Ecevit, brokerler açısından bu rekabetin fiyat yerine hizmet kalitesi üzerinden yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Rekabetin müşteri lehine olduğu sürece sağlıklı olduğunu ifade eden Ecevit, “Asıl soru rekabeti nerede yaptığımız. Biz brokerler olarak hizmette rekabet etmeyi tercih ediyoruz” dedi.

Brokerlik mesleğinde güven ve erişilebilirliğin belirleyici olduğuna dikkat çeken Ecevit, müşterilerin her zaman en ucuz teklifi değil, kendisini anlayan ve hasar anında yanında olan yapıları tercih ettiğini söyledi. Hizmet kalitesinin güvenle birleştiğinde fiyatın ikinci planda kalabildiğini belirten Ecevit, brokerlerin sorumluluğunun yalnızca poliçe düzenlemekle sınırlı olmadığını kaydetti. Müşterinin işindeki ve risk yapısındaki değişimlerin, sigorta bedellerindeki güncellemelerin yakından takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Ecevit, “Biz müşterinin kendi ofisindeki sigorta departmanıyız” ifadesini kullandı.

Son dönemde fiyat odaklı rekabetin arttığını dile getiren Ecevit, bunun sigorta şirketlerinin yıl sonu hedeflerini tamamlama çabasıyla bağlantılı olduğunu söyledi. Bu eğilimin geçici olduğuna işaret eden Ecevit, agresif fiyat rekabetinin 2026’nın ilk yarısına kadar sürebileceğini belirtti.

Sigorta şirketleri brokerlerle yakın temas halinde

Ecevit, son dönemde sigorta şirketleri ile brokerler arasındaki temasın arttığını ve bu sürecin giderek iş ortaklığı niteliği kazandığını belirtti. Brokerlerin sigorta şirketleri açısından toplu ve nitelikli bir portföyü temsil ettiğini vurgulayan Ecevit, “Sigorta şirketleri bizimle bir araya geldiğinde, aslında yüzlerce hatta binlerce müşterinin risk yapısını birlikte değerlendiriyor” dedi.

Brokerler için sermaye yeterliliği kritik

Brokerlerin sigorta şirketleriyle çalışırken sermaye yeterliliğini ve mali yapıyı temel kriterlerden biri olarak gördüğünü belirten Ecevit, özellikle büyük hasar senaryolarında şirketlerin ödeme gücünün belirleyici olduğunu söyledi. SEDDK’nın sermaye yeterliliği konusundaki hassasiyetine dikkat çeken Ecevit, “Biz de seçimlerimizi yaparken mali açıdan güçlü, hasar anında sorun yaşatmayacak sigorta şirketleriyle çalışmaya özen gösteriyoruz” dedi.

Risklerin tekil değil, kümül bazda değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Ecevit, akümülasyon hesaplarında deprem gerçeğinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti. “Olası bir depremde sigorta şirketinin mali bünyesinin hasarı ne kadar sürede ve hangi koşullarda karşılayabileceği bizim için çok önemli” diyen Ecevit, bu değerlendirmenin brokerlik faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası olduğunu söyledi.

İş sürekliliği artık vazgeçilmez

Ecevit, sermaye yeterliliğinin yanı sıra iş sürekliliği kavramının da giderek daha fazla önem kazandığını belirterek sigorta ve reasürans brokerlerinin verilerini bulut ortamında yedeklemesi ve acil durum senaryolarına hazır olması gerektiğini vurguladı. Benzer bir yaklaşımı sigorta şirketlerinden de beklediklerini ifade eden Ecevit, “Acil bir durumda veriye hızlı erişim ve hizmetin kesintisiz sürmesi, sigortalılar açısından hayati önemde” dedi.

Olası bir Marmara depremi gibi senaryolarda, hizmetin kişilerden bağımsız olarak sürdürülebilmesinin kritik olduğunu belirten Ecevit, “Bunlar hoş konular değil ama sektör olarak konuşmamız ve hazır olmamız gereken hayatın gerçekleri” değerlendirmesinde bulundu.

İş dünyası sigortadan vazgeçmiyor, kapsamı yeniden kurguluyor

Ecevit, ekonomik dalgalanmaların iş dünyasında sigortaya bakışı tamamen ortadan kaldırmadığını, aksine kapsam ve teminat yapılarının yeniden gözden geçirildiğini söyledi. Zor dönemlerde sigortanın öneminin daha net anlaşıldığını vurgulayan Ecevit, “Sigortasız ya da eksik sigortalı olmanın ne anlama geldiğini en iyi hasar yaşayanlar biliyor. Bu nedenle bilinçli hiçbir işletmenin sigortadan tamamen vazgeçme lüksü yok” dedi. İşletmelerin mali baskılar altında bazı teminatları optimize ettiğini belirten Ecevit, “Grup sağlık sigortasından tamamlayıcı sağlığa geçiş, kar kaybı teminatından vazgeçme, deprem muafiyetlerinin artırılması gibi düzenlemeler görüyoruz. Ancak sigortasız kalmak işletmeler için sürdürülebilir değil” ifadelerini kullandı. Sigortanın temel amacının yalnızca gelir değil, yerine koyma güvencesi olduğunu hatırlatan Ecevit, bu nedenle sigortanın işletmeler açısından vazgeçilmez olduğunu söyledi.

Öngörülü olanlar süreci daha rahat yönetiyor

Sektörel sıkıntıların kaçınılmaz olduğunu belirten Ecevit, farkı yaratan unsurun değişime uyum sağlama kapasitesi olduğunu vurguladı.

“Türkiye’nin gerçeklerini kabul edip buna göre plan yapan, dönüşümü yönetebilen işletmeler bu süreci daha az hasarla atlatıyor” diyen Ecevit, Türk iş dünyasının bu anlamda yüksek bir adaptasyon kabiliyetine sahip olduğunu ifade etti. Tekstil sektöründe yaşanan daralmanın sıkça gündeme geldiğini hatırlatan Ecevit, birçok işletmenin yatırımlarını farklı alanlara yönlendirdiğini söyledi. Savunma sanayinin bu dönüşümün en somut örneklerinden biri olduğunu belirten Ecevit, “Bugün savunma sanayinde faaliyet gösteren birçok şirketin geçmişinde tekstil var. Değişimi doğru yönetenler ayakta kalıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Yurt dışına taşınan yatırımlarda broker iş birliği sürüyor

Birçok Türk brokerinin küresel networklere üye olduğuna dikkat çeken Ecevit, Global Brokers Network (GBN) gibi yapılar sayesinde yatırım yapılan ülkelerde yerel brokerlerle çalışılarak müşterilerin sigorta ve risk yönetimi ihtiyaçlarının karşılandığını belirtti. Bu modelle broker–müşteri ilişkisinin kesintiye uğramadığını vurgulayan Ecevit, müşterinin yurt dışına taşınsa dahi brokerlerin risk yönetiminde yanında olmaya devam ettiğini söyledi. Ayrıca, bu süreçte mutlaka dünya çapında şubeleri olan global brokerlerle çalışmanın zorunlu olmadığını, güçlü uluslararası ağlara entegre brokerlerin bu ihtiyacı etkin şekilde karşılayabildiğini ifade etti.

TES ve BES brokerler için fırsat

Ecevit, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin (TES) brokerler açısından önemli bir potansiyel barındırdığını ancak bu alanın mutlaka uzmanlıkla ele alınması gerektiğini söyledi. Kurumsal brokerlerin portföylerinde milyonlarca çalışanı kapsayan bir yapı bulunduğunu belirten Ecevit, bunun BES ve TES ürünleri için ciddi bir erişim ve büyüme fırsatı sunduğunu ifade etti. Bireysel emekliliğin klasik sigorta ürünlerinden farklı bir uzmanlık gerektirdiğine dikkat çeken Ecevit, müşterinin yalnızca sigorta değil, finansal risklerinin de doğru analiz edilmesi gerektiğini vurguladı. Yeterli uzmanlık olmadan farklı ürünlerin birlikte sunulmasının müşteriye zarar verebileceğini belirten Ecevit, bu nedenle brokerlerin BES ve TES için özel ekipler kurması ya da sigorta şirketleriyle güçlü uzmanlık iş birlikleri geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Temsil gücü artık dernekle sınırlı kalamaz

Ecevit, brokerlerin meslek birliği talebinin temelinde artan temsil gücü ve regülasyon uyumu ihtiyacının yer aldığını belirterek sektörün ulaştığı büyüklüğün mevcut dernek yapısını aşmış durumda olduğunu söyledi. Brokerlerin elementer branşlarda yüzde 18’i aşan ve kısa vadede yüzde 20’nin üzerine çıkması beklenen bir pazar payını yönettiğine dikkat çeken Ecevit, milyarlarca liralık portföy ve ciddi bir istihdam hacminin artık yalnızca dernek yapısıyla temsil edilemeyeceğini vurguladı.

Mevcut derneğin fiilen birçok alanda meslek örgütü gibi çalıştığını ifade eden Ecevit, brokerliğe giriş süreçlerinden evrak kontrollerine, SEDDK ile üyeler arasındaki uyumdan regülasyonların uygulanabilirliğine kadar önemli sorumluluklar üstlendiklerini belirtti. “Adımız dernek ama yaptığımız iş meslek örgütü işi” diyen Ecevit, bu durumun yapısal bir boşluk yarattığını söyledi.

Bu boşluğun uluslararası alanda da sorunlara yol açtığını dile getiren Ecevit, acentelerin ve eksperlerin TOBB bünyesinde temsil edilirken brokerlerin yalnızca bir dernek çatısı altında yer aldığını hatırlattı. Olası yeni dernekler halinde temsil, etik kurallar, disiplin ve denetim mekanizmalarının nasıl işleyeceğinin belirsiz kalacağını belirten Ecevit, bu alanların net biçimde tanımlanması gerektiğini ifade etti.

Birlik talebinin SEDDK ile de paylaşıldığını aktaran Ecevit, düzenleyici otoritenin konuya olumsuz yaklaşmadığını ancak sürecin hukuki altyapı, geçiş düzenlemeleri ve kurumsal hazırlıklar gerektirdiğini vurguladı. Artan iş yükü, regülasyon sorumlulukları ve insan kaynağı ihtiyacının mevcut yapıyı zorladığını belirten Ecevit, brokerlik mesleğinin sağlıklı ve sürdürülebilir gelişimi için meslek birliği modeline geçişin artık bir tercihten öte zorunluluk haline geldiğini söyledi.

2026 afetsiz ve stressiz bir yıl olsun

Ecevit, afetsiz ve stressiz bir yeni yıl temennisinde bulunarak “Memleketimize ve devletimize zeval gelmesin. Siyasi ve askeri açıdan güçlü olacağımız bir yıl olsun” dediç Türkiye’nin zor dönemlerden defalarca güçlenerek çıktığını vurgulayan Ecevit, “Bu ülke çok şey atlattı, çok daha iyilerine layık. İnşallah önümüzdeki dönemde de bunu hep birlikte göreceğiz. Herkese sağlıklı, huzurlu ve güzel bir yıl diliyorum” ifadelerini kullandı.

Sigorta Ekranı:

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON EKLENEN HABERLER